Büyümüş перевод на испанский
2,033 параллельный перевод
Çocukken koruyucu aileler elinde büyümüş, sorunlu aile hayatı, intihar eğilimli eş ve depresyon, hepsi var.
Vivió en varios hogares de menores, problemas familiares, esposa suicida, depresión, está todo.
"Kız öğrenci büyümüş" de.
Dile que la colegiala ya creció.
Ben yokken yiğenlerim ne kadar da büyümüş?
¿ Cómo es que han crecido tanto mis sobrinos sin que yo los vea?
Nabız hızlı, dil paslanmış, karaciğer narinleşip, büyümüş.
Pulso agitado, lengua correosa, hígado sensible y extendido.
Fazlasıyla büyümüş bir kalbin var, vücudunun her yeri sedef hastalığıyla kaplı, and you're in remission from a bout of prostate cancer... ve kimseye söylemediğin prostat kanseri yüzünden geçirdiğin nöbetten yeni kalktın.
Usted tiene un corazón grande, psoriasis en todo el cuerpo, y ya está en la remisión de un cáncer de próstata que no le estamos diciendo a nadie.
Amerika'da büyümüş ama Rusça biliyor.
UU., pero sabía hablar ruso.
# Oyuncakları büyütmüş Sevinçleri büyütmüş # o büyümüş ve büyümüş
Con juguetes de adulto Con placeres de adulto Se volvió serio y solemne Y aquel guijarro
Çok değil. Bir kaç kuru temizleyici dükkanı var ve babanla aynı mahallede büyümüş.
Es propietario de un par de lavanderías... y creció en el mismo barrio que tu padre.
... flashmoblar, suç çeteleri ve terörist gruplar sayesinde, hızlı bir şekilde büyümüş topluluklardır.
... grupos rápidamente movilizados por pandillas de criminales o grupos terroristas.
Büyümüş.
Ha crecido.
Bu, duygusal olarak yetersiz bir ortamda büyümüş çocuklarda sıkça görülen bir durumdur.
Es muy común... en una niña proveniente de un ambiente emocionalmente desnutrido.
Tek fark, bizim şuan büyümüş olmamız.
La diferencia es que crecimos.
Gettoda yaşayan, çete ortamında büyümüş bir geri zekalı.
Retrasado, casi sin educación, creció en un ambiente de pandillas.
Ama 16 yaşında evde büyümüş bir kız bilemez.
Pero quizá no una chica de 16 años que estudia en casa.
Ne kadar da büyümüş.
Viejo, esa chica si que ha crecido.
Herkes büyümüş.
Cuanto has crecido.
Ronzoni Ana biraz büyümüş değil mi?
Mamá Ronzoni creció, ¿ no?
Birileri çocukken sevgiden yoksun büyümüş.
Alguien no recibió suficiente amor de niño.
Büyümüş! Büyümüş!
¡ Es de mi tamaño!
Şimdi dinle, kendini büyümüş ve tavsiyeme ihtiyacın yokmuş gibi hissediyorsun ama hâlâ çocuksun Sara.
Escucha, sé que usted piensa ya está todo crecido y que no necesita mi consejo, pero sigues siendo sólo un niño, Sara.
Ne çabuk büyümüş?
¿ No ha crecido?
Avustralya'da bir yetimhanede büyümüş.
Ella creció en un hogar de niños en Australia.
- Gözbebeklerin büyümüş.
- Tus pupilas están enormes.
Yaşı geldi mi bilmiyorum, ancak büyümüş olduğum kesin.
No sé si alcancé la mayoría de edad, pero ciertamente estoy más viejo.
- Çok büyümüş.
- Creció mucho.
Peki, Marcos Al-Zacar burada doğmuş Doğu Harlem'de büyümüş.
Bien, Marcos Al-Zacar nació aquí, criado en East Harlem.
Karnın büyümüş.
- ¿ Qué tienes?
Ne kadar da büyümüş!
¡ El chico ha crecido monstruosamente!
Büyümüş...
Logró...
Ohio'da büyümüş.
Creció en Ohio.
- Büyümüş bile.
- Es grande.
Samuel'in ailesinin çalıştığı malikanede büyümüş.
Creció en el campo donde sus padres trabajaban.
Büyümüş hallerini daha çok seviyorum.
Los prefiero cuando son más grandes.
Büyümüş halleri hakkında bir bok bildiğin mi var sanki.
¿ Qué carajo sabes de cuando son más grandes?
Büyümüş de küçülmüş sanki ha?
Los niños y los locos tienen siempre razón, ¿ eh?
Jimmy çok büyümüş.
Jimmy ha crecido mucho.
Ama sanki, şimdi büyümüş gibi konuşuyordu.
Pero en un tono que quería ser de adulto.
Büyümüş de olgun kararlar alıyormuş, ne?
Tomando decisiones de adulto. Fue su idea, ¿ no? Por supuesto que lo fue.
Bu, damadın da büyümüş olduğu anlamına mı geliyor?
¿ El novio también es adulto? ¿ Sólo trabajo y nada de juegos?
Giderek büyümüş ha?
¿ Es más grande?
John çok büyümüş değil mi?
John ha crecido mucho, ¿ verdad?
Son gördüğümden bu yana bayağı büyümüş.
Has crecido mucho desde que estuve aquí.
Büyük ihtimalle, boynuzlar kozmetik eklemelermiş fakat biyo-uyumluluğun sonucu olarak tekrar modellenmiş kemik mercanla beraber büyümüş.
Seguramente, los cuernos fueron implantes cosméticos pero como resultado de biocompatibilidad el hueso remodelado creció dentro del coral.
Tanrım, Tommy. Çok büyümüş.
Oh, Dios, Tommy, ella es preciosa.
Babasının, zengin olmak için annesini mahvettiğine inanarak büyümüş.
Ella creció creyendo que su padre abandonó a su madre para hacerse rico.
Koca çocuk pantalonu içinde büyümüş görünüyorsun.
Ya creciste y usas tu ropa de adulto.
Ne kadar büyümüş.
- Dios. Sí que ha crecido.
Ne de büyümüş!
Lo que ha crecido!
sey, Nicky çok büyümüs, degil mi?
Bueno, Nicky ha crecido mucho, ¿ no?
Nihayet artık bizim için işler daha kolay olacak! Artık büyümüş olmalı.
Quizás este creciendo.
Gözbebekleri büyümüş ve tepki vermiyor.
Las pupilas están dilatadas pero no reaccionan.