Devriye перевод на испанский
3,076 параллельный перевод
Bunlar, Roger ve Armstrong. Devriye ekibindeki en yaşlı köpek. Ama hâlâ gücü yerinde.
Estos son Roger y Armstrong, el perro más viejo de toda la patrulla, pero aún fuerte.
Bu, tüm kuzeydoğu Grönland'ı devriye gezen altı ekipten biri. Büyük Britanya ve Fransa'nın toplamından daha büyük olan, bomboş bir yabandaki tek insanlar.
Este es uno de seis equipos que patrullan todo el noreste de Groenlandia, las únicas personas en una vacía tierra virgen que es más grande que Francia y Gran Bretaña juntas.
Devriye ekibi sadece burada bulunarak Danimarka'nın bunu yapma hakkını koruyor.
Las patrullas de seguridad danesas lo reclaman solo por estar aquí.
Volkanın buzlu kıyılarında katil balinalar devriye geziyor. Dünyanın en güneyinde yaşayanlar.
Patrullando las costas heladas del volcán están las ballenas asesinas, las más australes en el mundo.
Çok sayıda takım ve kamera kullanarak Donmuş Gezegen ekibi Erebus'un tüm hikâyesini görüntülemeyi başardı. Kraterindeki ateşten, donmuş kıyılarda devriye gezen balinalara kadar.
Mediante el uso de múltiples equipos y cámaras el equipo de Planeta Helado ha podido captar la historia completa de Erebus, desde el fuego en su cráter, hasta abajo a las ballenas que patrullan sus costas congeladas.
Sen özgür, eğitimli bir kadınsın ben ise sadece iki senelik üniversite okuyan aptal bir devriye polisiyim.
Eres una mujer indendiente y culta, y yo sólo un poli tonto con sólo dos años de instituto.
Dün oradan bir devriye geçti.
Un patrulla ha pasado por aqui ayer.
Devriyeleri üçte bir oranında arttırdım, kontrol noktaları kurup, terörizmle mücadele ekiplerini şehre çıkardım. Metrodaki çanta aramalarını arttırdım. Bütün tekneli polislere de devriye gezmeleri emredildi.
He incrementado un tercio las patrullas, montado controles, desplegado unidades anti-terroristas por toda la ciudad, incrementado los registros de mochilas en el metro y ordenado a todas nuestras lanchas del puerto salir de patrulla.
Duarte'nin bulunduğu rehabilite merkezine siz mi devriye koydunuz?
¿ Si? ¿ Ordenaste a la patrulla vigilar el centro de reinserción de Duarte?
Devriye ekipleri gelene kadar onu telefonda tutmuşlar.
Y la mantuvieron al teléfono hasta que llegó la patrulla.
Bir devriye Lee'nin arabasını bulmuş.
La patrulla encontró el auto de Lee.
United Press International muhabiri Joe Galloway Da Nang'daki ABD hava üssü dışında devriye gezen kırk denizci müfrezesiyle.
El corresponsal del United Press International Joe Galloway esta con un pelotón de 40 infantes patrullado los alrededores de la base aérea norteamericana de Da Nang.
Dün bir devriye uçağı vardı.
Ayer había un avión de patrullamiento.
Devriye aracında görür görmez ateş etme emri almış 10 silahlı adam.
Una decena de guardias con órdenes de disparar a matar.
- Buhar odasında ara sıra devriye geziyor.
El vapor es de vez en cuando patrullado. Ten cuidado.
İçeri girdiğimizde, karşımıza dört güvenlik görevlisi çıkacak. Biri 12 dâhili kamerayı izliyor her gün rotaları değişen iki gezici devriye var.
Una vez adentro, tenemos a 4 guardias... que monitorean las 12 cámaras interiores... y a 2 guardias flotantes que varían sus rutas diariamente.
Devriye geziyorduk ve alarmı duyduk. Herkes iyi mi?
Estábamos patrullando y oímos la alarma, ¿ todos bien?
Kalabalık bariyerler tarafından engellenmişti ve polisler parkta devriye geziyordu.
"... Y la policía armada estaban en posiciones de alrededor de todo el parque. "
Belki tek tek ayağa kalkıp kim olduğumuzu söyler... devriye görevine neden katıldığımızı, bunun bizim için ne ifade ettiğini söyleyebiliriz.
Nos levantamos, decimos nuestro nombre por qué vinimos y qué es lo que esperamos, ¿ sí?
Ama Mahalle Devriyesi`ndeki arkadaşlarla devriye için buluşacağız.
Pero tengo ronda con la Patrulla Vecinal.
Bu devriye için bir ilham işte.
- Es inspiración para la Patrulla.
Devriye ekibini ara.
Llama a la Patrulla.
Devriye görevini bıraktın.
Abandonaste tu posición.
Yapamazsın çünkü mahallede bir devriye var zaten.
No puedes, porque ya existe una.
Devriye`ye ihanet etti.
Traicionó a la Patrulla.
Devriye araçlarını, sivilleri ve izindekileri! Hepsini çağırın hemen!
Las tripulaciones de la Patrulla e incluso fuera de la hora de ser llamado al servicio ahora!
Buradan sonrasında Bane'in adamları tünellerde devriye geziyor.
Por lo tanto, Bane personas patrullan los túneles.
Artık devriye yok. Oyun oynamak yok. Bütün müsait polisleri aşağıya yollayın ve o herifin işini bitirin.
Tome todas las ovejas, ir allí y sacarlos por la fuerza!
Devriye gezdiğimiz onca yılı unuttun mu? Arkamızı döndüğümüzde her çetenin bizi arkamızdan vurmak istediği günleri?
Te olvidas de cuántos años patrullaban, vânaþi ningún gángster?
- Kasırgalar gökyüzünde devriye gezer.
- Los Huracanes patrullan los cielos.
Buradaki 6. bölgede devriye atacağız ve şuradaki 7. bölgede.
Vamos a patrullar el Sector 6 de aquí. Y el Sector 7 de aquí.
Devriye, cevap ver.
Adelante, patrulla.
Devriye dinlemede.
Aquí patrulla.
- Devriye yarım saate burada olur.
En media hora llegará una patrulla.
- Kaç tane devriye var?
- ¿ Cuántos son?
Daha önce giden aynı devriye polisi.
La misma patrulla de antes.
Daha lanet özgürlüklerine kavuşalı on dakika olmadan lanet Donald Munsey, tam da bir morondan bekleneceği gibi camdan... camdan dışarı bakıp kaldırımdaki devriye polisiyle göz göze gelmiş, tamam mı?
No pasan ni 10 minutos en la maldita libertad, Donald Munsey, como el maldito idiota que es, él mira por la ventana y hace contacto visual... Con ese policía fracasado, ¿ verdad?
Sürekli devriye atıyorlar. Evler şu an bir kale gibi.
La casa parece una fortaleza, está vigilada constantemente.
- Buralardayım, devriye gezeceğim.
- Estaré cerca, vigilando el piso.
Lupo'nun askerlerinin, adanın yerleşim olmayan doğu kıyılarında devriye yapmadığını biliyoruz.
Sabemos que los mercenarios Lupo no patrullan la zona deshabitada al lado este de la isla.
1-6 şu an olası devriye durumu söz konusu
1-6, tenemos un posible explosivo que bloquea nuestra patrulla.
Üs, burası devriye aracı.
Base, patrulla hablando.
Bizim devriye polislerimizin ve Mercier'in güvelik detaylarıyla birlikte, uğramamızda hiçbir sakınca yok.
Con nuestros agentes y la vigilancia de Mercier. Si vamos seremos bien recibidos.
Bunun bir devriye sürüşü olmasın nedeni bu.
Es por eso que es un auto-servicio.
Polisler devriye geziyor. Bırak ben halledeyim.
Los oficiales están haciendo sus rondas.Déjame encargarme de esto.
Sahil boyunca devriye vardı ve hava çok soğuktu.
Había patrullas a lo largo de la costa y hacía frío.
Devriye iki konuşuyor.
Ésta es la unidad dos.
Doğru, tüm sivil araçlarımız Alberta'daki sağlık merkezinin 5 km. çevresinde devriye geziyorlar.
Bien, tenemos todos los vehículos sin marcas en Alberta, cierculando de cinco millas al norte a cinco millas al sur de ese spa.
- Devriye gezenler ne olacak?
- ¿ Que hay de las patrullas?
Bu devriye görevindeyken, arkamda dursan ve söyleneni harfiyen uygulasan iyi edersin. Anlaştık mı?
Mientras estemos en esta patrulla, más te vale que me respaldes y que hagas exactamente lo que te diga. ¿ Entiendes?
Bir destek devriye arabası istiyoruz.
El respaldo.