Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ A ] / Arpa

Arpa перевод на испанский

565 параллельный перевод
Arpa, patates ve mısır var.
Son de arroz, papas y maíz.
Baharatlı deniz çorbası içinde siyah arpa şehriye ve kereviz püresi görüyorsun.
Ves orzo negro en un caldo picante de mariscos y un puré de apio.
Küçük Denny, elinde harpı ve başının üstünde büyük, yuvarlak gül rengi bir hale ile melek şimdi.
El pequeño Dennis se ha convertido en un angelito con arpa y un gran halo de color rosa.
Arp çalan küçük masum birini mi? Yoksa Kara Oda'ya açılan diğer kapıyı bilen birini mi?
¿ Una inocente y dulce criatura que toca el arpa o alguien que conoce la otra puerta al Cuarto Negro?
Bir damla arpa beni kendime getirir.
Un trago me caerá bien.
Dostları krala Davut'u getirmişler çünkü Davut, arp çalmakta ustaymış ve çok güzel şarkı söylermiş.
Entonces sus amigos le trajeron al joven David pues tocaba bien el arpa y tenía una hermosa voz al cantar.
Belki buradaki önemli birinin oğluna para verirsem. Arpa peyniri bilir misin?
Quizá si le ofrezco dinero a este hijo de su mamacita ya sabe como son.
Kral Davut'un harpıyla Bathsheba'ya kur yaptığı günden beri.
Desde que el rey David cortejó a Betsabé con su arpa.
Harp sahibi olma şansına sahip olamadığım için radyoyu açacağım.
Como no tengo la suerte de tener mi arpa a mano, encenderé la radio.
Arpa çuvalı taşımaktan belimiz bükülecek.
Dejaremos arriba las bolsas del equipaje.
Arpa çuvalı taşımak için öyle kafa istemez.
Tampoco creo que haga falta ser listo para cargar sacos.
Daha önce hiç arpa kaldırdınız mı?
¿ Son muy amigos, muchachos? Sí...
Açıkgöz olsam 3 kuruş için arpa kaldırmam.
Si lo fuese no estaría yendo de un lado a otro.
Sanki ömür boyu arpa taşıyacakmış gibi devam edeceğiz.
y no vamos a depender de nadie el resto de nuestras vidas.
Belki bir harpla çağırmalıyım sizi.
¿ Hay que llamarlos con un arpa?
Çaldığın bu şeye neden Yahudi Arpı diyorlar?
¿ Cómo es que le llaman a esa cosa que tocas "arpa judía"?
İncil'deki Davud Arpı diye geçer.
Viene del arpa de David, en la Biblia.
Sanırım arp'ı duyuyor ve görüyoruz.
Supongamos que vemos y oímos un arpa.
Olur da geçen haftaki manitaya rastlarsam, bir tomar arpa harcayabilirim.
Me vendría bien un buen fajo ahora... que conocí una ratita la otra semana.
Bayan Jenkins, güzel bir şarkı çalın. Haydi, gelin arkadaşlar!
Señorita Jenkins, toque algo dulce con el arpa.
Bir yaz gecesi delikanlılar, güzel bir kızın penceresinin altına orkestra getirirdi. Bir flüt, arp, keman, viyolonsel, kornet, bas viola yıldızların altında müziklerini yapardı.
En una noche de verano los jóvenes llevaban una orquesta bajo la ventana de una linda chica y la flauta, el arpa, el violín, el chelo, la corneta, el contrabajo liberaban en ese momento sus melodías a las dulces estrellas.
Peki ya Holmes? Şu sıralarda Bay Holmes hiç kuşkusuz... kemanını bir arp ile değiştirmiştir.
En estos momentos Holmes ha cambiado su violín por un arpa.
Altın arplarla süslenmiş yeşil bir mendil sana bir şey ifade ediyor mu?
¿ Te dice algo un pañuelo verde con un arpa dorada?
- Arp ne anlama geliyor biliyor musun?
¿ Qué? ¿ Qué significa arpa?
O altın arplara kulak vermeyi bırak İsveçli.
Deja de escuchar esa arpa dorada, sueco.
"Ama baş veznedarın ifadesine göre içlerinden birinin yüzü... " üzerinde altın arplar olan yeşil bir mendille kapalıydı.
Sin embargo, según el cajero uno de ellos llevaba un pañuelo poco corriente, verde y decorado con un arpa dorada.
Yeşil.... üzerinde altın arplar olan mı?
¿ Verde con un arpa dorada?
- Arpını çalıp çarkı söylüyormuş.
- Estaba tocando el arpa y cantando.
Böylece Davut, arpını yere koymuş ve kuzusunu bulmak üzere karanlığa dalmış.
David puso a un lado su arpa y se fue a buscar su cordero en la oscuridad.
Arp için çok iyi kulak lazımmış.
Que hace falta tener buen oído para tocar el arpa.
Burada yeterince uzun dursakda arpa ezmemi ısıtıp damıtma aletimi çalıştırsam.
Si al menos nos quedáramos quietos el tiempo suficiente para usar el alambique.
- Arpa çayı var mı?
- ¿ Algún té de cebada?
Fark ettim ki iki hafta içerisinde bir arpa boyu yol alamam.
Sé que en dos semanas no podré profundizar mucho.
Arp olamaz!
¡ Un arpa no!
Aptallaşma, rüya sahnelerinde her zaman arp olur.
Siempre hay un arpa en escenas de sueños, no seas tonto.
- Jessie arp çalarsa.
- Al menos que Jessie tome el arpa.
Sonra o büyülü harp.
Y el arpa mágica.
Dev o kadar kötü olsaydı, o da kurtulmak isterdi.
Si el gigante fuese tan malo, el arpa habría querido ser robada.
- Sizce büyülü harp niye devi o kadar seviyordu?
- ¿ Por qué creéis que el arpa...
Bana göre, Bay Hadley, dünyanın en zengin adamı olsaydım, böyle bir yere oturup arpa suyu içmezdim.
Voy a decirle lo que opino, Sr. Hadley, si yo fuera uno de los hombres más ricos del mundo, no estaría en lugar como este, bebiendo esa porquería.
- Bu arpa suyunu tercih ederim.
- Me gusta más este matarratas.
- Bana bir şişe arpa suyu getir.
- Dame una botella de whisky.
Arp çalmayı ihmal etmişim.
Descuidé el estudio del arpa.
Ve bu kadar çok arp çalmayı bekleyen kişilerle nasıl olurdu bir düşün.
Y como tanta gente anhela tocar el arpa... - imagínese el resultado.
" Bende arpa, yağ, mısır... ihtiyacınız olan herşey var.
Sube allí y diles esto : " Tengo aceite, cebada, maíz... todo lo que necesitéis.
Aslında pirincin bitmişse, her zaman arpa vardır. Arpan bitmişse, darı vardır.
Sólo apareció en su vida por casualidad, cuando él necesitó a alguien.
Babası ve amcası hükümette çalışmış. Annesi harp çalıyor. Büyükbabası..... Fransız Ekvator Afrika'sında bir misyonermiş.
Su padre y dos tíos trabajan para el gobierno su madre toca el arpa, su abuelo fue misionero en la Africa Ecuatorial francesa, y no ha habido un escándalo en su familia desde 1822.
"Aşk, Yaşam arpını havaya kaldırdı, tüm tellerine sertçe vurdu..."
" El Amor tomó el arpa de la Vida y tocó con vigor todas sus cuerdas ;
Arpa?
Dinerito, ¿ le gusta?
Dur bakalım dostum.
- ¿ CANTANTE? - PODRÍAMOS DECIR QUE TOCA EL ARPA.
Her zamanki arpa suyundan almayacak mısınız?
¿ El del otro día?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]