Dahil перевод на испанский
14,958 параллельный перевод
Öyle ki kapitalizmin inkarını açık açık ifade ediyor ve kendi yıkımını finanse etmek için dahil olabilir.
Como tal, expresa las contradicciones del capitalismo y puede ser utilizado para financiar su propia destrucción.
Neden ekibe dahil olamıyorum?
¿ Por qué no puedo ser parte del equipo?
Tüm masraflar dahil mi?
¿ Todos los gastos pagados?
Dahil olduğuma dair hiçbir iz olmamalı.
No puede haber ningún rastro que llegue hasta mí.
Gerry, sormamın sakıncası yoksa bu harekete nasıl dahil oldun?
Gerry, si no te importa que pregunte, ¿ cómo terminaste en el movimiento?
Şimdi gerçekten dahil olmak istiyorum ama olan biten büyük şeyleri öğrenmeliyim.
Para que realmente quiera involucrarme, necesito saber si hay cosas más grandes que pasan aquí.
Radyoaktif parçacıklar o şeyleri çok kolay deler geçer cildiniz dahil. Hayır, yani nasıl taşıyacağız?
No, quiero decir, ¿ cómo vamos a manipularlo?
Başsavcılık yapabileceği en kötü şekilde davaya dahil olmak istiyor.
La AG quiere estar en ese podio de la peor manera.
O gün hayal edebileceğimden çok şey kaybettiniz meslektaşlarınızı, arkadaşlarınızı Lara'nın kardeşi Dean de dahil buna.
¿ Ha perdido más de lo que podía imaginar ese día... Colegas, amigos, Incluyendo el hermano de Lara, Dean.
Belki de dahil etmemeliyiz.
Quizás no deberíamos decírselo.
Sadece meraktan siz çocuklar, final kısmı dahil ne kadarlık konuşma bölümü planladınız?
Solo por curiosidad... ¿ cuánto de este monólogo planean incluir en la versión final?
- senin dahil olabileceğin bir şey.
- algo en lo que involucrarte.
Sen de dahil, bonus kafa.
Tú también, melena esponjosa.
Aramızdan bazıları, buna ben de dahil, kendilerini işsiz bulabilir.
Algunos, incluso yo, podríamos quedarnos sin empleo.
- Hâlâ Seth'i plana dahil etmek istiyor musunuz?
- ¿ Todavía quieres Seth en el plan?
- Ya beni de bu işe dahil edersin ya da Dunbar'ın evlilik olayını zorlamasıyla ilgili manşetleri okursun.
O se me puede implicar, o puede comenzar a leer los titulares sobre Dunbar empujando una historia matrimonio.
Efendim, Başkan hiçbir zaman Çin'i olaya dahil etmek niyetinde değildi.
Señor, en ningún momento el presidente tenemos intención de incorporar a China a la mezcla...
Ama hepimiz, ben de dahil birlik içinde çalışmaya istekli değilsek, bu yolculukta ilerlememizin bir anlamı yok.
A no ser que todos... y me incluyo a mí mismo, nos comprometamos a trabajar en equipo.
Yemek dahil değil.
No incluye comidas.
Savage olaya dahil olduğuna göre muhtemelen bir tür silahtır. Valentina Vostok.
Considerando la participación de Savage, es muy probable que sea alguna clase de arma.
Bu arada, nükleer bilim dahil başarı madalyalarının yirmi birini de aldım, uzman izciyim diyebiliriz.
De hecho, completé todas las 21 medallas al mérito, incluyendo la de ciencia nuclear, así que soy un Scout Águila.
- Kendin de çürüklere dahil misin?
- ¿ Usted se cuenta entre ellos?
Siz dahil herkesi güvende tutmaya çalışıyorum.
Intento mantener a todo el mundo a salvo, incluidos vosotros.
Sen de dahil.
Eso te incluye.
Madem böyle bir şeye dahil olmadığına göre senin için Irak Büyükelçiliğini aramamızı isteyebilirsin.
Y dado que usted no se involucraría en nada por el estilo, seguro que no le importa que llamemos a la Embajada iraquí.
Artık bu dosyada yokum çünkü sen de dahil oldun.
Ya no llevo yo el caso. - Porque tú estás en él.
Buna dahil olmandan memnun değilim.
No me gusta que estés metida en esto.
Neden buna dahil oldun?
¿ Por qué estás metida en esto?
Bu yüzden bunu düzeltmek için olaylara dahil olmalıyım diye düşündüm.
Siempre he creído que debía igualar un poco las tornas.
Restoranın bütün yönlerini öğrenmek için çeşitlik görevlerde çalışıyoruz bunlara şef, garsonluk ve mutfak bakımı dahil. Bayan!
Nos ocupamos de varias tareas para cubrir distintos puestos como pinche, camarero y mantenimiento de cocina..., señora.
Seni Karl Frierson dahil etmişti.
Lo dejaste sin resolver.
Buna dahil olmanın senin veya şirket için iyi bir fikir olduğundan emin değilim.
Pero no estoy seguro de que sea conveniente para el bufete, ni para ti, involucrarnos en esto.
Dahil olduğum tek ekip ben ve Snart'ınki.
El único equipo en que estoy es con Snart.
Sıradan bir günde... havanın yer değişimi, sürtünme ve hız değerlerinin manometre ölçümleri dahil... kosinüs, karekökü ve analitik geometri kullanarak 10.000'den fazla... hesaplama yapıyorum.
Un día cualquiera analizo los niveles para desplazamiento de aire fricción y velocidad y computo más de 10 mil cálculos de cosenos, raíces cuadradas y, recientemente, geometría analítica.
Ben dahil.
Me incluyo.
Buna şahsın da dahil.
Incluidos los presentes.
Son aldığımız bilgilere göre, NASA Görev Kontrol... fırlatma ve kurtarma koordinatlarını son kez kontrol ediyor. Buna, güvenli bir fırlatma... ve kurtarma için gerekli "devam / terk" hesapları da dahil.
Nos informan que Control de Misión en la NASA realiza una última verificación de las coordenadas de lanzamiento incluidos los cálculos sí / no cruciales para el éxito del lanzamiento y la recuperación.
- Dahil olmana gerek yok.
No tienes que involucrarte.
Madem Salem ödüyor, yemek parasını da dahil edebilirsin.
Si Salem está pagando, es mejor que hagas la cena.
Evlilik, namusunun telafisi de dahil, birlikte olup, sahip olduklarımızı kaybetmemenin yegane yolu ; beraberce şu münafık Mather'la yavan karısını buradan sürüp,
El matrimonio, junto con la restauración de tu buen nombre, es el único modo de que podamos estar juntos y mantener lo que ambos tenemos, y juntos podemos desplazar al hipócrita de Mather y a su insípida esposa
Tüm sorumlulukları boşverdim, bahçıvanlık da dahil. Bu oldukça acıklı.
Cualquier otra responsabilidad fue dejada de lado, incluyendo la jardinería.
Randall Martin işleri hızla büyütüyor. Nevins'in tüm işlerini ele geçirdiğinde, bizim de işe dahil olmamız lazım.
Si va a hacerse cargo de las operaciones de Nevins, tenemos que conseguir acceder a su inventario.
Yüzlerce kayıp antik eser, altın scarab da... dahil.
Cientos de antiguos artefactos desaparecidos, incluyendo... El escarabajo dorado. El principal sospechoso en el caso :
Bazı kişilerin davranışların konusunda kafası karışmış durumda. Ben de dahil.
Algunas personas están realmente confundidas por tu conducta, yo incluida.
- Seni plana dahil eden benim zaten.
Yo fui el que te puso en el plan.
Ama Camille'i de bu olaya dahil ettim.
Sin embargo, Camille se ha metido en este desastre.
Aurora'nın dahil olması her şeyi değiştirdi.
La participación de Aurora lo cambia todo.
Annem beni seçim kampanyalarina dahil edene kadar, ben de bilmiyordum.
Hasta que mi madre se involucró en la campaña, yo no lo sabía.
Ve açıkça belli oluyor ki Jordan'ı hayatına yeterince dahil etmeyen benmişim, sen değil.
Y claramente, soy yo la que no ha incluido a Jordan lo suficiente en mi vida, no al revés.
Ben de dahil olmak istiyorum.
Quiero participar.
Seninkiler dahil.
- ¿ Yo?