Dadır перевод на испанский
564 параллельный перевод
En iyi evlerde duşlar hep dışarıdadır.
No es tonto afuera. Todas las mejores casas las tienen fuera.
Belki dışarıdadır bile.
Puede que él ya se haya ido de la casa.
Belki iyi bir kadındı, belki Noel de Temmuz'dadır.
Quizá me equivocaba con ella, quizá Navidad cayera en julio.
En güzel hapishaneler Avustralya'dadır.
Sabe, las mejores cárceles están en Australia.
Dışarı çıktı. Hep dışarıdadır, şükür ki!
Acaba de salir, está fuera, por fortuna.
Beni takip edin, odanız yukarıdadır.
Síguame entonces, su habitación está arriba.
Yukarıdadır.
- Arriba.
Burası öyle bir yer işte. Eğer barda değilse, yukarıdadır.
Si no en el bar, estará en uno de los cuartos de arriba.
- Bilmiyorum, aşağıdadır tahminen.
- No lo sé. Abajo, supongo.
Umarım dışarıdadır.
Supongo que se ha ido.
"Madam, makbuz... İsteğiniz kabul edilmiştir. " Değerlendirme aşağıdadır...
Señora, recibimos su aceptación al presupuesto que detallamos.
Almanlar çoktan yukarıdadır.
Los alemanes deben estar arriba ya.
Yukarıdadır belki.
Arriba, tal vez.
Belki iş dışarıdadır.
Afuera estará el trabajo.
- Tuzum varsa yukarıdadır.
- Si hay, estará ahí arriba. - Gracias.
Ancak bu ekspres bir fırlatmayla mümkün değildir, enerji kaynaklarının büyük bir miktarı Ay'dadır.
Pero esto es imposible sin la entrega inmediata de una enorme cantidad de recursos energéticos de la Luna.
Pekala, dışarıdaysa, dışarıdadır.
Bueno, si ha salido, ha salido.
Kaliforniya'dadır.
En California.
Garrison Kaliforniya'dadır.
Garrison está en California.
- Muhtemelen dışarıdadır.
- Ya... Supongo que habrá salido.
Sorun yok, aşağıdadır.
Tranquilo. Está ahí abajo.
Dışarıdadır.
Estará fuera.
- Telefon yukarıdadır?
- ¿ Teléfono arriba? - Sí.
Tam olarak nerede olduğunu bilmiyorum ama orada yukarıdadır.
No sé exactamente donde, pero ahí está.
Bu üstün ırk az sayıdadır. Rhingalen, Lüksemburg, Transilvanya ve Avusturalya'da bulunur.
Es un alemán, perteneciente a una minoria proveniente de Rhingalen, Luxemburgo, Transilvania... y Australia.
Kuşlarıyla birlikte çatıdadır.
Está en el techo, con sus pájaros.
Hayır, dışarıdadır. Evde kimse yok.
No, parece que se fue
Sebebi taç ise, öyleyse muhtemelen Webster'dadır.
Si la corona fue el móvil, es probable que Webster la tenga.
- Belki dışarıdadır.
- No estará en casa.
Eğer babam Londra'da değilse, İskoçya'dadır. O tren de İskoçya'ya gidiyor.
Si papá no está en Londres, está en Escocia y ese tren está yendo a Escocia.
- Belki akşam yemeği için aşağıdadır.
- Quizás ha salido para comer.
Şimdi muhtemelen Indochina'dadır, bilemiyorum..
Debería estar en Indochina.
Hayır, dadı odasındaydı. Uyuyordu herhalde.
No, ella estaba en su cuarto, durmiendo, supongo.
Hayır, ben de bir zamanlar çocuktum ve dadım vardı.
No, pero fui joven. Tenía una niñera.
- Alarmı çalıştır.
Dad la alarma.
- Hayır, sadece dadılarımız birdi.
- No, tuvimos la misma institutriz.
Harika bir dadıdır. - Babam der ki...
Es una maravillosa niñera, aunque papá diga que...
Dönmeye hazır olun!
¡ Dad la vuelta!
Bay Cocantin, Bayan Verdier ile tanışın torunumun dadısıdır.
Sr. Cocantin, permítame presentarle a la Srta. Verdier, la institutriz de mi nieta.
Dadı dadıdır sonuçta.
Una niñera es una niñera.
Hayır Katie Dadı, gitme.
¡ No, no, Katie nana, no se vaya!
Hayır dadı.
Oh, no, aya.
Bu çok onur kırıcı dadı.
- Es humillante, aya.
Dadısız eli kolu bağlanır.
Sin el aya, no podría hacer nada.
Demek istediğim Bayan Pen, dadılık güvene dayanır.
Verá, Srta. Pen, ser aya se basa en la confianza.
Yoksul ve evsizleri evinizde barındırın.
Dad cobijo a los pobres y a los hermanos que no tienen casa.
Üçüncü çocuk da kapıdadır.
Dos años despues, otro bebé, y no les alcanza.
İlk rolü bebeklik çağıdır. Dadısının kollarında agucuk yaparken.
Niño en primer lugar, babea y gime en brazos de su nodriza.
Hayır dadı, unutacaklar.
No, ama, se olvidarán...
Dadı Robinson'u yıllardır görmedim.
¡ Hace años que no veo a Nanny!
Ortalıkta çırılçıplak dolaşan bir İngiliz dadımız var.
Tenemos una niñera inglesa que pasa el día paseando desnuda por la casa.