Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ D ] / Dolan

Dolan перевод на испанский

4,258 параллельный перевод
Hep en iyi halimle onun peşinde dolanırdım arada sırada da olsa bana ilgi göstermesini beklerdim.
Siguiéndola de cerca con mi mejor comportamiento, esperando atención que rara vez llegó.
O zaman bu bana yalan dolan gibi görünmüştü ve tamamen buna dönüştü.
En su momento me pareció que había gato encerrado, y al final resultó que era exactamente eso.
Etrafta böyle söylentiler hep dolanır durur.
Bueno, siempre hay... rumores sobre eso.
Ortalıkta aylak aylak dolanıyordu.
Vagaba por los alrededores.
Öyle dolanıyor ortada.
Es chillin'.
Ona unuttuğu şeyleri hatırlatabilirsem belki dans pistinde dolanıp durmaya devam eder.
Si puedo hacer que recuerde lo que se pierde quizá siga meneándose en la pista de baile.
Bacağını falan kırmam için ha bire başımda dolanıp duruyordu.
Sabes, ha estado presionándome para que venga y te parta una pierna o algo así.
"... sürekli çöplükte dolanıp duruyor. "
"... hoy ha estado jodiendo a muchas perras. "
Tüfeğimi aldılar, her öğünden sonra dişlerimi fırçalatıyorlar sürekli etrafımda dolanıp kontrol ediyorlar.
- Me quitaron mi rifle. Me obligan a lavarme los dientes después de cada comida. Siempre me revisan para ver si estoy bien.
Niye ortalıkta dolanıyor?
¿ Por qué está caminando por aquí?
Uyanmıştı, etrafta dolanıyordu sonra ona araba mı çarptı?
Estaba bien, caminando por ahí, ¿ y después un coche lo atropella?
Bilmiyorum inanır mısın ama herifte bunlardan yüz elli tane var ve fotoğraf çerçevesinin etrafını dolanıyor. Hepsi ayrı marka ve terbiyesiz isimleri var.
Lo creas o no, tiene 150 de estas y están encima de la parte superior de su marco, y son diferentes y tienen nombres sucios.
Bunların hepsi yalan dolan!
Esto son chorradas.
Federaller bu yüzden dolanıyor.
Por eso los federales están husmeando.
- Beklentim yok. - Yalan dolan yok.
- No hay expectativas.
Şimdi kafasını çarpmış gibi etrafta dengesizce dolanıyor.
Él está caminando alrededor aturdido como si se tiene una lesión en la cabeza.
Er ya da geç ayağına dolanır.
Tarde o temprano, esto te va a pillar.
Hadi ya! Bu yüzden etrafından dolanıyorum.
Por eso es que estoy volando rodeándola.
Arkamızdan dolan, dostum!
¡ Vuelta en círculo, amigo!
Helikopterler dolanıyor ama daha biz öğrenmeden otobüsü saklamış herhalde.
Tenemos helicópteros en el aire, pero probablemente escondió el autobús antes de que lo supiéramos.
Olay yerinde dolanıyordu.
Estaba caminando en la escena.
Eğer yaşıyorsa ve onun sağ kolu kılığında dolanıyorsa... Bu demek oluyor ki -
Si ella vive, y está encubierta como su teniente, entonces eso significa...
İçki saatinde kurduğun senaryolarda dolanıyorsun.
La misma temática que en tu hora feliz.
Her daim yabancı adamlarla tanışmak için dünyayı dolanıyorsun.
Siempre viajas por el mundo para conocer hombres extraños.
Hastanız 4. koridorda başıboş bir şekilde dolanıyor.
Engendro perdido en pasillo cuatro.
Sen de bunu yapıyorsun. Doktorların peşinde uşaklarıymış gibi dolanıyorsun.
Eso es lo que tú estás haciendo, siguiendo al Doc como perro de caza.
Kampüste dolanıyordu.
Ella estaba vagando por el campus.
- Hiperaktivite Bozukluğu için kullanılan bir amfetamin karışımı dolanıyor. Yoruluyorlar, gergin oluyorlar.
Están cansados, nerviosos.
Gözlerine dolan yaşlar yüzünden gökdelenlerin ışıkları bulanıklaşır... ⠀ ¦ sen de onların dalgalandıklarını söylerdin.
Las luces se nublaban, y tú decías que estaban flotando.
Nereye gidersek gidelim,... o gerzek kuyruk gibi peşimizde dolanıyor.
Vayamos donde vayamos... ese pesado se nos pega como una lapa.
Bu evde bir sürü yalan dolan dönüyor.
Hay muchas mentiras en está casa.
Kara bulutlar mı dolanıyor ne?
¿ Problemas en el paraíso?
Bazı günlerse sert bir rüzgarla birbirlerine dolanırlar ve bu sefer de sesleri çamaşır makinesinde yıkanan inek çanları gibi çıkar.
Otros días el viento azota y se tuercen y suenan como una lavadora llena de cencerros.
Bu sabah Underwood sokağında dolanıyordu. Evet.
Circulando por la Calle Underwood esta mañana.
Çünkü biliyorsun etrafta dolanıp seni arıyor.
Porque está husmeando por ahí fuera buscándote.
Bak. Bu muhabir birkaç gün daha peşinde dolanır.
Mira, este periodista solo va a seguirte por un par de días.
Arabayı Noah'ın evinin önünde dolanırken ilk görüşüm sabah iki civarındaydı.
Primero lo vi parado delante de la casa de Noah sobre las dos de la mañana.
Ama gelmiş geçmiş her doğaüstü varlık dünya üzerinde dolanıyor olacak.
Pero cada criatura sobrenatural estará vagando por la tierra.
Youtube'da parmak izin dolanıyor.
También es más loco que... dejaras tus huellas en la lente de la cámara y que estén por todo YouTube.
O zamana kadar ortalarda dolanıp dolanmayacağımızı merak ediyorduk.
Nos estábamos preguntando si tal vez debiéramos seguir aquí hasta entonces.
Çok yakınlarımda dolanıyorsun
Él deambula por mi calle, para estar cerca de mí.
Aylak Aylak üniversitede dolanıp kızları takip etmekten başka derdi yok.
Paseándose por esa universidad o persiguiendo a las chicas.
Biz konuşurken sülfürle dolan bir depo var.
Hay un depósito llenándose con azufre mientras hablamos.
Önce infernonun etrafında arı gibi dolanıyorlar.
Estaban haciendo un abeja line para Inferno,
Ya da, şu etrafta dolanıp sorular soran adamdan sakınıyorsun.
O está evitando a ese tipo ese que anda por ahí haciendo tantas preguntas.
Sue'nun facebook'unda dolanıyorum.
Curioseando en su Facebook.
Her gece Facebook'ta dolanıp hayali arkadaşlar üretiyorsun.
Estás merodeando por Facebook todas las noches, e inventas falsos amigos.
Ama sırlar ayağa dolanır.
Pero los secretos se interponen.
Din ayağımıza dolanıyor.
Hay muchas otras cosas malas con eso, pero me preocupa la verdad :
Tüm internette de haberler dolanıyor.
Es una historia rara... También está por todo Internet.
Hayaleti bir bıçakla evin içinde dolanıp, uzun saçlı kızları arar.
Le agarró el pelo una rueda... y le estrujó la cabeza. Su fantasma calvo pasea por la casa con un cuchillo, buscando chicas con el pelo largo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]