Doomsday перевод на испанский
57 параллельный перевод
Tam da Doomsday Book yazıldığında kurulmuştu.
Construido al escribirse el libro del Juicio Final.
Favouri bölümü Doomsday Machine.
- Episodio : Máquina Mortal.
Amanda Waller. Doğu San Louis'te doğdu.
"EL CASTIGO DE DOOMSDAY" Amanda Waller.
Efendim, Doomsday kaçtı.
- Sra., Doomsday ha escapado.
Doomsday önce davrandı, efendim.
Doomsday se le adelantó, señora.
Doomsday doğruca Superman'in peşinden gitmiş.
Doomsday fue directo tras Superman.
Doomsday'i devreden çıkarmalıydık. Superman'i oraya gömersek rahatlarız ve yıllardır San Baquero'dan gerçekleşen uyuşturucu trafiğini durdururuz.
Teníamos que castigar a Doomsday nos íbamos a encargar de Superman en algún momento y hemos estado tratando de detener el tráfico de drogas desde San Baquero por años.
Doomsday'i elimizden alan federal arkadaşla görüştüm.
Hablamos con nuestro amigo "federale", el que nos libró de Día del Juicio.
Bay Doomsday'in, dünyanın sonunun geldiğini düşünmesinin sebebi bu.
Doomsday creía que el mundo se iba a acabar...
Doomsday geliyor.
Doomsday está en camino y con él, el fin de los tiempos.
Doomsday geliyor.
Doomsday está llegando.
Doomsday.
Doomsday.
Bu gezegendeki insanlardan tüm bilgiyi aldığımda kalanları Doomsday yok edecek.
Después de que haya secado este planeta de toda la información humana Doomsday aniquilará lo que quede.
Aynı Doomsday'in kurbanlarına yaptığı gibi.
De la misma forma en que doomsday desmiembra sus víctimas.
Ben kaleye gitmeliyim. Doomsday'i kimseye zarar veremeyeceği bir yere yollayabilir miyim diye bakmalıyım.
Necesito dirigirme a la fortaleza, ver si puedo encontrar la manera de enviar a Doomsday a un lugar donde no pueda herir a nadie de nuevo.
Doomsday'in yok edilmesi hepimizin güvende olmasının tek yolu.
La única manera en que cualquiera de nosotros estará a salvo de nuevo es si Doomsday es destruido... para el bien.
Doomsday benim sorunum, ben halledeceğim.
Doomsday es mi problema, y yo lo manejare.
Alaska'da şüpheli cinayetlerin olduğunu duymuştum. Doomsday artık olmadığı için pek fazla önemsememiştim.
He estado escuchado sobre una cadena de muertes sospechosas en Alaska ahora, no les prestemos mucha atención porque no tienen el sello de doomsday...
Öyle ya da Doomsday'a ilgi duyuyor.
Es eso o no puede resistirse a lo alto, Oscuridad y a doomsday.
Davis'i o yaratıktan ayıracağım ve kristali kullanıp onu hayalet bölgeye göndereceğim.
Voy a separar a Davis de la bestia y usaré el cristal para enviar a Doomsday a la Zona Fantasma.
Doomsday yeniden saldırmış.
Doomsday atacó otra vez.
Bunu ancak Doomsday yapabilir.
Doomsday sí apareció.
Doomsday'dan başkası onun ölmesini istemiş. Onu kontrol eden biri.
Entonces alguien más que Doomsday la quería muerta alguien que la controlaba.
Doomsday bu kadar yakınlardayken dışarıya yalnız çıkmanı istemiyorum.
- Mira, Chloe no me gusta que salgas sola. No cuando Doomsday puede estar tan cerca.
Bu demek oluyor ki Chloe hala dışarıda Doomsday ile birlikte.
Eso significa que Chloe sigue con Doomsday.
Eğer Mercer'ın Doomsday'i yakalamak için bir takımı varsa Chloe çapraz ateşte kalabilir.
Y si Mercer tiene un equipo buscando a Doomsday entonces Chloe podría sufrir el fuego cruzado.
Tess'in adamları Doomsday'i avlıyorlar.
La gente de Tess está cazando a Doomsday.
Davis'i yaratıktan ayırıp Doomsday'i hayalet bölgeye göndereceğim.
Lo usaré para separar a Davis de la bestia y enviar a Doomsday a la Zona Fantasma.
Chloe'nin hayatını kurtarınca onun Doomsday ile olan bağlantısını da kurtardın.
Cuando salvaste la vida de Chloe, salvaste su conexión con Doomsday.
Doomsday'i geleceğe gönder.
Envía a Doomsday al futuro.
Doomsday'i Legion oluşturmadı. Ben yaptım.
La Legión no detuvo a Doomsday.
Doomsday'i geleceğe gönder.
Manda a doomsday al futuro
Sen ve yaratığın cehennemi boylamıştınız. Ben parayı Doomsday'e yatırmıştım ama...
Tú y tu querido amigo tuvieron una gran batalla pero yo había apostado por Doomsday.
Kameraları Doomsday ile son karşılaşmana gitmeden önce yerleştirmiştim.
Puse esas cámaras cuando te fuiste, después de tu último baile con Doomsday.
Clark Kandorialı ailesi ile birlikte. Onun sadakatinin bize başka bir Doomsday olayı ile dönmesini istemiyorum.
Clark ahora está en una familia kandoriana, y no quiero que sus lealtades nos lleven a otro Doomsday.
Kıyamet silahının ürettiği kadar enerji harcamalısın. Yoksa kritik seviyeye ulaşırsın.
Debes consumir la energía del fin del doomsday tan rápido como se produce, o este llegará a niveles críticos!
Doomsday saldırısı bir yanıltmacaydı.
El ataque de Doomsday fue una distracción.
Bir sonraki Dr. Kıyamet.
La siguiente es Dr. Doomsday
Peki, peki Dr. Kıyamet'te ne oluyor?
Bien, bien. ¿ Qué ocurre en Dr. Doomsday?
Kıyamet'in dehşet bir robotu var.
Doomsday se ha fabricado un robot asesino.
Bu şey bir şekilde içindeki videoyu dış dünyaya vererek orada oynatıyor. Dr. Kıyamet o tuşa bastığında...
Esta cosa está almacenando los datos, y creo que va a emitir toda la película, y cuando el Dr. Doomsday pulse ese botón
Oh, evet. Dr. Doomsday canlandı. Aah!
Ah, ya, Dr. Dia-del-juicio-final hasta en la sopa. ¡ Oh, Dios!
Kabul et onun Doomsday ile olan birlikteliği neredeyse ekibi yok ediyordu.
Afróntalo, su sucio baile con Doomsday casi destruyo la Liga.
Sadece Doomsday'i denemezsek?
¿ A menos que intentemos Doomsday?
KGK ne yapmayı planlıyor o zaman?
Entonces, Doomsday Killer, ¿ qué piensas hacer?
Doctor Who'da benim için öne çıkan karakterlerden biri de,... Russell'ın Army of Ghosts ve Doomsday bölümlerindeki Yvonne Hartman'dı, o sırada Torchwood'un başındaydı.
Uno de los personajes que para mí se destaca absolutamente en Doctor Who apareció en las brillantes El Ejército de Fantasmas y El Día del Jucio Final... Era Yvonne Hartman quien dirigía Torchwood en ese momento.
Kıyamet günü planı.
Plan de Doomsday.
Kıyamet Karikatür.
Doomsday Comics.
Belki de eve gidip, "Doomsday Preppers" programındaki gibi silah depolamalıyız.
Tal vez deberíamos ir a casa y reunir armas como en ese programa, Doomsday Preppers.
Ya Doomsday?
- ¿ Y el arma Doomsday?
Sen Doomsday'sin.
Eres Doomsday.