Aın перевод на испанский
997,229 параллельный перевод
Yani "bağlı bir arkadaşın" olmayacaksanız Sanırım ölüm ilanını yanlış yaptın.
Así que, si no vas a ser una amiga devota, tendrás que cambiar tu obituario.
Başınız önde atlamak yok ve ben tamam diyene kadar bekleyin.
No se puede tirar de frente y espere a que le diga que puede.
Çocukları Consuela ile bırakıpta ne yapacaksın?
¿ Qué vas a hacer solo dejar los bebes con Consuela?
Keşke bırakabilsem. Ama kendisi hem Yahoo'nun yeni Ceo'su hem de oda servisi olarak haftanın yedi günü çalışıyor.
Ojala pudiera, pero ella trabaja siete días a la semana entre limpieza de casas y ser la nueva CEO de Yahoo.
Çocuklarını da götürüyorsun öyle mi?
Entonces, ¿ te llevaras a tus chicos contigo?
Jersey Mike's a gidip bizi kurtarmasını bekleyeceğiz gibi görünüyor.
Parece que iremos a Jersey Mike's y esperar que la ciencia del futuro nos salve.
Koca götlü kız arkadaşını buraya getir.
Trae a tu novia de culo gordo aquí.
Isabella'yı ve çocuklarını seviyorum.
Quiero a Isabella y quiero a sus bebes.
Eğer Isabella çocuklarını almaya gelemiyorsa o zaman onları biz götürmek zorundayız
Si Isabella no puede venir aquí a recuperar a sus hijos tendremos que llevarlos hasta ella. ¿ Que?
Anlıyorum ama her çocuğun hakettiği gibi iyi bir hayat sizinde hakkınız.
Lo entiendo, pero tienes el mismo derecho a una vida decente para tus hijos que cualquiera.
Chris, bebeklerimi kurtardın.
Chris, salvaste a mis bebes.
Sınırı geçmemize yardım edebilir misin?
¿ Puedes ayudarnos a llegar a la frontera?
Senin gibi çocukları kaç kere fırının içine koyup sonra da çalıştırmamak için neler yaptığımı bir bilsen.
¿ Sabes cuantas veces los tuve a ustedes en el horno solo retándome a encenderlo?
Meyve Buketleri, bu yayını sunar.
Este programa es traído a ustedes por Ramos de Frutas.
Hemen şimdi sipariş verin ve 6 saat sonra çöpe atacak kişinin kendisini suçlu hissetmesini sağlayın.
Ordene ahora y haga que alguien se sienta culpable por tirarlo directamente a la basura seis horas después.
Eğer Britney Spears'ın "I'm Not A Girl, Not Yet A Woman." şarkısını söyleyebilirseniz size 500 $ vereceğiz.
Y le daremos $ 500 si puede cantar la canción de Britney Spears "I'm Not A Girl, Not Yet A Woman."
Eğer dışarda bir yerde çocuğum varsa burasının bilgilerimi vermediğinden emin olmak istedim.
Pensé que si realmente tengo un hijo allá afuera quiero estar seguro de que no le van a dar mi información.
Sadece bir kere ama Uma Thurman'ın Beautiful Girls filmini yeni izlemiştim o yüzden biraz "ka - blamo" gibiydi.
Solo una vez, pero acababa de ver a Uma Thurman en "Beautiful Girls" así que fue como un ka-blamo.
Hepiniz akşam yemeğine kalamaz mısınız?
¿ Pueden quedarse a cenar?
Ne kadar tuhaf olduğunu sana söylemem gerek ama tıpkı Peter'ın ilk tanıştığımdaki haline benziyorsun.
Tengo que confesarlo, es tan extraño te pareces mucho a Peter cuando recién lo conocí.
Bilemiyorum, O çok tatlı ve neşeliydi ve tıpkı Peter'ın onun yaşındayken yaptığı şeyleri yapıyordu.
No sé, es solo que él es tan dulce y divertido y por Dios es igualito a Peter cuando tenía su edad.
Bunun bir daha olmayacağını söyledim ve...
Le dije que no podía volver a suceder...
Sevgilim falan değildi, Peter ve öylece durup senin haşatını çıkarmanı izleyemezdim.
Él no era mi novio, Peter. Y no me iba a quedar sin hacer nada mientras te patea el trasero.
Sanırım, Larry bana senin genç halini hatırlattı. Doğrusu, önceden senin yaptığın gibi onun benle vakit geçirmesi hoşuma gitti.
Supongo que Larry me recordaba a una versión joven de ti y la verdad es que me gustaba que me prestara un poco de atención...
Playboy'da üstsüz pozlar verilirken Guccione modelin kasık kılını gösterdi.
Playboy mostraba toples, y luego Guccione empezó a mostrar el vello púbico.
Erkekleri kenara itmelisin çünkü bu iş onların tekelinde.
Sacudir a estos tipos, porque es un club de chicos.
Bir şeyi izlerken kızın kirpikleri yerinden çıkıyorsa, saçları dağılmışsa, arka planda su şişesi varsa ya da yatak toplanmamışsa çıldırırım.
Si estoy mirando algo, y a la chica se le salen las pestañas o está despeinada, hay una botella de agua en el fondo o la cama no está hecha... La cama me vuelve loca.
Hayal edin : Bir kadın, sarışın. Oral seks yapıyor.
Imagina a una rubia dando una mamada.
Genç Kızlar Mahvediliyor reklamını görünce şoke olduk.
Salió hoy y dice : "Destruyen a adolescentes".
Çocuklarının elinde iPad varsa çocuğun tüm porno sitelerine de erişimi var demektir.
Si su hijo tiene acceso a un iPad, ese chico tiene acceso a todos los sitios porno.
Çocuklarıma uyuşturucuyu uyuşturucu satıcılarının öğretmesi gibi bir şey.
Imagina si yo dejara que mis hijas aprendieran sobre la droga gracias a los narcotraficantes.
Bu sayede onların canına okudum.
Me ayudó a superarlos.
Kadınlar için alçaltıcı hiçbir şey çekmek istemem, mesela swirlies yapmam. Kadının başını tuvalete sokup, sifonu çekip, arkadan sikiyorlar.
No quiero filmar nada que degrade a las mujeres, como cuando meten la cabeza de la mujer en el inodoro y lo descargan
Ayak parmaklarınızdan ellerinize kadar uzanır.
Va de los dedos de los pies a los de las manos.
Ayrıca kadını hep güçlü konumda tutmalısın.
Además, siempre pones a la mujer en la posición de poder. Eso es genial.
Bence kadın gücünü kesinlikle pornoya taşıyabiliriz.
Creo que podemos traer el poder femenino a la pornografía.
Ana akım porno sektöründe çalışmaya alışkın oyuncuların, onlardan porno yapmalarını istemediğimi anlamaları şart.
Los actores están acostumbrados a la industria porno dominante, y necesito que entiendan que no me interesa que "hagan porno".
Ama çocuklarınıza söz geçiremiyorsunuz.
Pero no puedes decirles nada a tus hijos.
- Yarın sabah ilk iş olarak, bu işe geri döneceğiz.
Lo primero que haremos mañana será volver a ello. Sin mí.
Birinci aşamayı tamamladınız, bundan sonrasını biz hallederiz.
Chicos, habéis completado la fase uno, a partir de ahora nos encargamos nosotros.
- Yani Bert ile oda arkadaşı mı olacaksın?
¿ Vas a ser compañero de piso de Bert?
Sağ olun, ama birkaç aylığına gitmem gerekecek ve Sheldon'ın bu konuda ne hissedeceğini bilmiyorum.
- Enhorabuena. Gracias, pero el caso es que estaré fuera unos meses y no sé cómo se lo va a tomar Sheldon.
Ve tüm bu zaman boyunca, koridorun tam karşısında sen ve Lenord olacaksınız.
Y os tendrá a ti y a Leonard enfrente todo el tiempo.
Belki güdüm sistemimi ve kız arkadaşımı kaybetmiş olabilirim ama yine de bana eşlik edecek olan dünkü yemeklerle dolu bir kalın bağırsağım var.
Puede que haya perdido mi sistema de guiado y a mi novia, pero aún tengo un colon lleno de las comidas de ayer para que me haga compañía.
Ayrıca yüksek lifli kahvaltın sayesinde eminim ki, bunlar da beni terk edecektir.
Aunque, gracias a tu desayuno rico en fibra, estoy seguro de que perderé eso también.
Sana söylüyorum, eğer gitmezsen bundan pişman olacaksın.
Te digo una cosa : si no vas, vas a acabar arrepintiéndote.
Bunun farkında mısın, bilmiyorum ama ne zaman projeler arasında kalsan kendine güvenmeme eğiliminde oluyorsun.
No sé si te das cuenta de esto, pero siempre que estás entre proyectos, tiendes a ponerte un poco inseguro.
Ve birinci sınıfta herhangi bir Taht Oyunları oyuncusu görürsen?
¿ Y si ves a los actores de Juego de Tronos en primera clase?
- Peki bu konuda ne yapacaksın?
Y, ¿ qué vas a hacer al respecto?
- Son 3 gecedir onu... Saçlarını kestirmeye, tren dükkanına ve hala "iyi ibuprofen" bulunduran Arcadia'daki bir Walgreens'e götürdüm.
Bueno, las últimas tres noches he tenido que llevarlo a la peluquería, a la tienda de trenes y al Walgreens de Arcadia, donde todavía tienen el "ibuprofeno correcto".
- Sheldon'a nasıl baktığını görüyor musunuz?
¿ Veis cómo le mira? Sí.