Bahar перевод на испанский
4,046 параллельный перевод
Koduğumun bahar tatiliniz mübarek olsun.
Felices putas vacaciones de Semana Santa.
Bahar tatili. Bahar tatili.
Vacaciones, vacaciones,
Sonsuza dek bahar tatili sürtükler.
Vacaciones para siempre, perras.
Baharı görecek kadar yaşayamaz.
No vivirá para ver la primavera.
Her şeyi seviyorum bu sıcak büyülü duyguyu bahar ve aşk gibi rüyalar ve hayalleri.
Me gusta todo lo que tenga una cálida sensación como la primavera y el amor los sueños y las fantasías.
Bahar geldiği zaman her şey iyi olacak.
Cuando llegue de nuevo la primavera todo estará bien.
Bahar geldi sayılır.
Ya casi es primavera.
"Levrek Avı Bahar Turnuvası'nda Missouri Kuzey Bölgesi Birinciliği."
Oh, "Primer Puesto del Concurso Primaveral de Pesca de Lubina, División del Norte de Misuri".
Gelecek bahar sivil bir törenle evleniriz. Yemekleri sana hazırlattırırız. Herkes senin yemeklerinden nefret eder.
La siguiente primavera, nos casamos por lo civil, te obligamos a hacer el catering, y todo el mundo odia tu catering, y consigues una mala critica, en Yelp, lo que hunde tu organico lesbica empresa de catering.
- Ufak bir bahar temizliği.
Es una pequeña limpieza de primavera.
Alerji. Bahar nezlesi.
Alergias, polen, fiebre del heno.
İkinci bahar olayına sıcak bakmadığını sanıyordum.
No sabía que te gustaban los romances con ingleses.
"1942 Kışı" ından "1944 Baharı" na kadar korkunç bir kuraklık ana yurdum Henan'ı açlıktan kırdı.
Desde el invierno de 1942, hasta la primavera de 1944, una terrible sequía llevó a la hambruna a mi provincia natal de Henan.
Andre, burada ne işin var? Bahar aşkı balosu.
André, ¿ qué haces aquí? Baile de primavera.
Yaz boyunca ve hava sıcakken bahar aylarında dışarı çıkabiliyorum.
Puedo salir en verano, primavera si está cálido.
- Ve baharın erken gelmesi için. - Aynen.
- Y porque llegue la puta primavera.
Affedersin ama o yol geçen bahar kapanmamış mıydı?
¿ Perdón esa sucursal no cerró primavera pasada?
Ayrıca, bahar tatili.
Además, estoy en mis vacaciones de primavera.
Sanırım bahar tatilimi tek başıma geçirmekle başlayacağım.
Creo que empezaré con pasar las vacaciones de primavera solo.
Alabama'nın baharını kutlamak adına zanaatçı kokteyline ne dersin?
¿ Qué tal un cóctel artesanal para celebrar la primavera de Alabama?
Ama, baharı kutlamak istemiyorum.
Pero no quiero celebrar la primavera.
Bahar tatilinin son günündeyiz. Küçük bir dağ kasabası olan South Park'ta öğrenciler olabildiğince eğlenmekle meşguller.
Es el último día de las vacaciones de primavera y por todo el pequeño pueblo de South Park los estudiantes intentan pasárselo lo mejor posible.
Bütün bahar tatilini televizyon izleyip Xbox oynayarak geçirdik.
La verdad es que nos pasamos todas las vacaciones de primavera viendo la tele y jugando a la Xbox.
Artık hep öyle kalacak. Bu, arkadaşlarla ve şakalarla ideal bir bahar tatili kaçamağaydı.
Es la escapada ideal para unas vacaciones de primavera con risas y amigos.
O küçük puşt baharın yolda olduğunu söylese iyi eder.
Cabroncete será mejor que nos digas que la primavera está en camino.
Gölgesini görmeyince mi bahar geliyordu yoksa?
¿ O no tiene que ver su sombra?
Bahar erken gelsin istiyoruz.
Estamos animando una primavera temprana.
Gölgesini görürse mi bahar geliyordu, yoksa görmezse mi, hatırlayamadım hâlâ.
No puedo recordar si es "ve su sombra" o "no ve su sombra".
Dallas Royce için bahar temizliği eskilerden kurtulmak ve ısmarladığı yeni Joy Behar kristalini almaktı.
Para Dallas Royce La limpieza de primavera significa afuera con lo viejo y adentro con el nuevo busto de Joy Behar que pidió.
Güzelmiş. Bahar tatili!
Bien. ¡ Vacaciones de primavera!
Bir sonraki bahar erkek kardeşim dünyaya geldi.
Mi hermano nació la siguiente primavera.
Düşündüm de, bahar tatilinin geri kalanında onları senin üzerinden alayım.
Decidí que me los llevaré de aquí por el resto de las vacaciones.
Sovyet ordusunun ve diğer Varşova destek ordularının, 1968'de Çekoslavakya'daki Prag Baharı'nı bastırma müdahalelerini hatırlayın.
Recuerda la intervención del ejército soviético y otros ejércitos del Pacto de Varsovia en 1968 en Checoslovaquia,
Sıklıkla bu vahşi Sovyet müdahalesini,... kısa ve öz Prag Baharı rüyasını yok eden bir şey olarak algılarız.
Normalmente percibimos esta brutal intervención soviética como algo que destruyó el breve sueño de la Primavera de Praga ;
Bahar tatili. Birinci sınıftaydık.
Vacaciones de primavera, el primer año de universidad.
Alman bahar saldırısında, Beichen ona kanlı bir burun verene kadar bekleyin. O zaman onu eve göndeririz.
Espere hasta que la ofensiva alemana de primavera... le dé una paliza, Beichen, y podremos traerlo a casa.
- Geçen bahar Mimari Derlemeler dergisindeydi.
- ¿ Qué? Estaba en la Revista de Arquitectura de la primavera pasada.
2000 baharı.
Primavera del 2000.
Bu bahar ayında, havalar ısınmadan hemen önce bir gece uyku tutmadı ve yüzmeye gittim.
Fué está primavera justo antes de que empezara él verano no podia dormir, por lo que vine a darme un chapuzon.
Belki de bahar geldiğinde bu kadar basit... Hepimiz yaşamaya başlıyoruz.
Tal vez sea cierto, que cuando llega la primavera... todos estamos un poco más vivos.
Kendisi bu bahar Charlotte ile Collins Hazırlık okuluna gidecek.
Este otoño va a ir a la escuela Collins con Charlotte.
En önemlisi de, bahar müzikali için rolümü çalışmamda bana yardım edecek biri gerek.
Ah, y lo más importante alguien que me ayude a escribir para el musical de primavera.
Anlamı yurtta ve... BAHAR TATİLİ, SÜRTÜK... yurtdışında zaferdir.
Se refería a la victoria en casa y a la victoria en el extranjero.
Bahar tatili sürtükler!
¡ Spring break, perras!
Bahar tatili sona erdi.
Se acabaron las vacaciones.
Sonsuza dek bahar tatili.
vacaciones para siempre.
Bak, bahar tatiline çıktık.
Mamá, nos fuimos de vacaciones.
Sonsuza dek bahar tatili.
Vacaciones para siempre.
Sonsuza dek bahar tatili sürtükler.
Spring break para siempre, perras.
Gelecek baharın gelmesini bekliyorum.
Soy como un árbol perenne.
Bahar tatilinden beri böyle bir şey yapmamıştım.
Hasta luego No habia hecho eso desde las vacaciones de primavera