Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ B ] / Bardak

Bardak перевод на испанский

7,228 параллельный перевод
Restoran batıl inancına göre ilk akşam bir bardak kırmak iyi şans getirir.
Superstición de restaurantes... Romper un vaso la primera noche trae buena suerte.
Ben de bir tane boş bardak alırım.
Y yo quisiera un vaso vacío.
Belki, oturup bir bardak kahve içmek istersin.
¿ Quizás puedas sentarte y tomar una taza de café?
Bir bardak kahve ister misin?
¿ Te apetece una taza de café?
Bilim adamları iki bardak su almışlar.
Un científico tomó dos vasos de agua.
Sıcak bir bardak süt de ister misin büyükbaba?
Abuelo, ¿ queréis también un vasito de leche caliente?
Birer bardak kahve alıp birbirimize teorilerimizi anlatalım...
¿ Deberíamos ir por un café, intercambiar teorías...?
O zaman birer bardak kahve alıp ne bulduğunu bana anlatabilirsin...
Entonces deberíamos ir por un café y podría decirme qué ha averiguado...
Ama eğer bir bardak kahve istersen o civarda eski bir fırın var.
Pero si quiere tomarse un café hay una vieja pastelería en ese vecindario.
Felicia, Bixby'i bir bardak süt içmesi için götürebilir misin?
Felicia, ¿ puedes llevar a Bixby a tomar un vaso de leche?
Yo, yo. Bir bardak su alacaktım.
No, no, iba a coger un vaso de agua nada más.
- Bir bardak su alabilir miyim?
- ¿ Podría tomar un vaso de agua?
Bayım en sert içkinizden bir sürahi daha ve içmek için bardak zımbırtısından lütfen.
Otra jarra de su cerveza más fuerte, por favor, buen señor, y uno de esos vasos para poder beberla.
Masa oyunları bir bardak şarapla iyi gider.
Los juegos de mesa van bien con un vaso de vino.
Bu bir bardak değil, kupa.
Eso no es en vaso, es un trofeo.
Evet işte, kutlamak için yatmadan birkaç bardak.
Así que, sí, tomé una copa. Ya sabe, sólo para celebrar.
Peter, bir bardak- -
Peter, ¿ te gustaría un vaso de...?
Al bakalım. 2 bardak sarap, biraz zencefil, ve bir kâse mandalına
Ya está. Dos vasos de zin, un poco de jengibre en vinagre, un tazón de clementinas.
Bana bir bardak ikram etmeyecek misin?
¿ No me vas a ofrecer una copa?
İlk olarak kendine bir bardak su döker.
Primero, se sirve un vaso de agua para ella.
Bir bardak da alabilir miyim?
Gracias.
Sana bir bardak kahve alayım, yaşlı karı.
Vamos, te pagaré una taza de café, vieja gárrula.
Tıpkı dibi olmayan bir bardak gibiyiz. Sürekli sevgi ve onay ile doldurulma gereği hissederiz.
Somos como... una taza sin fondo que necesita ser llenada continuamente con amor y aprobación.
Bundan koca bir bardak alacağım.
- Voy a tomar un gran vaso de eso. - Sí.
Gel, bir bardak içelim beraber.
Sólo dame un trago.
Belki siz bebeklerden biri midemi temizlemem için bana bir bardak su getirir.
¿ Quizá una de tus muñecas puede darme un vaso de agua para lavarme el estómago?
Arabandaki bardak altlığını tutmak için kısasın!
Eres tan pequeño que viajas en el posavasos del coche.
Her şey ikinci bardak şaraptan sonra oldu. Göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı.
Y... acababa de empezar... mi segunda copa de vino cuando los párpados empezaron a pesarme.
Birisini, bir bardak limonata içmeye davet edebilirsin.
Puedes invitar a alguno a entrar a tomarse un vaso de limonada.
- Bir bardak beyaz şarap, lütfen.
- Un vaso de vino blanco.
Gel otur. Bir bardak şarap ister misin?
Siéntate. ¿ Quieres una copa de vino?
Fransız kadınlar hamileyken arada bir bir bardak şarap içmeyi kafaya takmaz.
¿ Sabes? , las mujeres francesas no se obsesionan por tomarse una copa de vino de forma ocasiona cuando están embarazadas.
- Bir bardak su ister misin?
¿ Quieres un vaso de agua?
Bir bardak daha ister misin?
¿ Quieres que la rellene?
Bir avuç hapla bir bardak votka al, arkada Captain Beefheart çalsın, sen de güle güle git.
Coge un puñado de pastillas, un poco de Stoli, haz sonar algo de Captain Beefheart y disfruta del viaje.
Cooper, neden Ajan McKenzie'ye bir bardak kahve almıyorsun?
Cooper, ¿ Podrías traerle una taza de café al agente McKenzie? .
Albayın için bir bardak kahve getir.
Consígase una taza de café para el coronel.
Evlat, içtiğin bu bardak ayakta dikildiğin bu köşk çok sıkı çalışmanın sonuçları.
Hijo, este vaso de donde estás bebiendo esta mansión en el que estás de pie es el resultado de un trabajo muy duro.
Bana bir bardak su vermeye mi geldin? Hayatımın en güzel günü hayatımın diğer günlerine döndü.
¿ Me vas a dar un vaso de agua? El mejor día de mi vida acaba de convertirse en cualquier otro día de mi vida.
Çay da var, ama teker teker içmemiz gerek çünkü bir bardak var.
Hay té, pero tendremos que turnarnos porque solo hay una taza.
Bir kaç bardak rom için Digbeth'deki çocukların yanına gittim.
Fui al Spotted Dog en Digbeth a por una o dos copas de ron.
Bir bardak mıydı yoksa iki mi?
¿ Fue una copa o dos?
~ Ben üç bardak içeriz diye düşünmüştüm.
- Yo contaba con tres whiskys.
Georgetown Hoyas'tan bir kulplu bardak.
Una taza de los Hoyas de Georgetown.
- Bir bardak daha çay alır mısınız, lordum?
- ¿ Otra taza de té, milord?
Sonra Royal York'ta bir bardak kahve içtim.
Después me fui a tomar un café a Royal York.
Herkes 2 bardak içsin.
Entonces, cada uno beba dos copas.
Gereğinden fazla bardak koymamış mısın?
¿ No tienes demasiados vasos?
Sana da bir bardak şarap sipariş etmiştim.
Te he pedido... un vaso de vino.
Sonra bir bardak çaydan fazlasına zaman olmayacak.
Después solo habrá tiempo para una taza de té.
Sizden bir bardak su istememin sakıncası var mı?
No se lo diga a mi jefe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]