Bakanım перевод на испанский
2,063 параллельный перевод
En favori bakanım nasıl?
¿ Cómo está mi ministra preferida?
Sayın bakanım, domuzları eğitmeyi başardım...
" Estimado señor : He creado una especie de súper cerdos
Sayın bakanım, affedersin, bu harika bir fikir ve bu konuya tekrar döneceğiz ama beni bir saniye dinler misiniz?
Señor Ministro, si me disculpa, me parece excelente. Y volveremos a ello, pero... si me permite un segundo...
Bakanım?
¿ Ministro?
Hâlâ bir Enerji Bakanımız yok mu?
¿ Ya tenemos Secretario de Energía?
Onur konuğumuz Millî Eğitim Bakanımız, Saygıdeğer hocalarım ve arkadaşlar.
Jefes invitados, honorable Ministro de Educación respetados maestros y amigos
Entegrasyon Bakanımıza ve Rikke Lyngvig'e hoş geldiniz diyoruz.
Damos la bienvenida a nuestra ministra de integracion y a la reportera Rikke Lyngvig.
Çocuklar, büyük bir mutlulukla bildiririm ki eğitim bakanımız bizzat okulumuzu ziyaret etme onurunu bahşedecek.
Niños, tengo el placer de anunciar que el Ministro de Educación visitará nuestra escuela.
Müsaadenizle Sayın Bakanım...
¿ Me disculparía un momento, Ministro?
"Ondan hoşlanmayabilirsiniz, Bakanım. Ama bir tarzı olduğunu reddedemessiniz."
"Puede que no le agrade, ministro, pero no puede negar que tiene estilo".
Saylon, Bakanım.
Un cylon, Ministro.
Yakalandıklarına inanmak için bir nedenim yok, bakanım.
no tengo razones para crees que ellos han sido capturados señora secretaria.
Sağlık bakanımız, kanında antikorlar olan birinin plazmasının Ribavirin'den çok daha etkili olacağını tavsiye etti.
Nuestro Ministro de Salud nos aconsejó que el plasma de alguien con anticuerpos es más efectivo que la ribavirina.
Artık bir hükümet bakanıyım.
Soy ministra del gobierno.
Eğer Baltimore'un bir sokağında, ölü halde yatıyor olsaydım başımda durup dosyaya bakanın o olmasını isterdim.
Si yo estuviera muerto en alguna esquina de Baltimore me gustaría que fueras tú quien resolviera mi caso.
Walbrook Junction'dan işine bakan bir politikacıyım. Bu dünyadan diğerine yolunu bulmaya çalışan biriyim.
Un político trabajador de Walbrook Junction que intenta llegar de este mundo al otro.
Evet. Senden savunma bakanına iletmeni istediğim bir mesajım var.
Necesito que le des un mensaje al Secretario de Defensa.
Resim galerisinde karşılaştığımızda, sen o müthiş resime bakan heykel gibiydin.
Has estado presente en esa galeria, Te ves como una estatua... Mirando esa horrorosa pintura.
Spor Bakanına söyler misin lütfen Yeni Zelanda takımı hakkında tam rapor istiyorum.
Dígale al ministro de Deportes que quiero un informe detallado de los All Blacks.
Eğer bunu anlayamıyorsan, anlayabilen bir dışişleri bakanı bulacağım!
Y si no nos puedes respaldar, buscaré a otro secretario de Estado que sí pueda.
- Başkan hanım. Dışişleri Bakanı Stevens sizi görmek istiyor.
- Señora presidenta el Secretario de Estado Stevens está aquí para verla.
Orada burada zaman öldürmeye bakan, uçarı bir ev hanımı olsam neyse.
Como si fuera un ama de casa frívola, buscando una manera de matar el tiempo.
Enerji Bakanı'nı henüz bulamadınız mı?
¿ Ya tenemos Secretario de Energía?
Şunu açıklığa kavuşturalım, nedeni ne olursa olsun yüksek mevkide bir bakanın ölümü söylentilere ve spekülasyona öncülük edecektir.
Dejemos algo claro... no importa cuál sea la causa la muerte de un ministro de alto rango llevará a rumores y especulación.
Ona bakan birileri var mıymış?
¿ Tenía algún tutor?
Bana bakan yüz biricik karımınkiydi.
El rostro que me miraba fijamente era... el de mi propia esposa.
Bakan mı?
¿ Llegó el Ministro?
- Bakan bey. - Zamanı değil, hayatım.
- No es el momento, querida.
Ben bir kabine bakanıyım.
Soy un ministro del gabinete.
Sen, yaz şunu, eğer BBC bir bakanı savaşla ilgili sürpriz bir soruyla sıkıştıracak olursa, üstlerine bomba atacağım.
¡ Tú! Advierte que si la BBC vuelve a emboscar al Ministro con otra pregunta sorpresa sobre la guerra, los haré bombardear.
Sanırım hükümetin bir bakanıyım ve storlarımın kontrolüne sahip değilim.
Creo que es- - Soy un ministro y no tengo el control de mis propias persianas.
Sanırım sipariş penceresine bakan taraf adamın koltuğudur.
Creo que la forma en que se inclina es una gran pista.
Bu soruyu Bakan Paulson'a sormanız gerekir. Çünkü Kongre İdare Kurulu başkanlığı görevimde bu soruyu soruyorum ve şu ana kadar cevap alamadım.
Tendrá que preguntárselo al ministro Paulson porque yo lo pregunté por mi papel como presidenta del Panel Supervisor Congresional y hasta ahora no recibí respuesta.
Kafatasımın içerisine bakan her psikiyatrist sebebin bilmediğim bir şey olduğunu söyledi.
Todos los psiquiatras que me han mirado la cabeza dicen que hay una razón
Bakanın bir saat içinde televizyonda bu saçmalığın artık bittiğini söylemesini istiyoruz, tamam mı?
Queremos ver al Ministro en televisión antes de una hora diciendo que esta mierda se ha acabado. ¿ Esta claro?
Tıpkı benim baktığım gibi, Chaz'a bakan astronot olamayacak ama Chaz'dan ilham alan yüzlerce çocuk vardı.
Había cientos de niños que admiraban a Chaz así como yo lo hice. Niños que tal vez nunca sean astronautas pero que Chaz había inspirado.
- Seni sağlık bakanıyla tanıştıracağım.
- Vamos, Os voy a presentar al Ministro de Salud
Donanma Bakanı'na bu işe en iyi adamlarımı verdiğimi söyledim.
Le dije al Sec Nav que tengo a mi mejor gente trabajando en este caso.
Bakan var mı?
¿ Quién nos ha visto? ¿ quién?
Bay Bakan, sizinle tanıştığım için ne kadar mutlu olduğumu anlatamam.
Sr. Ministro, no puedo decirle cuán contento estoy de conocerlo.
Cumartesi gecesinde sos kazanına bakan bir aptal yerine kazanan ben olmalıydım.
Yo habría sido un ganador, en lugar de algún idiota que pasa su noche del sábado mirando fijamente una marmita de salsa
Çalıştığım şirket, denize bakan şu yeni binalardan birkaçını satın aldı.
Bueno, mi empresa acaba de comprar uno de esos nuevos bloques...
Bir bakan mı?
¿ Ministra?
Böylece Pinochet daha sonra yakın arkadaş olacağı bir İngiliz bakanının okulda süt dağıtımı hareketinden kurtulmuş oldu.
Pinochet abolió la leche gratuita en las escuelas... haciéndose eco de la controversial política de la joven Ministra de Educación en Gran Bretaña que más tarde se convertiría en su novia.
¶ ¶ bir dakika, hani şu bayık bakan kızdan mı bahsediyorsun?
# Espera, estas hablando de la chica con un ojo vago?
İşçiler ayrıca, İngiliz kanalına bakan ek hisarların inşaatına başladı. Kuzeyde, İskoçlara karşı sınırımızı sağlamlaştırdık.
Construiremos fuertes a lo largo del Canal de la Mancha y hacia el norte, en parte de nuestra frontera con Escocia
Ben, asla giremeyeceğim iş ilanlarına bakan, orta yaşlı bir adamım.
Soy un hombre de mediana edad, leyendo avisos de trabajos que nunca conseguiré. Debí haber ido a Europa cuando tuve la oportunidad.
Bakanı bağlama, yolda ararım.
Habla con el Ministro, lo llamaré en el camino.
- Bana bakan bir kız mı?
- ¿ Una secretaria para mí?
Kardiyo'nun eş bakanı olan bir arkadaşım var.
- Tengo un amigo, que es subjefe de cardio.
Bunlar meslektaşlarım, Antonio Rivera-Fonseca, Küçük Çeşmeler Bakanı, ve Elvis Correja, Çitler Müdürü.
Estos son mis colegas, Antonio Rivera Fonseca, Ministro de Fuentes Pequeñas, y Elvis Correja, Administrador de Cercos.