Eflatun перевод на испанский
173 параллельный перевод
Bu mevsimin moda rengi eflatun, gece giysisi içinse lame ve saten.
La moda es el violeta... Para la noche, lamés y satén, como siempre.
Şehir parkında mıydın anne? Üstünde eflatun bir elbise ile.
¿ Estabas en los jardines públicos con un vestido lila?
Sana doğru koştum. Eflatun elbiseli bir kadına doğru.
Corrí hacia ti, hacia una señora de vestido lila.
Ona bir gün Eflatun'un kim olduğunu sordular, o da "Soyadı ne?" dedi.
Un día le preguntaron quién era Platón y contestó : ¿ Platón qué?
Eflatun.
Platón.
Eflatun'un seni savunmasını istemez misin?
¿ Cómo sería si le defendiera Platón?
Gene de, Eflatun'un aşk hakkında çok temel fikirleri vardır.
Tenía ideas elementales sobre el amor.
Eflatun, muhtemelen algılar ve nedensellik hakkında konuşur.
En cambio Platón hablaria de percepciones y causalidades.
Eflatun bluzun ne kadar güzel!
Es una chaqueta lavanda muy bonita.
- Rengi eflatun değil, leylak!
- Es de color lila.
Git bak bakalım kırmızıyı mı yoksa eflatun rengini mi kazanıyorlar.
Ve a ver si ganan los rojos o los violetas.
" Eflatun çiçekler döken leylakları düşünüyorum
Estoy pensando en los lilos que agitaron sus plumas violetas
Annen bu gece nerede Eflatun?
¿ Dónde está tu madre, Platón?
Eflatun, ödlek yarışı nedir?
Platón, ¿ qué es una carrera de gallinas?
Eflatun'u ne zamandır tanıyorsun?
¿ Desde cuándo conoces a Platón?
Eflatun söylemişti.
Platón me lo ha dicho.
Mesela kimse ondan hoşlanmadığı halde Eflatun'un dostu olman.
Como ser amigo de Platón cuando nadie lo quiere.
Eflatun, senin neyin? ...
Platón, ¿ qué te...?
Eflatun, benim! Bak bana.
¡ Platón, soy yo!
Sen benim dostumsun Eflatun.
Eres mi amigo, Platón.
Şimdi silahı alabilir miyim Eflatun?
Eh, Platón ¿ ahora me puedes dar la pistola?
Bana güvenmiyor musun Eflatun?
¿ No te fías de mí, Platón?
Eflatun bundan... Işıkları söndürün!
Platón no... ¡ Apaguen las luces!
Bana pudra ve eflatun sabahlığımı getir.
Dame el empolvador y mi bata púrpura de vestir.
Eflatun'la mı?
¿ Platón?
Eflatun.
Lila.
Yüzümdeki eflatun renk silindi mi?
- Sí, funciona. ¿ Ya no tengo la cara lila?
Dairemi eflatun rengine boyayacağım.
Pintaré mi departamento de lila.
Kilisede kullanmak için tüm eflatun ıvır zıvırını indirimden almıştık.
Compramos un montón de pintura lila que estaba en oferta para usar en el tabernáculo.
Eflatun'un zincirlenmiş esirleri.
Los prisioneros encadenados de Platón.
Biraz daha, biraz daha eflatun, Teddy.
Un poco más de violeta, Teddy.
Eflatun da gerçekliğin fikirler dünyasında var olduğunu söylemiştir.
Para Platón, la realidad existe en el ámbito de las ideas.
Ama eflatun da olabilir. Salağın teki, sırf kahverengi renkte kahve içmemize gülmek için buna kahverengi rengi vermiş olabilir.
Quizás... sea lila... y algún idiota ha hecho que este sea marrón... para poder partirse de risa viendo como bebemos café marrón.
Üzerinde eflatun rengi boncukları olan mavi bir elbise, 265 dolar!
Es azul gaseoso con cuentas color malva. ¡ 265 dólares!
Fakat Eflatun'un o kasvetli kelimeleri daima beyninizde çınlar,
Pero en nuestras mentes siempre resuenan las palabras ominosas de Platon :
Eflatun, pembe
Púrpura-rosa
Güneş ışığı zayıflamış, eflatun renge bürünmüştü.
Afuera, la luz se hacía suave y purpúrea.
Hey, baksana şuradaki kadını görüyor musun? Sarışın, eflatun gömlekli, eldivenli!
¿ Ve a esa chica rubia de ahí arriba... que va de malva y lleva guantes?
Evet, şu eflatun gömlekli kadının resimlerini...
Sí, quiero unas fotos de esa rubia que va vestida con un...
Düğündeki eflatun gömlekli kadını acaba tanıyor muymuş?
Dígale si ella conoce a una mujer que estuvo en la boda... con un vestido de color malva.
Eflatun gömlekli kadını nereden hatırlayayım ki? Ben pembe ve siyah bir elbise giymiştim.
¿ Cómo se me puede preguntar por una chica de malva... cuando mi vestido era rosa y negro?
Yani, şu eflatun gömlekli kadının kim olduğunu bilmiyor musun?
Entonces, no... ¿ no sabes quién es... la mujer vestida de malva?
Sence eflatun uygunsuz mu olur?
¿ Crees que... un color lavanda seria impropio?
- Bana eflatun gibi geliyor.
- A mi me parece que es lavanda.
Eflatun bana çok yakışır, gözlerimi ön plana çıkarıyor.
Lavanda es el color de mis ojos.
- Gözlerin eflatun değil ki.
- Tus ojos no son lavanda...
Hiç Eflatun, Aristo, Sokrates isimlerini duydun mu?
¿ Alguna vez has oído hablar de Platón, Aristóteles, Sócrates?
Eflatun ne yapardı?
¿ Qué haría Platón?
Sıradan kadınlardan ayırt etmenin tek yolu gözlerindeki eflatun rengi fark edebilecek kadar açıkgöz olmaktır.
Y sólo puedes distinguirlas de las mujeres comunes. Si estás Io bastante alerta para notar el tono púrpura de sus ojos.
Dün eflatun gözlü bir kadın gördüm.
Ayer vi a una mujer con los ojos púrpura.
Eflatun mu?
¿ Lila?