Barı перевод на испанский
45,292 параллельный перевод
Benimle kimsesizler barınağına gelmişti.
vino conmigo a un refugio para indigentes.
20 yıl içinde, İngilizlerle Napolyon arasındaki barış görüşmelerinde bulunması gerekiyordu.
En 20 años, se supone que negociará el tratado de paz entre Gran Bretaña y Napoleón.
Enerji barı ve kahve almaya uğradım sadece.
Solo he parado para coger unas barritas energéticas y un café antes de volver a salir.
Roma halkı barışı kutlarken ordu ve senato, anlaşmaya karşı çıkıyordu.
Mientras el pueblo celebra la paz, los militares y el Senado se oponen al tratado.
Nesiller boyudur ilk defa barış içindeyiz.
Por primera vez en generaciones gozamos de paz.
Hem de imparatorluğa barış getirmenizden hemen sonra
Y poco después de haber traído la paz al Imperio.
Neden bir çeşit Yukarıda dünya barış toplantısı düzenleniyor mu?
¿ Por qué hay una especie de convocatoria por la paz mundial ocurriendo arriba?
Barı buraya getirdim.
De hecho, traje el bar aquí.
Onun fikri Bir barış teklifi. Benden haberim olsun istiyor
Su idea de oferta de paz.
Yani barıştık mı?
- Sí. Bueno, ¿ estamos bien?
Santralin etrafında 17 binden fazla insan var. Santralden 10 km uzakta kurulan barınağa götürülüyorlar.
Los habitantes de estos pueblos están siguiendo el protocolo para ir hacia los refugios ubicados a más de 10 km de la planta.
Şimdilik herkesin barınağa girmesi gerekiyor.
Quédense en el refugio, por favor.
- Barınaktalar.
Están todos en el refugio.
Ve karargâh olarak The Castle adlı bir barı kullandılar.
Ellos usaban un bar llamado The Castle como su cuartel general.
Biliyoruz, ama bu barınağa ihtiyacı olan bir sürü kadın var.
Lo sabemos. Pero hay muchas otras que necesitan este albergue.
Attica'nın işgali ve Nikias Barışı'nın arasındayken uyuyakaldın.
Te quedaste dormido entre la invasión de Ática y la paz de Nicias.
Yüzyıllar boyunca, insanların ve Trollerin geçit görevi gören köprüler tarafından ayrılan barış içinde iki farklı dünyası vardı.
Por siglos, los mundos trol y humano estuvieron en paz, divididos por puentes que hacían de portales entre reinos.
Barışı bulma umuduyla eski dünyamızı geride bıraktık.
Dejamos el viejo mundo buscando paz.
Ama Ölüm Savaşı'ndan hemen önce barış yemini etmek için et yeme alışkanlıklarını bıraktı.
Antes de Muertenfrente, abandonó su carnicería y juró ser pacífico.
Barışçılar böyle dövüşüyor demek.
Así pelea un pacifista entonces.
Sen barışçı değilsin. Sen bir evcil hayvansın.
No eres un pacifista. ¡ Eres una mascota!
Barı kaybetti, kendini kaybetti ve bir trenin altına atladı.
Perdió el bar, tuvo un ataque de nervios y se arrojó bajo un tren.
Her zaman kendimi barış yanlısı biri olarak düşünmüşümdür ama şu an bir silahım olsa hayır demezdim.
EJERZO MI DERECHO A PORTAR ARMAS - Siempre me he considerado un pacifista,
Barımdan uzak dur!
¡ Salgan de mi maldito bar!
Dünyada barış hakimdi.
El mundo ha estado en paz.
Yıllardır bu topraklarda barış var.
Hemos tenido paz en estas tierras desde hace muchos años.
Dünyanın tüm ırkları barış içinde.
Paz entre razas de todo el mundo.
Barış sağlamak için tek şansımız beni öldürmen.
Que me mates es nuestra única esperanza de paz.
Orklarla insanlar arasına barışı getir.
Trae paz entre orcos y humanos.
Eşsizliğimizin bir erdem olduğunu gördüğümüzde, Ancak o zaman barış bulacağız.
Cuando vemos nuestra singularidad como una virtud... sólo entonces hallamos la paz.
Bunu barın ardında mı tutuyorsun?
¿ Me guardas esto detrás de la barra?
Onlara barınak sağlamış oluruz.
Les daremos un refugio.
Anlayamıyorsan gidip barış gönüllülerine katıl bu işi kıvıramayacaksın demektir.
No puedes entenderlo, únete al maldito Cuerpo de Paz, porque eso significa que no estás preparado para este juego.
Yüzyıllar boyunca insanlarla büyücüler yan yana barış içinde yaşadı.
DURANTE SIGLOS, LOS HUMANOS Y LOS MAGOS CONVIVIERON EN PAZ...
Onlarla olan ilişkimiz daima barışçıldı.
Nuestra relación siempre fue pacífica.
Barış?
¿ Paz?
- Böyle bir adamı barındıranların başına ne gelir?
Y ¿ a quienes lo albergan?
Aşk, Merhamet, Acımak, Barış.
" Amor, piedad, compasión, paz.
Oriage-6'ten çok daha iyi şartlar barındırıyor.
Mucho mejor que las expectativas más optimistas respecto a Origae-6.
GERMANIA ÜST YETKİLİSİ Barış antlaşması Germen kabileleri sınırdan uzaklaştığı için imparatorluk için tarihî önem taşıyordu.
El tratado marca un momento histórico para el Imperio.
- Bara ne dersin?
- ¿ Qué tal un bar?
Bara falan gitmeliydiniz bence.
Ustedes, muchachos, deberían ir al bar o algo así.
Knicks'i Dixon'daki bir barda izledik.
Miramos a los Knicks desde un bar en Dixon.
Burada seni ve et torbası anneni, Bar-bu-rah'yı koruyacağım.
Los protegeré a ti y tu madre bolsa de carne, Bár-bu-rra.
Şurası Trol Pub mı?
¿ Ese es el bar trol?
Bazen işten eve geldiğimde üzerime Rock'n Roll tişörtü giyip bir bara gidip, liseli bir çocuğun kafayı bulmak istediği gibi ot tüttürüp Norveççe metal müzik dinliyordum.
A veces llegaba a casa del trabajo... y me ponía mi camiseta de rock and roll... e iba al bar y fumaba hierba... y escuchaba death metal noruego... como un adolescente que quería hacer explotar a su Secundaria.
Cevizli bar.
Dulces.
Oraya gidecek, şiir yazacak kafelerde oturup sigaramı içecektim.
Viviría allí, escribiría poesías, sentarme en un bar y fumar cigarrillos.
Evet, çocuğu kulübün önüne getirin.
Busca al chico. Llévalo al frente del bar.
- Nerede olduğunu söylemelisin.
- Sólo dime dónde estás. - Estoy en un bar.
Peter çalışmana gerek yok. Tanıdığım en zeki insansın.
Además, saqueamos el mini bar y estos chocolates cuestan $ 11.