Día перевод на испанский
210,347 параллельный перевод
Lake Drive'ın kapatıldığı andan itibaren geçerliliği kalmadı.
Se anuló el día en que Lake Drive cerró sus puertas.
Ne yani, buraya gelmem için tüm gün burada mı bekliyorsun?
¿ Llevas aquí todo el día esperando a que viniera?
Bana bir gün verin.
Dadme... un día.
Peki ya günde 50 kez saldırıya uğrarsam?
¿ Y si te atacan 50 veces al día?
- Maia, baban birkaç gün içinde seni arayıp onunla görüşmeni isteyecek.
- Maia, tu padre te va a llamar en un día o dos y te pedirá que hables con él.
- İkinizi bir arada bastım.
Os vi el otro día.
- Ferris Bueller'ın ebeveynleri.
Son los padres en "Todo en un día".
Tabii ki bugün seni prensesler gibi el üstünde tutacağız merak etme.
Completamente, es su sesión "Reina por un día", sí.
- O gün yaptıklarını hatırlıyor musun?
¿ Y recuerda qué estaba haciendo ese día?
Pekala, Lehman kardeşlerin iflas ettiği gündü.
Vale. Bueno, fue el día en que Lehman Brothers entró en bancarrota.
Bütün gün telefonla konuştum.
Llevo todo el día haciendo llamadas...
Annene göre o gün öğleden sonra saat üçte Dr. Regina ile kadın doğum randevun varmış.
En ese día, su madre dice que tenía una cita con el ginecólogo a las 3 : 00 p. m., con una tal Dra. Regina.
- Ya da başka gün belki?
¿ U otro día, tal vez? No.
- Aynı gündü.
Era ese día.
Hem de o gün yoğun trafik varmış.
y había mucho, mucho tráfico aquel día.
Geçen yıl annem o güne ait birkaç fotoğraf gösterdi bana.
Y el año pasado mi madre me mostró algunas fotos, de ese día.
Bugün prenses günü. Onu zorlamak yok.
Y recuerden, esto es "Reina por un día", así que no hay preguntas capciosas.
- Hayır. O halde vakfın kurulduğu günden bahsedelim biraz.
Hablemos sobre el día que se constituyó la fundación.
- Büyük bir gün müydü?
- ¿ Fue un gran día?
Bu her geçen gün daha zor oluyor, değil mi?
Esto es cada día más difícil, ¿ verdad?
Belki birgün bana da anlatırsın.
Quizás algún día quieras contármela.
Birgün... umarım hepimiz oğullarımıza kavuşuruz.
Algún día... quizás todos podamos reunirnos con nuestros hijos.
- Günaydın Buckley.
- Buen día, Buckley.
Ben de emekliliğine bir gün kalan adamı oynasam?
¿ Puedo ser la que está a un día del retiro?
Fransızcamı mazur görün ama bugün lanet, anasını savdığım bir moktu.
Perdona mi francés, pero hoy ha sido un día del asco.
Geçen gün beyaz bir örümcek gördüm.
¿ Sabes? El otro día vi una araña blanca.
Yani en azından Ash günün birinde olacağıma söz vermişti.
Al menos, Ash me prometió... que tal vez algún día podría ser el agente.
Günün birinde kendi barımı açmak istiyorum.
Algún día... quiero abrir mi propio bar de zumos.
Bu günlerde boşanmak oldukça pahalı.
He oído que el divorcio es bastante caro hoy en día.
Ayrılmıs dedektifler olarak ilk günümüzü beraber kutlamamız gerektigini düsündüm.
Bueno, pensé que deberíamos celebrar nuestro primer día juntos como divorciados que resuelven el crimen.
Daha gecen gün...
Justo el otro día...
Zorlu bir günden sonra, biraz egzersiz istiyorum.
Me apetece un poco de ejercicio después de un día frustrante.
Geçen gün bu yaşlı beyefendi gördüm.
Vi a un señor mayor el otro día.
Belki de bu iyi bir şey 72 saat bekletmen için bir gün daha var. Anlarsın ya?
Tal vez sea algo bueno que haya un día más en tu ingreso de 72 horas. ¿ Sabes?
Minyonlar günü mü.
¿ Qué? ¿ Es el día libre de los Minions?
Ertesi gün, Ukrayna'da bir tren otobüse çarptı.
Al día siguiente, un autobús fue arrollado por un tren en Ucrania.
Bir gün, yalnız ve silahsız bir adam çıkıp geldi. Benimle maden hakkında konuşmaya başladı.
Un día, un hombre apareció desarmado y empezó a hablarme de la mina.
Eninde sonunda bugünün geleceğini biliyorduk. işlerin sona ereceğini biliyorduk.
Sabíamos que tarde o temprano, este día llegaría, que tarde o temprano, esto acabaría.
Belki bir gün.
Puede que algún día.
Hastanede ilk gününe hazır mısın?
¿ Estás preparada para tu primer día de vuelta?
Bugün işe döndüğün ilk gün.
Es tu primer día,
Bugün Pierce'ın ilk günü.
Es el primer día de Pierce.
İyi günler diliyorum.
Que tengas un buen día.
İlk günün olduğu için fazla hırslısın.
Es un primer día ambicioso.
Çok iyi bir gün geçiriyordum.
Vale, no. Y yo estaba teniendo un buen día.
Çok büyük bir şey kaybetti. İlk günden beri yanında olan bir şey.
Acaba de perder algo enorme, algo que ha estado con ella desde el día uno.
Bütün gün başaramayacağımı söylediniz.
Todos decían que no podría, todo el día.
Yani biliyorum. Her gün aldığı bir hap var.
Pero, sí... toma pastillas cada día.
- Her gün alıyor mu demiştin?
Genial. ¿ Se las toma cada día? Sí.
Güzel konuşmaydı.
Encantado de ponernos al día.
O gün olan bir sürü şey vardı.
Ocurrieron muchas cosas ese día.