Damos перевод на испанский
5,440 параллельный перевод
Bir de evin içine bakalım, Lisa. Oldukça güzel bir eve benziyor.
Ahora, Lisa, a medida que entramos, nos damos cuenta de que es una hermosa casa.
Yarın saatin 11. vuruşunda saldırıyoruz.
Mañana damos el golpe a las once, con el repique de las campanas del reloj.
- Küçük bir parça vereyim mi?
- ¿ Le damos un pedazo? - No, socio.
Onlara bir neden vermezsek nasıl bize güvenmeyi öğrenecekler?
¿ Cómo pueden aprender a confiar en nosotros cuando no les damos ningún motivo para hacerlo?
Başkanı ben bilgilendiririm.
No les damos nada. Puedo informar al presidente.
Parayı ona ne zaman götüreceğiz?
¿ Cuándo le damos el dinero?
- Boğazıma kadar battım.
- Veo que tiene mucho trabajo. - No damos abasto.
Etrafı kolaçan edelim mi?
¿ Damos una vueltecita con el coche?
Senin için söylemesi kolay. Arkamızı dönünce bize ihanet edersin.
Es fácil para ti decirlo pero no traicionan cuando les damos la espalda.
Ona bu şansı vermezsek ne yapacağız?
Si no le damos la oportunidad, ¿ qué haremos?
Şimdi sizlere...
Bien, damos la bienvenida a...
Cumhuriyetçilere tam olarak istediğini vereceğiz.
Le damos a los republicanos exactamente lo que quieren.
Aktif Başkan Yardımcısını basının dışında tutmak içinde tutmaktan daha zor ama medyaya tam açlıktan ölmelerini önleyecek kadarını vermemiz de mümkün.
Es más difícil mantener a uno activo lejos de la prensa que en ella, pero es posible si le damos a los medios algo para evitar que se mueran de hambre.
Öylece yürüyoruz. Sonra arkamızı dönüp geri yürümek mi yani?
¿ Seguimos caminando y luego damos la vuelta y caminamos de regreso?
Acele edersek şansı olur.
Es su única oportunidad, si nos damos prisa.
Muhafazakârlara bir santim toprak kaptırsak bizden bir kilometre çalarlar.
¡ Damos un centímetro a los conservadores y se van a robar el patio!
Sonra balkonun ışığı yanıp babam cama çıkıncaya kadar uzun uzun öpüşeceğiz. Sonra ben içeri gireceğim, sen de eve gideceksin.
Así que nos damos un largo beso bajo la luz del porche hasta que mi papá golpetea en la ventana y después te vas y yo me voy a casa.
.. bu yüzden de yarışlarda hep en iyisini yapmaya çalışırız.
.. es por eso que damos lo mejor en cada competencia.
.. hâlâ burada yarışıyoruz, efendim.
.. damos el mejor rendimiento de nuestras habilidades, señor.
Grayson'ı şu anda geri çevirirsek ileride ne olacağını hiç kestiremeyiz.
Si le damos la espalda a Grayson ahora, no podremos predecir nada.
Müvekkilimle söyleyecek daha fazla bir şeyimiz yok. Mahkemede görüşürüz. Bir şey demeyecek misin?
Bueno, muy bien, mi clienta y yo damos por terminada la instancia de mediación y optamos por el silencio hasta volver a encontrarnos en Tribunales.
Neden ecstasy değil?
¿ Por qué no le damos éxtasis?
Umutsuz eski düşmanlarımızı barındırdık.
Nosotros alimentamos a los hambrientos, damos cobijo a los desesperados, unimos a antiguos enemigos.
Şu anda yapabileceğim en iyi şey, beklemek, ne istediklerini öğrenmek ve sonra istediklerini verip vermeyeceğimize karar vermek.
Y lo mejor que puedo hacer ahora es esperar, descubrir lo que quieren y entonces decidir si se lo damos o no.
Elena'ya istediğini verip, hapse girmeyeceğiz.
Le damos a Elena lo que quiere, no vamos a prisión.
O yüzden, dürtülerini hoş görmek için kocalarımıza izin veririz çünkü sadakatimiz ailecek metrese boyun eğdiğimiz an biter.
Así que, les damos espacio a nuestros maridos para satisfacer sus impulsos, con el entendimiento tácito de que nuestra lealtad termina en el momemto en el que la familia se convierte en subordinado de su amante.
Bize sunulan için teşekkür ediyor
Damos gracias por lo que se nos ha dado.
İkisi de aslında bize acıyor.
Nosotros dos damos lástima.
Eğer acele etmezsek, çam ağacımız olmayacak.
Si no nos damos prisa, no habrá árbol de Navidad...
Yani birbirimize istediklerimizi ve ihtiyaçlarımızı verecek olursak belki bir ihtimal hepimiz buradan sağ çıkarız.
Así que, tal vez si nos damos mutuamente lo que queremos lo que necesitamos... y a lo mejor salgamos todos de aquí con vida.
Simitlere binip, onu görene kadar her yeri gezebiliriz.
Así que, básicamente, llegamos, y damos unas vueltas hasta que la veamos.
Her gün sorumluca sürdürmeye çalıştığımız iyice düzenlenmiş ve kısıtlanmış çevrede yetişkinler için olan ürünlerin üretimi ve pazarlamasında ortaya çıkan zorluklarla başedebilen insanları hoş karşılarız Teşekkürler.
Y damos la bienvenida a personas que llevan a cabo los retos de manufacturar y vender productos destinados a adultos, en un ambiente altamente regulado y restrictivo, mientras se esfuerzan cada día para asumir responsabilidades. Gracias.
Rachel, neden onlara biraz yer açmıyoruz, tamam mı?
Oye, Rachel, ¿ por qué no les damos a estos chicos algo de espacio, vale?
Kokmaktan konuşmuşken, bir banyoya ne dersin?
Hablando de olfato... ¿ qué tal si nos damos un baño?
Peki, sana biraz zaman tanısak öyle ya da böyle sözde olayla ilgili bir şeyler hatırlayabilir misin?
Bueno, si le damos un poco de tiempo... ¿ Cree que pudiera tratar de recordar algunos hechos sobre el supuesto incidente, de una manera o de otra?
Hepimiz sana hoş geldin diyoruz ve oğlunun sağ salim eve dönmesi için dua ediyoruz.
Todos le damos la bienvenida esta noche. Y todos estamos orando por el regreso a salvo de su hijo.
Bugün sevgili Anne Meadows'a elveda diyoruz.
Hoy, le damos a nuestra querida madre Meadows, la despedida.
Ve çarşaf vermiyoruz.
Y no damos cama.
15 dakika daha onlardan haber alamazsak, geri döneriz.
Si no sabemos nada de ellos en 15 minutos, damos la vuelta.
Arabayı ona vereceğiz.
Le damos el auto.
- Walker'lara ne ikram edelim? - Siyanür.
- ¿ Qué les damos de comer a los Walker?
Markanı kullanmak için sana peşin para vereceğiz.
Le damos un pago inicial por derechos de uso de su marca.
Bize bağış etkinliği düzenlerdin, el sıkışmamızın resimleri olurdu.
Has organizado eventos de recaudación, hay fotos donde nos damos la mano.
Asla gerçekten gitmezler. Az geri çekil ve sihri izle.
Así que damos un paso atrás... y mira la magia.
Ya yanılıyorsan ve saf değiştirdiyse?
¿ Y si estás equivocado y le damos la espalda?
Onlara kan yuvası veriyoruz çünkü yaşamaya hakları var.
Le damos cosas como antros de sangre porque tienen derecho a vivir.
VanHouten'lara paranın % 25'ini... vermeye ne dersin?
¿ Qué pasa si le damos a los Van Houten ¿ 25 por ciento del dinero?
Bugun, ailemizin 3 yeni uyesini agirliyoruz.
Hoy damos la bienvenida a tres nuevos miembros de nuestra familia.
Joe, Emma, Mandy hos geldiniz!
Joe, Emma, Mandy, os damos la bienvenida.
Bize ihtiyaci olan insanlara sirtimizi donmeyiz.
No le damos la espalda a la gente que nos necesita.
Kendi samimi düşüncelerimizi söylüyoruz.
Damos nuestra franca opinión.