Drogas перевод на испанский
21,321 параллельный перевод
Torbacı planını çocuğumun önünde yapmasan?
Hola, mamá. no se podía planificar un negocio de drogas frente a mi niño?
Anne, benim uyuşturucuyla işim olmadığını biliyorsun.
Mamá, sabes que nunca he tomado drogas.
Unutma Emma, uyuşturucu asla cevap değildir.
( Puerta se cierra ) Ahora recuerde, Emma, drogas no son la respuesta.
Şunu dinle, bugünkü oyundan önce uyuşturucu testinden geçeceğiz.
Ah, y conseguir esto, Descubrí que estamos va a haber una prueba de drogas antes de que el partido de esta noche,
Uyuşturucu testi!
¡ Examen de drogas!
"Uyuşturucu testinden nasıl geçerim."
Está bien. "¿ Cómo pasar una prueba de drogas."
- Uyuşturucu testinde bunu ver, tamam mı?
Así que... Acaba de colarse esto en su prueba de drogas, ¿ de acuerdo?
Şu şişeye işe de, abin uyuşturucu testini geçip takımda kalsın.
Sólo zumbando en esta botella para que su hermano pasará su prueba de drogas Y puede permanecer en el equipo.
Acaba bu şişeye idrarını yapıp abimin uyuşturucu testinden geçmesini sağlayabilir misin?
¿ Usted importaría, uh, llenando esta botella con su orina Así que mi hermano no falla su prueba de drogas?
Uyuşturucu satıyor musun?
¿ Vendes drogas?
Ona, uyuşturucuysa taşımam dedim.
Le dije que no transportaría drogas.
Uyuşturucu olmadığı sürece umurumda değil demiştin.
Dijiste que no te importaba mientras que no fueran... drogas, y no eran.
Uyuşturucularınızı kullandı.
Tragó tus drogas.
Tamam, anlamıyorsun.
No entiendes. El motivo son las drogas.
Sebep uyuşturucu. Göt deliğine uzanan yolda uyuşturucu taşıyor.
Está entrando drogas por la retaguardia.
Hastane kayıtlarına göre dayak ya da tecavüz yok, ama Will'in bünyesinde alkol ve uyuşturucu bulunmuş.
Los registros hospitalarios no muestran ninguna evidencia de abuso o agresión sexual, aunque Will tenía drogas y alcohol en su organismo.
Uyuşturucuyla etkisiz hale gelmiş olabilirler.
Las drogas podrían haberlos incapacitado.
Eğer onları alt etmek için uyuşturuyorsa bir bahaneyle kurbanları kendi sahasına çekiyor olmalı.
Si está utilizando drogas para someterlos, eso significa que tiene un lugar donde puede atraerlos, con algún tipo de ardid.
Şüphelinin tıbbi bilgisi ve şırınga gibi ekipmanlar ile kurbanları bayıltacak ilaçlara erişimi var, o yüzden tıp alanındaki sabıkalı kişilere bakın.
Nuestro sudes tiene conocimientos médicos y acceso a equipación médica como la jeringulla y las drogas con las que somete a las víctimas, así que hay que investigar a hombres en el campo de la medicina que tengan antecedentes criminales.
Kendi kulüplerinde uyuşturucu satmalarına bir türlü inanamıyorum.
No puedo creer que estuvieran vendiendo drogas en su propio club nocturno.
Sadece uyuşturucu parası değil, gece kulüplerini falan.
No solo dinero de drogas, sino clubes nocturnos y esa mierda.
Ghost'a hâlâ kulübünde uyuşturucu satmaya devam edeceğimizi söyledin mi?
¿ Le dijiste a Ghost que seguiremos vendiendo drogas en sus clubes?
Aşırı doz. Evet, ama çocuğun uyuşturucu kullanımıyla ilgili geçmişi yok.
Sí, pero este chico no tiene antecedentes de abuso de drogas.
Bunun bir çeşit uyuşturucu muhasebe defteri olduğunu düşündük.
Pensamos que era un tipo de... Es una especie de libro de contabilidad de drogas y los nombres serían proveedores, distribuidores.
Bu uyuşturucu değil, satranç.
No es de drogas. Es ajedrez.
Ben sadece aşmış bir uyuşturucu mevzusu olduğunu düşünmüştüm.
Pensé que esto era solo una venta de drogas que salió mal.
Elimizde sadece part time olarak yüksek kalitede eskort hizmeti verip ilaca bağlı halüsinasyon gören bir parti kızı var.
Lo que tenemos son los delirios inducidas por las drogas de una chica de fiesta Que trabaja a tiempo parcial para un servicio de acompañantes de gama alta.
Uyuşturucu kullanma. Tamam mı?
No consumas drogas. ¿ Entendido?
Bugünlerdeki çocukların kullandığı mallar... Benim zamanımda biraz Mary Jane ve biraz viski ayağını yerden keserdi.
Las drogas de diseño que tienen estos chicos ahora... en mis días, todo lo que necesitabas era un poco de marihuana y algo de whisky, y estabas hecho.
O işleri bıraktım.
Dejé las drogas.
Bugün uyuşturucu savaşı şiddetli bir silahlı çatışmaya dönüşünce West Seattle işçi sınıfı mahallesinde bir trajedi yaşandı.
La tragedia impactó en este vecindario de trabajadores de West Seattle mientras una guerra de drogas provocó un violento tiroteo.
Yerel polis FBI ile birlikte altı ayı aşkın süredir bu olayın ardında tam olarak kimin olduğunu öğrenmeye çalışıyor.
La policía local junto con el FBI intentan descubrir quiénes están detrás de este aumento de violencia por las drogas durante los últimos seis meses.
Şimdisinden çok daha kötüydü. Daha fazla kan daha fazla uyuşturucu vardı.
Peor que ahora... con más sangre y más drogas.
Uyuşturucu savaşına son verip onu dışarı çıkartacaktım.
Iba a detener la guerra por las drogas y sacarla de allí.
Uyuşturucuları da cinayetleri de durdururuz.
Parar las drogas, parar la matanza.
Joan Solodar'ın uyuşturucu işini Lenny yürütüyormu gibi gösterip çok para kazandığını bildiğimiz gibi.
Del mismo modo que sabemos que Joan Solodar perdió mucho dinero haciendo parecer que Lenny dirigía su negocio con las drogas.
Sana verdiğimiz haplar yakalanmış.
Las drogas que te dimos han sido rebajadas.
Cep telefonları, ilaçlar, silahlar, bıçaklar yanıcı sıvılar. Silah olarak kullanabilecek ne varsa.
Celulares, drogas, armas, cuchillas, líquidos inflamables...
Ve dışarı çıkıp resim aldı. Ve ilaçlar ve langırt makineleri.
Y salió a comprarse pinturas, drogas y máquinas de pinball.
Uyuşturucuları sağladım.
Yo proveía las drogas.
İyimis.
Almohadilla de drogas.
İlaçların etkisinde değilsen tabi.
A menos que uses drogas.
Bu karışım onu kurtaracak bir ilaç kokteyli oluşturabilir.
La combinación crea un cóctel de drogas que podrían salvarlo.
Belki de sınırdan kokain kaçırmaya çalışıyordur.
A lo mejor se dedicaba a pasar drogas por la frontera.
Darryl, Terry ve Eddie için çalışıyormuş. Uyuşturucu, silah. Tanrı bilir başka nelerin ticaretini yapıyorlardır.
Dicen que Darryl trabaja para Terry y Eddie operando con drogas, armas y Dios sabe qué más.
Otlarımızı burada yaksak ve haftasonları için Will County'den bir arsa alsak ve King Cobra içip ineklerimizin çiftleşmesini izlesek.
Oye, ¿ y si robamos un garito de drogas de por aquí, y nos pillamos unos cuantos acres en Will County para pasar los findes? Sentarse por ahí bebiendo King Cobras y ver a nuestras vacas follarse unas a otras.
Uyuşturucuyu ya da pornoyu ya da her neyse onu daha yüksek bir güçle değiştirmek koltuk değneği değiştirmektir.
Al reemplazar las drogas o el alcohol o el porno, o cualquier cosa con "Poder Superior", solo estás cambiando una muleta por otra.
Büyüye uyuşturucu gözüyle bakmanın sebebi sana onu öğreten insanların uyuşturucu taciri gibi davranmaları.
La razón por la que tratas a la magia como una droga, es porque la gente que te enseñó actúan como vendedores de drogas.
Uyuşturucu kısmı hariç.
Excepto por la parte de las drogas.
Hiçbirinin uyuşturucu geçmişi yok.
Ninguna tenía antecedentes de uso de drogas.
Hayır, sizden ne istediğimi söylemenizi istemiyorum.
Usted quiere detener estas drogas.