Africa перевод на испанский
5,162 параллельный перевод
O esnada, ekipler Kuzey Afrika boyunca çekim yapıyor.
Mientras tanto, los equipos están filmando por todo el norte de África.
Afrika ekibi, kavurucu güneş... ve Sahra'nın alamet-i farikası rüzgarlarla mücadele etti.
El equipo de África luchó bajo el sol abrasador y los vientos cambiantes que son el sello distintivo del Sahara.
Haftaya, Afrika'nın ve vahşi hayatının geleceğine bakacağız.
La próxima vez, miraremos hacia el futuro de África y su vida silvestre.
Afrika'nın vahşi hayatı en büyük tehditle karşı karşıya.
La vida silvestre de África está en un punto crítico ya que se enfrenta a su mayor amenaza.
Haftaya, Afrika'nın geleceğinde buluşalım.
Únete a mí la próxima vez para el futuro de África.
Afrika.
África.
Ama Afrika'nın anlatacak bir öyküsü daha var.
Pero África tiene otra historia que contar.
Bugünün hayvanları, görülmemiş zorluklarla karşı karşıya. Çevrelerinde ise Afrika'nın insan nüfusu... dünya ortalamasının iki kat hızında artıyor.
Los animales de hoy enfrentan cambios sin precedentes ya que a su alrededor, la población humana de África crece al doble de la tasa global.
Peki vahşi Afrika'nın geleceği ne?
Entonces ¿ cuál es el futuro del África salvaje?
Ama Afrika'daki her siyah gergedan artık bir hedef.
Pero ha convertido en objetivo a todos los rinocerontes negros de África.
Afrika'da pek vahşi gergedan kalmadı. Lewa Vahşi Hayat Koruma'dakiler gibi... çoğu silahlı koruma altında.
No quedan muchos rinocerontes verdaderamente salvajes en África la mayoría, como estos, en Lewa Wildlife Conservancy están bajo custodia armada.
Şu anda bile, kaçak avcılar... Afrika'da günde ortalama bir gergedan öldürüyor.
Aun hoy, los cazadores furtivos matan un rinoceronte al día en promedio en África.
Afrika gergedanlarını koruyanlar... bu muhteşem manzaraları 50 yıl sonra da... görebilmemiz için uğraşıyor.
La gente que protege a los rinocerontes en África lucha para conseguir que aún podamos presenciar maravillosas escenas como esta dentro de 50 años.
Afrika'daki tüm doğa koruyucuları, büyük hayvanları kurtarmak için... derhal harekete geçilmesi gerektiğinin farkında.
Por toda África, los conservacionistas se han dado cuenta de que si queremos salvar a nuestros grandes animales, debemos hacerlo ahora.
Afrika'da her yıl milyonlarca ton yeniyor.
Millones de toneladas se comen por año en toda África.
50 yıl önce... Afrika'da yarım milyon civarı aslan vardı.
Hace 50 años, había alrededor de medio millón de leones en África.
Fakat Afrika'nın bir yerinde... durum olağanüstü biçimde iyiye gidiyor.
Pero en un sitio particular de África las cosas mejoran de manera extraordinaria.
Ve birikimlerini diğer topluluklarla... paylaşma istekleri, bu tip projelerin... Afrika'nın başka yerlerinde de tekrarlanabileceğini gösteriyor.
Y su deseo de compartir conocimiento con otras comunidades significa que proyectos así podrían repetirse en otras partes de África.
Afrika'nın en yoğun ekilmiş alanlarından biri.
Es una de las áreas más intensamente cultivadas de África.
Ama Afrika'nın insan nüfusu dünyanın iki kat hızında artıyor.
Pero la población humana de África está creciendo el doble de la tasa global.
Fırsat verilirse... Doğu Afrika'daki fil nüfusu toparlanacak.
Si surge la posibilidad, la cantidad de elefantes en África Oriental se recuperará.
Afrika'nın iklimi kesinlikle değişiyor.
El clima de África está cambiando realmente.
Afrika'nın en meşhur dağı Kilimanjaro'nun zirvesinde... kalıcı buzulların % 80'i kayboldu.
En la cumbre de la montaña más famosa de África, el Kilimanjaro ha desaparecido el 80 % de sus hielos permanentes.
Afrika'daki dağlık bölgeler, genelde... iklim değişikliğinin ilk göstergeleri.
Por toda África, en general las regiones montañosas son los primeros indicadores del cambio climático.
Afrika'nın en başarılı primatlarından biriydiler. Tüm kıtaya yayılmışlardı.
Solían ser los primates más sobresalientes de África y se encontraban en todo el continente.
Afrika dünyanın en sıcak kıtası.
África es el continente más caliente del mundo.
Ama Afrika'nın her yerinde insanlar... çevrede ağaç olmasının önemini farkediyor.
Pero en toda África, la gente reconoce la importancia de tener árboles...
Afrika ormanlarının geleceği bugün hepimiz için çok hayati.
El futuro de los bosques de África nunca ha sido más crítico para todos nosotros.
Afrika neredeyse tamamen okyanuslarla çevrili.
África está casi totalmente rodeada de océanos.
Ekosistemleri kurtarmak Afrika'nın vahşi geleceğinin anahtarı.
Salvar los ecosistemas es la clave del futuro de la vida salvaje de África.
Fakat Gorongosa'nın, Afrika'nın ve belki de hepimizin... geleceği için mühim olmasının başka bir sebebi var.
Pero hay otra razón por qué Gorongosa es importante para el futuro de África y quizá para todos nosotros.
Afrika'daki sorunun ölçeği muazzam.
La escala del desafío en toda África es enorme.
Dünyada ekilmemiş toprakların % 45'i hâlâ Afrika'da.
África aún tiene el 45 % de la tierra sin cultivar de todo el planeta.
Veya Afrika'yı bekleyen kaçınılmaz değişimlerin... tüm dünyayı ve bu küçük hayvanı nasıl etkileyeceğini.
O ciertamente cómo los cambios que inevitablemente ocurrirán en África afectarán al resto del mundo y a este pequeño animal.
Afrika. Son çekim.
África, la toma final.
Afrika dizisinin David'le açılışı.
Haremos la apertura de la serie completa África con David.
Doğu Afrika'nın Büyük Yarık Vadisi üzerindeyim.
Estoy volando sobre el valle Great Rift en África Oriental.
Beş büyük Afrika hayvanından en aksi ve tehlikeli olanı.
El más irritable y peligroso de los cinco grandes animales de África.
160,000 yıl önce Afrika'da Mitokondriyal Havva doğdu.
Y hace 160.000 años en África, la Eva mitocondrial nació.
Yalnızca küçük bir ayrıntı. Bu işin arkasındaki Doğu Avrupalı ve Afrikalıları ağır şekilde cezalandırmalıyız.
Los tratantes de Europa del Este y África merecen penas más severas.
- Batı Afrikalıyım.
- África occidental.
Kafatasının yapısına göre muhtemelen Batı Afrikalı.
Teniendo en cuenta la forma del cráneo probablemente originario del África Occidental.
- Tropikal bir hastalık, Güney Afrika ve altındaki ülkelerin çocuklarında görünür.
- Es una enfermedad tropical, muy común entre los niños del África sub-sahariana.
Kurban kesinlikle Afrika'da yetişmiş olabilir.
La víctima podría perfectamente haber crecido en África.
Benim sergime verildi. Açılışa hitap için Batı Afrikalı bir aşçı istedim.
Y dado el tema en el que trabajo quería un chef del África Occidental para que estuviera en la inauguración.
Bunlarla Afrika'nın sadece sesini duyurmakla kalmaz, sözünü de dinletiriz.
Con esto... podremos hacer que la voz de África no sea solo oída, sino atendida.
Bu işin Afrika'yla ilgisi yok.
Esto no es por África.
Evet, bu ciplerden ama makineli tüfekli. Rat Patrol, Kuzey Afrika'yı kasıp kavurdu.
Así que sí, exactamente estos jeeps, solo con metralletas del calibre 50 por detrás, y la Rat Patrol partiéndoles el culo por todo el norte de África, Rommel liándola...
Afrika'da annelerin, bebeklerinin poposunu dizleriyle temizlediğini biliyor muydun?
¿ Sabes que las madres en África les limpian el trasero a los bebés de rodillas?
Evet, Afrika'ya taşınma planlarınız gibi.
Sí, como tus planes de irte a África.
Senin, sanayi önderlerinin karılarıyla hayır işlerine katılman gerekmiyor mu?
¿ No deberías estar con las otras esposas de los capitanes de la industria, haciendo obras de caridad? ¿ Como almorzar por África o algo así?