Daydık перевод на испанский
599 параллельный перевод
Dışarıdaydık, sana yüzüğü vermiştim, sen ise ağlamaya başlamıştın.
Estábamos afuera, te devolví el anillo, comenzaste a llorar y...
Daha dün gece dışarıdaydık.
Anoche salimos.
Biz ise çatıdaydık.
Estábamos en la azotea...
- Aşağıdaydık.
- Estábamos abajo.
Guadalcanal'daydık.
Estábamos en Guadalcanal.
- O zamanlar Louisiana'daydık.
- Si, sefior. Fue en Luisiana.
Bu akşam 7'de Jamaika'daydık ve birbirimizden nefret ediyorduk. Ama sadece üç saat sonra Trinidad'dayız ve birbirimizden nefret ediyoruz.
A las 19 : 00, todos nos odiábamos en Jamaica, y ahora, sólo tres horas después, nos damos asco en Trinidad.
Biz 809'daydık, küçük kız 807'de.
Estábamos en la 809, la Nina estaba en la 807.
Londra'daydık.
Fue en Londres.
Tahoua'daydık.
Estábamos en Tahoua.
Yıllar önce, Meksiko'daydık. Çıngırağı evimiz için almıştım.
Hace un par de años estábamos en México... y compré ese cascabel para nuestra casa.
Fransa'daydık ve söylemem gerekenleri bilmiyordum. Ama rahip gerekeni yaptı, otobüse atlayıp yemeğe yetiştik.
Estábamos en Francia, no conocía las palabras, pero el sacerdote lo hizo allí y luego volvimos a comer.
Bayıldığı zaman yukarıdaydık.
Estábamos arriba cuando ocurrió.
Çatıdaydık.
Estábamos en el tejado.
Denizaltıdaydık. Kod adıyla bildiğimiz bir adanın yanındaydık.
Estábamos en un submarino, anclados frente a una isla... con un nombre codificado.
- Şimdiye kadar Montana'daydık.
- Ya deberíamos de estar en Montana.
Almanya'daydık. 1945'de.
Fue en Alemania, en 1945.
Portland, Oregon'daydık.
Estábamos en Portland, Oregón.
Chicago'daydık.
Hemos estado en Chicago.
Her ikimiz de 1A'daydık.
A los dos. Disculpa.
Trenle gelsem, şu an Baltimore'daydık. Ve donum üstüme yapışmaya başlamıştı.
Si hubiéramos venido por tren, estaríamos en Baltimore... y los calzoncillos me estarían molestando.
Biz seninle birlikte Rigoletto'daydık.
Estábamos contigo y con Rigoletto.
Bir gösteri sonrası birkaç arkadaşla eve gidiyordum. Akşam yemeği için geç saate kadar dışarıdaydık ve o lanet olası yasak başladı.
Después de la función fui con amigos a un restaurante pero era tarde y ya había empezado el maldito toque de queda.
Merle'i tanıyorsun, birlikte Vegas'daydık.
Conoces a Merle. Estaba conmigo en Las Vegas.
Geçen ay San Juan'daydık - zengin bir şehir.
Estuvimos en San Juan el mes pasado. Pueblo rico.
Bir gün babam, biz dışarıdaydık, ve bumm, aynen böyle, birden bitti. Yığılıp kalmıştı.
Un día, mi padre...
Hiçbir şey yemedik, bütün gece ve bütün gün boyunca dışarıdaydık.
Hemos buscado toda la noche y todo el dia, y sin comer nada.
Sence mümkün olanı yapsak, şimdi Yanbo'daydık.
De hacerte caso, ahora aún estaríamos en Yenbo.
Cinayet saatinde, biz hepimiz dışarıdaydık.
Todos estaban fuera.
Dostlarla dışarıdaydık anlarsın ya yaşıyoruz.
Salí con los muchachos, ya sabes, a celebrar.
Evet, dışarıdaydık.
¡ Oh, sí, salimos!
Tam yukarıdaydık biz.
Estábamos ahí arriba.
- Lonely Corner'daydık.
Sucedió algo terrible en Lonely Corner.
Hayır, duymadım. Bütün gün dışarıdaydık.
Estuvimos fuera por la tarde.
Eğer beni dinleseydin şimdi dışarıdaydık!
¡ De haberme escuchado estaríamos fuera!
Yukarıdaydık, efendim.
Nos tocaba, señor.
İki hafta önce Eric Heisman'la Mexiko'daydık.
Yo y Eric Heisman estuvimos en Mexico hace dos semanas.
- Thad Benedict, geçenlerde Pittsburgh'daydık şimdi ise Natchez'de.
Thad Benedict. Originalmente de Pittsburgh, pero vivo en Natchez.
4 aylık yeraltı yaşamından sonra, Lenin Smolny'daydı.
¡ Tras cuatro meses en la clandestinidad, Lenin está en el Smolny!
Sanırım Luke'daydı şunu demez mi : "Kılıcı olmayan, abasını satıp bir kılıç alsın"?
Pero hay un versículo en el que creo que Lucas dice : "Quien no tenga espada, venda su manto y cómprese una".
Bir keresinde kışın Londra'daydım.
Estuve en Londres un invierno.
Geçtiğimiz iki yıl boyunca hiç sevmediğim Denver, Colorado'daydım. Son derece sıkıcı bir yatılı okuldaydım. O yüzden atın üzerindeki herhangi bir şey bana çok güzel görünüyor.
He permanecido los últimos dos años en el Este, en Denver, Colorado... encerrada en una escuela de internos... y me fascina la vista de cualquier cosa que esté sobre un caballo.
Kızılderililer kapıdaydı.
Había unos indios.
Geçen yıl siz buraya taşınınca... Kate hakkında bir şeyler duyarsınız diye korktum. Ama o burada, kıyıdaydı... sizse dağların öte tarafında, Salinas'taydınız.
me temí... que pudierais descubrir algo sobre Kate. y vosotros al otro lado de las montañas de Salinas.
Elde ettiğim ilk bilgi kırıntısı Kopenhag'daydı... pire sirkinde.
El primer atisbo que encontré sobre eso fue en Copenhague... en un circo de pulgas.
Hepinize bunu hatırlatmak istiyorum. Ne yazık ki, Aleksey İvanovich dışarıdaydı.
Desafortunadamente Alexei Ivanovich está fuera, supongo que por largo tiempo.
Dün... dün gece aradık, ama sanırım dışarıdaydınız.
Estuvimos aquí anoche, pero... creo que no estaban.
Kısa bir süre önce Kuzey Afrika'daydınız, Tanca'da, değil mi?
Estuviste recientemente en el Norte de Africa, ¿ verdad? En Tánger, ¿ no es así?
Stalingrad'ın son günlerinde KızıI Ordu'daydın.
Estuvo con el ejército rojo los últimos días de Stalingrado.
Chang KızıI Çin elçiliği ile bağlantıdaydı.
Chang estaba conectado con la embajada de la China "Roja".
Geçen gün Coney Island'daydım. Hafta sonu kızım benimleydi. Arkadaşının Trump Village'daki evinden aldım.
Yo estaba en Coney Island, el otro día, tuve a mi hija el fin de semana, la fui a buscar a la casa de un amiga en Trump Village, la llevé a Coney Island, a la costanera.