Duele перевод на испанский
15,976 параллельный перевод
Canım acıyor.
Duele.
Tam diz hizası.
Justo donde duele.
Terörist gibi tutmuş parti vermiş. Herkes bilir ki, birinden nefret ediyorsan ve damarına basmak istersen ona parti hazırlarsın.
Organizarte una fiesta, como un terrorista, porque es sabido que si odias mucho a alguien, si quieres darle donde más duele, le organizas una fiesta.
- Acıtıyor mu?
¿ Eso duele?
Sorman bile beni incitiyor.
Me duele un poco que me preguntes eso.
Pek değil. Dürüst olacağım Lois.
Seré honesto, Lois, esto duele.
Bu canımı yakıyor. Dickens gibi yakıyor.
Duele como Dickens.
The Dickens! "Şeytan!" O da benim gibi can yakıyor!
¡ Duele como el yo!
Başım ağrıyor sadece.
Sí, estoy bien, sólo me duele la cabeza.
Bu çok fena canımı yakıyor.
Esto duele mucho, mucho.
- Canımı yakıyor.
- Duele.
Seni acı içinde görmekten nefret ediyorum.
Odio ver que te duele tanto.
Yani başım çatlıyor ama her şeyi düşündüğümüzde
Quiero decir, me duele la cabeza, pero considerando todas las cosas...
Gerçekler acıtır.
La verdad duele.
Şerefsiz gibi acıtıyor.
Duele como el infierno.
Ama ayağım ağrımıyor ki lan.
¡ Pero no me duele el pie, viejo!
It still hurts though.
Aún duele.
Düşündüğümden çok daha acıtıyormuş!
Uf. Aahhhh! Esto duele mucho más de lo que pensé que lo haría!
Kafam gerçekten çok ağrıyor.
Mi cabeza? ¡ Duele muchísimo!
İlk ipucu ; sana çok acıtacak bir yerden vuracak.
Es uno que te pegará donde duele.
- Canın daha çok yanacak.
Esta es la parte que no duele.
- Acıyor mu?
¿ Duele? Sí.
Ama bunun canını çok fazla acıtacağına bahse girerim.
¡ Pero apuesto que eso duele como la puta madre!
Tanrım, çok acı çekiyorum.
Dios, me duele mucho.
Çok canım yanıyor!
Por favor, duele mucho.
Çok canım yanıyor biliyor musunuz?
¿ Tienes idea de lo mucho que duele?
Artık canım acımıyor.
Ya no me duele.
Bastırdığım zaman acıyor mu?
¿ Esto duele cuando presiono hacia abajo?
Çok canım yanıyor.
[Gemidos] Me duele tanto.
Daniel bu şirketten ayrıldığı için beni suçladı. Bu yüzden beni en çok yaralayabileceği yerden vurmak istedi. Bu şirketin isminden, ve ortaklarımdan ve arkadaşlarımdan.
Daniel me culpaba por haberse tenido que ir de este bufete, así que estaba intentando golpearme donde más duele, es decir, este bufete, mis socios y mis amigos.
Acıtıyor.
Duele.
Bu arada ne kadar acıdığı hakkında uyarsaydın iyi olurdu.
Lo cual, por cierto, hubiera sido bueno una advertencia sobre lo mucho que duele.
- â ª And they are all in Sanskrit â ª - â ª Panther â ª â ª Butt stuff doesn't hurt at all â ª â ª Most times I prefer it â ª
* - y todos están en sánscrito. * * - Pantera. * * Hacer cosas por detrás no me duele para nada, * * la mayoría de veces lo prefiero. *
- Biliyorum, bu acı veriyor.
Lo sé. Y duele.
Her gün, acı veriyor.
Todo... todo el día, me duele.
Biraz acı hissedecek miyim?
¿ Quieres decir que duele un poco?
Kazalar... Acıtır.
Caerse... duele.
- Çok acıyor.
- ¡ Esto duele!
Vurulmanın ne kadar acı verdiğini unutmuşum.
Se me había olvidado lo mucho que duele que te disparen.
Ama karnın ağrıyor.
- Pero tu estómago te duele.
Poponuzun sol yanağına her yaslandığınızda birazcık irkiliyorsunuz.
Cada vez que pone peso en su nalga derecha, le duele, solo un poco.
Acı verdiğini biliyorum dostum. Bunları ben de yaşadım. Ancak o yol silindiri bir şekilde Carol'ı bulacaksa tüm bunlara değecek.
Ya sé que duele, colega, a mí también me ha pasado, pero valdrá la pena si esa apisonadora encuentra a Carol.
Dizindekinden daha çok acıyordur bu.
Esto parece que duele más que la rodilla.
Karnım çok ağrıyor.
Me duele tanto el estómago.
Karnım sabahtan beri ağrıyor.
Me duele desde la mañana.
Peki ya canımız yanarsa?
Pero lo que si me duele?
- Acıttı be.
Bueno, eso duele.
- Acıyor mu?
- ¿ Duele?
- Beyin devrelerim yandı. Chay-Ara...
Me duele la cabeza.
Peki ya ağaçlık alanda, Omec'lerin yediği o zavallı kadın?
Eso... eso duele un montón. ¡ Gracias a Dios! ¿ Qué pasa con esa pobre mujer en el campo, la que estuvieron comiendo... como estuviste ayudándola a curarse?
Hala biraz acıyor.
Aún me duele un poco.