Basit перевод на испанский
25,196 параллельный перевод
Lütfen beni basit bir Adobe güncellemesiymişim gibi görmezden gelme.
Por favor no me ignores como si fuera una actualización de Adobe.
Ne yapacağımızı düşündüğünü bilmiyorum, ama bunu. çok basit tutacağım.
No sé qué crees que vamos a hacer, pero va a ser muy simple.
- Basit tutmak istiyorum. - Uh-huh.
- Quiero que sea simple.
- Sadece biraz sadece basit bir şey.
- Solo algo... algo simple.
Bu kadar basit.
Es tan simple como eso.
Hadi ya, yapabilirsin. Çok basit.
Vamos, sí que puedes.
_ Elbette! Bu bariyeri aşabilecek basit bir denklem var.
Claro, es una ecuación simple que puede colapsar la barrera.
Onun basit iltifatlarına kandım.
Caí en sus cumplidos sencillos.
- Basit. Onlar çocuk. Çok fazla şey bilmiyorlar.
- Es simple, son niños, es lo que hacen.
Bence bu basit şarkı benimle şenlendi.
Creo que esta cancioncilla está creciendo en mi.
Bunun çok basit bir sebebi var.
Hay una razón muy simple para eso.
Sihirbaz kalemi hepinize miras bıraktı ama o, basit bir kalem değil.
El hechicero les legó la pluma a todos ustedes, pero no es un simple bolígrafo. Es energía mágica.
Çok basit aslında.
Tiene una simple explicación, en verdad.
Tanımadığınız kişilere basit bir şeyi anlatmada belirgin bir zorluk yaşıyor musunuz?
¿ Tiene algún problema para darles mensajes simples a desconocidos?
Alarm kurma gibi basit bir işlemi yerine getirebiliyor musunuz?
¿ Es capaz de hacer una tarea simple como poner el despertador?
Ne yazık ki o kadar basit değil.
Lamentablemente, no es tan simple.
Çok basit.
Es simple.
O şu an restoranda basit bir kasiyer sadece.
Quiero decir, ahora es solo un cajero en un restaurante.
Earl basit bir kasiyerden fazlasıdır!
Earl es más que un cajero.
- O kadar basit değil.
- No es tan simple.
Şimdi de onu üç buçuk yıla ikna etmeye çalışıyorsun. Yaptığı şey kulağıma basit bir hırsızlık gibi geliyor.
Ahora intentarás intimidarlo con tres años y medio con algo que me parece un simple delito menor de robo.
Ama ikimizde biliyoruz ki bu itiraf zorlama ile yapılmış. Zavallı kadını Calabrese Fine Imports'ta tuttuğunu biliyoruz. Yalanını ortaya çıkarmak bu kadar basit.
Pero tú y yo sabemos que la confesión que coaccionado de esa pobre mujer que está sosteniendo en Calabrese Importaciones Bellas fue simplemente para confirmar su mentira.
Gayet basit.
Es sencillo.
Keşke bu kadar basit olsaydı.
Ojalá fuera tan sencillo.
Çok basit bir soru.
Es una pregunta sencilla.
Eğer sana işleri beceremeyeceğin çocuğunun basit mutlu bir hayatı olmayacağı izlenimini verdiysem özür dilerim bunu çok istiyorsun biliyorum. Çünkü böyle bir hayata sahip olacaksın Lizzy.
Pero si alguna vez te he dado la impresión de que no vas a sobrevivir a esto, de que tú y tu hijo no van a tener la vida sencilla que sé que tanto deseas, lo siento.
Çalışma tarzları olağanüstü bir biçimde basit kendi takip cihazlarını kargo araçlarına yerleştirip limanın dışına kadar takip edip, kargonun en zayıf anında saldırıyorlar.
Sus métodos son impresionantemente simples... colocan sus propios dispositivos de rastreo en contenedores de carga, los rastrean fuera del puerto, y los atacan cuando son más vulnerables.
Basit lütfen.
Basta un simple por favor.
En basit cevap genellikle doğru olandır.
La respuesta más simple es habitualmente la correcta.
O kadar basit olduğunu düşünüyorsan... Bütün komşulara o telefondan bahset istersen...
Si crees que es así de simple, podrías hablar con todos los vecinos por medio del intercomunicador...
Bu size aşırı basit geldiyse Sizden şunu duyayım
Si os parece simplista Quiero oíros decir
Bir köylü ismi, basit bir sıfat
Nombre rural, adjetivo sencillo
Hayatın zorluklarının basit çözümleri olmadığına.
Que los problemas más duros de la vida no tienen una respuesta fácil.
Basit gerçeği anlayan yeni nesille birlikte :
Con una nueva generación de hombres que entienden una simple verdad.
Bu o kadar basit değil, Derek ve bunu biliyorsun.
No es así de simple, Derek y lo sabes.
Kim Nigela'nın bu kadar basit olduğunu bilebilirdi?
¿ Quién hubiera dicho que Nigella era tan básica?
- Basit bir şey deneyelim.
Vamos a intentar con algo básico.
Bu gerçekten çok basit yalnızca 2 tele basacaksın.
Literalmente son sólo dos cuerdas.
Bu aldığım en basit dava olacak.
- Será el caso más fácil de mi vida.
Nina suçlu, sade ve basit.
Nina es culpable, simple y llanamente.
Basit.
Es simple.
Çok basit aslında.
Es algo sencillo.
Sen. Seni tek bir basit büyüyle öldürebilirim.
Tú... Podría matarte con un simple conjuro.
Bu kadar basit anlatılabilirdi herhalde Barry.
Vaya manera de venderlo, Barry.
Soru basit Kombat yoldaş.
La cuestión es simple, camarada combatiente.
İşler o kadar basit olamaz.
Las cosas no pueden ser tan simples.
Tek yapman gereken basit bir soruyu cevaplamak.
Solo tienes que responderme una simple pregunta.
O kadar basit değil Bay Deacon.
No es tan sencillo, Sr. Deacon.
Genellikle kraliyet kontratına göre bir prenses, bir prensle nişanını atmak isterse yapması gerek basit bir şey var.
Como de costumbre, y por la carta del reino, cuando una princesa rompe el compromiso con el príncipe, - se requiere una simple acción.
Basit bir geri besleme döngüsü bu Ramon, tamam mı?
Es un ciclo de retroalimentación simple, Ramon, ¿ de acuerdo?
Basit geri besleme döngüsü.
Un ciclo de retroalimentación simple.