Askın перевод на испанский
18,725 параллельный перевод
Askını ayarlayabilir miyim?
¿ Puedo ajustar el tirante?
Aşkın çok kolay olduğunu sanıyorsun.
Crees que el amor es sencillo.
Eminim, öldüğünde, kendine bunu aşk için yaptığını söyleyeceksin.
Estoy seguro que mientras mueras te dirás que lo hiciste por amor.
Gerçek aşkın olduğu bir masal kahramanları da değiliz.
No somos personajes de cuento en un libro de amor verdadero.
Kız hayatının aşkıyla gizlice buluşur.
La chica acude en secreto al encuentro de su gran amor.
Karaktersiz bir kadına olan aşkın için mi?
¿ Por el amor de una mujer cobarde?
Bak, Avcı aşk hayatını kurtaramıyor.
Verás, Cazador... El amor no te salva la vida.
Ev yapımı bira aşkın... bana da bulaştı.
Tu amor por la cerveza artesanal... Es contagioso.
Aşkın var olduğunu bile söylüyorlar.
Incluso dicen que existe.
Hem gerçek aşkımı hem de seni kaybettim ve bunların yerine bir şey koymak istemedim ben de kariyere odaklandım ve şu an sahip olduğum tek şey bu.
Casi renuncio a tenerla porque no podía porque significa amar a alguien tanto como a tí y arriesgar mi corazón. Estuve tan ocupada mirando las ventanas de otras personas y creando sus historias, que olvidé crear la mia propia.
Aşk tanrıçası aşkın ne olduğunu nasıl bilmez?
¿ Cómo la diosa del amor lo desconoce?
O benim hayatımın aşkı.
Y la considero el amor de mi vida.
Hayatınızın aşkını düşünün, Tüm yaşamınızı kendinizi onun ölümü için suçlayarak geçirdiğinizi farzedin.
Imagínese que el amor de su vida ha desaparecido y se pasa toda la vida culpándose de su muerte.
Tanrı'ya olan aşk için, ışığın içerisine düşer misin?
Dios, caerías en la luz...
Bir yılı biraz aşkın bir süre önce ortadan kayboldu.
Ella desapareció hace casi un año.
Kız arkadaşım bir yılı biraz aşkın bir süre önce ortadan kayboldu ve o zamandan beri...
Mi... Mi novia, desapareció hace un poco más de un año, y desde entonces,
Tavuk alır mısın, aşkım?
¿ Quieres pollo, cariño?
Kuşkusuz farkındasınızdır, Bay Regan. SPK Uygunluk Kriterleri 4. Kısımda belirtildiği gibi Uygunluk Komitesinin herhangi bir üyesiyle lobi faaliyetine girişmek, baskı kurmak ya da iş birliği yapmak söz konusu şirketin halka arz girişimi hakkında inceleme başlatılmasına ve başvurunun askıya alınmasına sebep olur.
Como sin duda sabe, señor Regan, en la Sección 4 de las normas de cumplimiento de la S.E.C., cualquier intento para presionar, coaccionar, o colaborar... con cualquier miembro del Comité de Cumplimiento... dará lugar a una investigación y un posterior retraso... a cualquier oferta pública inicial.
Sen benim hayatımın aşkısın. Ama şu an bunu duymak istemiyorum.
Eres el amor de mi maldita vida, pero no quiero oír eso.
Neden, tanrı aşkına, gidip karısı öldürülen bir adama bakarsın ki?
¿ Por qué por el amor de Dios, fuiste a ver a alguien cuya esposa fue asesinada?
Aşkın boa yılanı.
Una boa constrictora de amor.
Kassidy ilk aşkın.
Es Kassidy.
Blarg'lar 50 yılı aşkın bir süredir yeraltındaydı.
Los blarg han estado ocultos durante más de 50 años.
Bu, kimseye kahveyle Viagra koyarsanız olduğu yazıyor aşk hayatını geliştirmek olmayacak ancak çerezleri yumuşak önleyecektir.
Dice aquí, que si pones Viagra en tu café, no mejorará tu vida amorosa, pero evitará que tus galletas se ablanden.
Seni hayatımın aşkıyla tanıştırayım.
Sí. Oye, conoce a la "perla" de mi vida.
Tanrı aşkına, ne yaptın sen?
Por el amor de Dios, ¿ qué ha hecho?
Başlık : "Gökteki Adamla Aşkın Sonu soru işareti."
Título : "¿ Fin del romance con el Hombre del cielo?".
Jack'in babası, ne kadar denese de hayatının aşkını elinden aldığı için onu affetmedi.
Aunque intentó, el papá de Jack nunca pudo perdonar a su hijo... por haberle quitado al amor de su vida.
Mahkumu askıya alın ve eve gönderin.
Encárguense del convicto y envíenlo a casa.
Rasyonalizm insanlığın en derin temellerini yok etmeyi amaçlıyor aşk, onur, aile.
El racionalismo quiere destruir las bases de la sociedad humana : Amor, honor, familia.
sadece geçen sene bir mliyonu aşkın insan elektroşok tedavisi..... ile tadavi edildi ne için?
¿ Prenderla como un árbol de Navidad no fue suficiente? Cerca de un millón de personas fueron tratadas con terapia electro-convulsiva... - solo el último año.
- Bunun nesini anlamadın Allah aşkına?
- ¿ Qué parte no entiendes? ¡ Dios!
Eğer ben de askıya alınırsam satış için bende yollarda olacağım.
Si se me suspende también... los dos estaremos en las carreteras, de venta...
Bugün bile aşkın dili çok değişti.
Hoy en día, incluso la ortografía de Amor ha cambiado a LUV.
Deliverance Dane'in adı aşkına, o şeyi neden serbest bıraktın?
¡ Por Deliverance Danel! ¿ Por qué lo soltó?
- Tanrı aşkına Lindsey! Bunu benden daha ne kadar saklayacaktın?
Por Dios, Lindsey, ¿ cuánto tiempo ibas a ocultármelo?
Hesaplamaya vakit yoktu. 40 yılı aşkın sürede yaptığım binlerce uçuştan edindiğim irtifa ve hız ayarlaması deneyimime güvendim.
No hubo tiempo para calcular. Tuve que confiar en mi manejo de la altitud y la velocidad en mis miles de vuelos en más de cuatro décadas.
40 yılı aşkın süre bir milyon yolcu uçurdum fakat sonuçta 208 saniye için yargılanacağım.
He transportado a millones de pasajeros en 40 años de vuelo pero, al final, me juzgarán por 208 segundos.
Sadece masum bir yolsuzluk batıda bilinen, bazı uzak derecede ortak olan... Imkansız bir aşkın vahşeti bir erkeğin paylaştığı ve bir kadın... Şek.
Una corrupción de la inocencia sólo conocida en el Occidente, por algún remoto grado en común... a través de la brutalidad de un amor imposible... compartido por un hombre... y una mujer...
- İngilizlerin zaten işi başından aşkın.
Bueno, los británicos están muy ocupados.
- Merhaba. - Bu benim hayatımın aşkı?
Hola a todos. ¿ Es el amor de mi vida, Dawny?
Hayır ama beni, bir elbise askısıyla yapacağını da düşünmedim.
No. Pero de nuevo, nunca pensé que ella despedazaría mi caca con una percha.
Yirmi yılı aşkın süredir kralımız olmak için hazırlanıyor ve karşıma böyle çıkıyorsun.
Más de dos décadas de preparación para que seas nuestro rey y me desafías así.
Yüzyılı aşkın süredir saati asla şaşmadı.
Con precisión perfecta durante más de cien años.
Ama bir gün anlayacaksın ki aşk bazen yetmiyor.
Pero, verás, el asunto es que el amor no basta.
Julian... Şunu bilmeni istiyorum, başaramasak ve asla evlenemesek bile, sen benim hayatımın aşkıydın.
Julian... quiero que sepas que si no lo hacemos, si nunca nos logramos casar...
Bu tuhaf aşk bağını bozmak istemem, ama biraz acelemiz var.
siento interrumpir esta conexion amorosa medio loca, pero tenemos prisa.
Daima tek gerçek aşkım olacaksın.
siempre seras mi unico amor.
Ailesi ona Aşk Tanrıçası'nın adını vermiş.
Bueno, sus padres, la nombraron... por la Diosa del Amor.
Sanırım bu yılın bu zamanı ile aşk ilişkimi başlattım.
Creo que eso es lo que comenzó mi romance con esta época del año.
Sadece Leonard ve Penny'nin aşkını değil, bizim onlara ve birbirimize duyduğumuz sevgiyi de.
No sólo el amor de Leonard y Penny, sino el amor que tenemos por ellos, así como entre nosotros.