Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ E ] / Enver

Enver перевод на испанский

124 параллельный перевод
Diktatör Enver Hoca, İtalyan işgalinden korkuyordu o yüzden komünist Çin'den 600 bin sığınak satın aldı.
Nuestro dictador Hoxha temía una invasión desde Italia. Así que compró 600.000 búnkeres a la China comunista.
- Enver!
- ¡ Enver!
Enver Sedat'la... gitmem gerekiyor.
tendría que ir con... Anwar Sadat.
Yok, öyle deyince kabul etmedi. Ben Foto Enver'e yeni bir saat gelmiş. Sen de onu takar, çektirirsin deyice hoşuna gitti.
Le dije que había unos relojes nuevos en el estudio y que se podía poner uno para la foto.
Ama liderleri Enver Paşa'nın bırakın halkın üzerindeki baskıyı hafifletmesini, halktan daha büyük talepleri vardı.
Pero lejos de relajar la presión sobre el pueblo turco, su líder de guerra, Enver Pasha, quería exigirles aún más.
Enver, Orta Asya'ya uzanan yeni bir Türk İmp.'luğu hayali kurarak, doğuya yöneldi.
Enver miró al este, soñando con un nuevo Imperio Turco extendiéndose a Asia Central.
Mayıs 1918'de Enver'in İngiliz İmp.'luğunu kalbinden vurması gibi çılgın fikirleri vardı.
En mayo de 1918, tuvo la disparatada idea de que Enver golpeara el corazón del Imperio Británico.
Ama Enver'in kendi gündemi vardı ve bu gündem yeni bir İslam ordusu kurup petrol zengini Bakü'yü ele geçirmeyi içeriyordu.
Pero Enver siguió sus propios planes, y eso incluía enviar su recién formado Ejército del Islam a capturar la ciudad de Bakú, rica en petróleo.
Henüz 32 yaşında Enver Paşa, Sultanın yeğeni ile olan evliliği sayesinde rütbeleri atlayarak yükselmiş İstanbul'da ihtişam içinde bir hayat sürüyordu.
De sólo 32 años, Enver Pasha había emergido de entre las bases, se había casado con la nieta del Sultán, y vivía en esplendor en Constantinopla, también conocida como Estambul.
Enver Paşa Berlin'de askeri ataşeydi.
Enver Pasha había sido agregado militar en Berlín.
Enver Paşa, 2 Ağustos 1914'de halkın savaşta tarafsız kalma tutumu sürerken gizli bir anlaşma imzalayarak Türk kabinesini atlattı.
Enver dejó de lado al gabinete turco, y firmó una alianza en secreto el 2 de agosto de 1914, mientras mantenía una posición pública de neutralidad.
İronik olan durum Enver Paşa ve Genç Türklerin fanatik müminler olmamasıydı.
La ironía era que Enver Pasha y los Jóvenes Turcos no eran fanáticos creyentes.
Enver'in istediği Doğudaki Türklerin yeni bir imparatorluk altında birleşmesiydi.
Lo que Enver quería era reunir a los pueblos turcos de Oriente y formar un nuevo imperio.
Enver, Türkler, Araplar, Makedonlar ve Kürtlerden oluşan 800.000 kişilik bir orduya hükmediyordu.
Enver tenía un ejército de 800.000 hombres, principalmente de Anatolia, pero también árabes, macedonios y kurdos.
Osmanlı ordusunun bitmiş bir kuvvet olduğu düşünülüyordu ama Enver onu yenilemişti.
Se decía que era una fuerza agotada, pero Enver la había reformado.
Enver Paşa Karadeniz girişine mayın döşetti.
Enver Pasha tenía la puerta de salida del Mar Negro sembrada de minas.
1914 sonlarında, Enver doğuya bakıyordu.
Para finales de 1914, Enver miraba al este.
Enver, Rusları Türk topraklarından kovma konusunda çaresizdi.
Enver estaba desesperado por echar a los rusos del suelo turco.
Burada, Kasım 1914'de Erzurum kalesinde Enver Paşa önemli bir karar alması için Almanlar tarafından cesaretlendirildi.
Aquí en el Castillo Erzurum, en Noviembre de 1914, alentado por los alemanes, Enver Pasha tomó una decisión clave.
Enver'in cesur kumarı neredeyse başarılı olacaktı.
La audaz apuesta de Enver casi valió la pena.
Enver güvenlerini tazelemeye çalıştı.
Enver trató de tranquilizarlos.
Enver'in büyük saldırganlığı faciayla sonuçlanmıştı.
La grandiosa ofensiva de Enver había terminado en catástrofe.
Enver, yenilgi için kendisini değil Kafkasyadaki Ruslara çalışan Ermenileri suçladı.
Enver culpó por su derrota no a sí mismo, sino a los armenios turcos sirviendo con los rusos en el Cáucaso.
Enver Paşa'ya Alman dostlarını lanetleyen öfkeli bir mektup yolladı.
Enfadado, envió una carta a Enver Pasha maldiciendo a sus aliados alemanes.
Enver Paşa durumu bir daha gözden geçirmişti.
Entonces Enver Pasha tuvo dudas.
Bu, Enver'in tüm müslümanları ve Türkleri birleştirip yeni bir imparatorluk kurma fikriyle uyuşmuyordu.
Esto chocaba con la visión de Enver de unir a todos los musulmanes en un único Imperio Turco expandido.
Enver, Almanlara kendi başlarına hareket etmelerini söyleyerek Türkleri, Niedermayer'in emrinden aldı.
Enver retiró a los turcos de la misión de Niedermayer, dejando a los alemanes ir solos.
Enver'in de yayılmacı planlarını rafa kaldırmak gibi bir niyeti yoktu.
Y Enver no tenía ninguna intención de detener sus planes expansionistas.
Allaha şükür, Enver Efendi.
Gracias a Dios, Anvar-efendi.
Lütfen girin, Enver Efendi.
Entra, por favor, Anvar-efendi.
Enver Efendi gerekeni yapacağı için endişeye mahal bir durum yok.
Y ya que el propio Anvar-efendi hará el trabajo... no hay motivos para preocuparse.
Hızlı davranıp Enver'i bulmaya çalışmalıyız. Acele edin.
Tenemos que correr, buscar, coger a ese tal de Anvar. ¡ Vamos, rápido!
Şu Enver bizi oyuna getirdi.
Ese Anvar nos vuelve a engañar.
Enver Efendi'nin korumaları.
Es la guardia personal del Anvar-efendi.
Enver Efendi'yi vuracaksınız!
¡ Van a alcanzar al Anvar-efendi!
- O malum Enver'i gördüm!
- Vi a ese tal Anvar!
Enver yakalanınca Petya hapisten kurtulabilecek.
Cogeremos al Anvar y el Petya caerá en cadena.
- Sadece Türk toplarını değil, Enver'i dahi görebiliriz bununla.
- No sólo los cañones turcos... también podemos observar al propio Anvar.
- Enver öldü.
- Anvar murió.
"Enver nerede?"
¿ ANVAR?
Enver hala yakalanamadı.
Todavía no encuentran a Anvar.
Onun gerçek Enver Efendi olduğu artık çok açık.
Ahora quedó claro que él es el verdadero Anvar-efendi.
McLaflin Enver değil.
¿ Y qué pasa con McLaflin? McLaflin no es el Anvar.
- Merhaba Enver Efendi. - Ne?
- Markhabá, Anvar-efendi. - ¿ Qué?
Sonra sahte Enver ile bir oyun sergileyerek birliklerimizi tuzağa düşürdün.
Después enviaste nuestras tropas hacia una trampa... haciendo un montaje con el falso Anvar.
Enver'in fotoğrafı.
Una foto del Anvar.
Vidin valisi Yusuf Paşa, Enver'e fotoğrafı imha edeceğine söz vermişti.
El gobernador de Vidin, Iusuf-pashá... prometió a Anvar a destruir la foto.
Dinle, Perepiolkin, ya da Enver, esas adın hangisiyse, eğer onun kılına bile zarar verecek olursan seni ellerimle gebertirim.
Escucha, Perepiolkin, o sea cual sea tu nombre, Anvar. Si tocas un cabello de su cabeza, yo, con mis propias manos...
Bir sene geçmeden, Mısır ordusunda Albay olan babası 1981'deki Başkan Enver Sedat suikastine iştirak etmekten idam edilmiş.
Menos de un año después de que su padre, que era coronel del ejército egipcio fuese ejecutado por participar en el asesinato del presidente Anwar Sadat en 1981.
- Enver Sedat?
¿ Anwar Sadat?
Enver mükemmel bir gambit oynadı.
El Anvar jugó un excelente gambito.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]