Becket перевод на испанский
143 параллельный перевод
Bayan Basset kirayı almaya gelmiştir.
Oh, es la señora Becket, por la renta.
Evet, Thomas Becket...
Bueno, Thomas Becket.
"Thomas Becket, seni sör ilan ediyorum" demeni hatırlıyorum.
"Thomas Becket, tú eres noble".
Thomas Becket.
Thomas Becket.
Teşekkürler başpiskopos. Ama oyununu oynamak için, Becket'e attığın bu kancaya fazla güvenme,
Gracias, Arzobispo, pero no confiéis demasiado en que Becket... os siga el juego, él es mi hombre.
Becket, şeref duygusunun üstesinden, günden güne geldiği sürece... size hizmete sadakatle devam edecektir.
Mientras Becket deba improvisar su honor... de día en día, os servirá devotamente.
Becket'in şerefi nerede?
¿ Pero dónde está el honor de Becket?
Becket, sen bir canavarsın.
Becket, eres un monstruo.
Thomas Becket, kraliyet fermanımla seni,
Mi edicto real nombrándote a ti, Thomas Becket,
Becket?
¿ Becket?
Becket gelmeyecek, biliyorsun. Fakirlere para dağıtmak, ve dilencilerin ayaklarına sandalet geçirmekle... çok meşgul şu an.
Ya sabes que Becket no vendrá, está demasiado ocupado... dando dinero a los pobres... y poniendo sandalias a los mendigos.
Bunlar Becket'in sözleridir.
Estas son las palabras de Becket.
" Lord Gilbert'in şövalyeleri, onun emirleriyle ve onun varlığı önünde, kilisenin bir papazını tutuklamış ve öldürmüştür. Ben, Becket...
" Puesto que hombres armados de Lord Gilbert... bajo sus órdenes y ante su presencia... han capturado y asesinado a un sacerdote de la iglesia, yo, Becket,
Bu hoşuma gitmiyor, Becket dolambaçlı yollar izliyor.
Detecto aquí al taimado Becket.
Sana Becket için oy kullanmanı emretmiştim, Canterbury piskopos seçiminde...
Os ordené que votarais a Becket... en la elección de Canterbury.
Thomas Becket ile olan dostluğu öldü mü ekselansları?
¿ hacia Thomas Becket, Su Alteza?
Şu andan Becket'ten nefret ediyorum.
Ahora odio a Becket.
Thomas Becket'e duyduğum kin, ve senin onu kıskanman... Biliyorsun, Tanrı her şeyi bilir.
De mi odio hacia Thomas Becket... y de vuestra envidia hacia él, ya sabe todo cuanto hay que saber.
Şimdi... Eğer ispatlanabilirse... Becket'in bir başbakana yakışmayacak biçimde, büyük bir suç işlediği ispatlanabilirse... mesela... zimmete para geçirme,
Bien, si se pudiera demostrar... que Becket ha cometido alguna... grave falta como Canciller, pongamos una malversación,
Beyler, bu müthiş bir ironi... Dünya işlerine dalmış Becket, hovarda ve çapkın Becket... şu anda neden burada... olduğunu arayıp bulmalı.
Caballeros, es una suprema ironía... que el mundano Becket, el derrochador y libertino, se encuentre a sí mismo... aquí en este momento.
Thomas Becket... kralın mührüyle damgalı bu belgede beyan edilen suçlamalara cevap vermek üzere kralın mahkemesine çağrılmaktadır.
Thomas Becket, a la corte del Rey... bajo los cargos aquí expuestos, sellados con el sello del Rey.
Krallığın Yüce Yargıcı, Thomas Becket'i mahkemeye hesap vermek üzere üçüncü ve son kez olarak çağırıyorum.
Gran Justicia del Reino, cito ahora a Thomas Becket... a esta corte de ley, por tercera y última vez.
Thomas Becket, öne çık.
Thomas Becket, adelantaos.
Becket benim düşmanım... Bu beşeri dünyada... bir hain ama... aynı annesinin ona öğrettiği gibi çırılçıplak, yalın bir adam. Senin gibi yüzlercesi eder madam, tacın ve mücehverlerin gibi yüzlercesi!
Becket es mi enemigo... pero en una balanza humana, traidor como es... y desnudo como su madre le trajo al mundo, vale tanto como 100 veces vos, madame, con vuestra corona y vuestras joyas... y vuestro augusto tío el emperador de regalo.
Becket mahvolurken gülmeyeceksin!
¡ mientras Becket es destruido!
Asla karım olmadın, ama Becket benim dostumdu. Gözüpek, cömert ve güç dolu bir dost.
Pero nunca habéis sido una esposa para mí, y Becket era mi amigo, con sangre en las venas, generoso y lleno de fuerza.
Bu dünyadaki hiçkimse beni Becket kadar sevmedi!
¡ Nadie en esta tierra me ha querido nunca, excepto Becket!
Krallığın bana verdiği yetkiye dayanarak, Ben, Robert de Beaumont, krallığın hizmetkarı, aşağıdaki suçlarla yargılamak üzere bu meclisi açmadan önce... Thomas Becket'i...
Por la autoridad que me ha sido concedida, yo, Robert de Beaumont, siervo de la corona, acuso ante este consejo... a Thomas Becket de los delitos de...
Sana emrediyorum, Thomas Becket...
Os acuso, Thomas Becket...
Becket, Sen bir yalancısın!
¡ Becket, sois un mentiroso!
Becket, krallığımdaki tek zeki adam, ve bana cephe almış!
¡ Becket es el único hombre inteligente...! ¡ de mi reino, y está contra mí!
Becket kanalı geçmemeli.
Becket no debe cruzar el canal.
Bilmenizi istiyor ki, Thomas Becket,
Desea que sepáis que Thomas Becket,
Thomas Becket'i getirin.
Traed a Thomas Becket.
Kalk Thomas Becket. Ve bizi İngiltere Başpiskoposu olarak selamla.
Alzaos, Thomas Becket, y saludadnos como Primado de Inglaterra.
Tehlikeyi severiz Becket, bizi hayatta tutar.
Disfrutamos del peligro, Becket, nos mantiene con vida.
İngiltere iki kampa ayrılıyor ; Henry taraftarları, ve Becket taraftarları. Ve bu bizim için son derece takdire şayan bir durum.
Inglaterra se está dividiendo entre el bando de Enrique... y el bando de Becket, y eso nos resulta admitible.
Ben sadece Fransa'nın çıkarlarını düşünmekle yükümlüyüm, Becket.
Soy responsable únicamente de los intereses de Francia, Becket.
Şu Becket denen adam çok fazla samimiyet taslıyor.
Ese tal Becket peca de un exceso de sinceridad.
Kral Henry'den eğer para alırsak, Becket'i kabul etmemiz imkansız olacaktır.
Si aceptamos el dinero del Rey Enrique, posiblemente no puedo recibir a Becket.
Yani Becket'in benden talep edeceği şeyi bilmediğini mi söylüyorsun?
¿ Sabéis lo que dicen...? ¿ que Becket va a pedirme?
Biliyorum, biliyorum, ve sebeplerin oldukça saygıdeğer ama bununla beraber Becket, Kilise bu konuyu kavgasızca araştırıp, hükümet kurumlarıyla olan barışı tesis etmelidir.
Lo sé, lo sé, y vuestra causa es digna... pero sin embargo, Becket, la iglesia debe buscar una existencia pacífica... dentro de la trama del estado.
Kesinlikle öyle Becket.
Precisamente, Becket.
Tanrı seni kutsasın, Thomas Becket.
Que Dios os conceda paz, Thomas Becket.
Becket'in kurtuluşu bana pahalıya patlayacak gibi sanki...
Es algo extraño, pero la seguridad de Becket se ha convertido en algo muy valioso para mí.
Becket, çok sıkılıyorum.
Becket, me aburro.
Bunu kaybettiğini, Becket'in yüzüne vurmak için her şeyi yaparım. Ayrıcalığını kaybettiğini, ve bunun York'a geçtiğini gördüğünde...
Daría cualquier cosa por ver la cara de Becket... cuando se entere de que lo ha perdido... y de que York lo tiene.
Evlat, biliyorsun ben... şu sefil Becket'le uzlaşmana her zaman karşı oldum.
Hijo mío, sabéis que siempre he estado en contra... de cualquier reconciliación con ese miserable Becket.
Eğer, Thomas Becket sadakatsiz bir kadın olsaydı, daha farklı davranmazdın.
Si Thomas Becket fuera una mujer infiel, no te portarías de modo diferente.
Becket!
¡ Becket!
Her zaman Becket!
¡ Siempre Becket!