Escape перевод на испанский
6,215 параллельный перевод
Harbiyeli Zare Leonis kaçanları durdurmaya çok yaklaşmıştı.
El cadete Zare Leonis estuvo muy cerca de impedir el escape.
Kaçış yollarını kapatmış oluruz.
Así cortaremos su vía de escape.
Evlenmek için olan acelenden bir kaçış yoluydu benim için.
Fue una vía de escape que tu prisa convirtió en esposo.
Çalışanlar, Lily ve Mark'a uyan kişilerin, Luke'un kaçışından sonra gittiğini onaylıyor.
El personal de allí confirma que dos personas que encajan con la descripción de Lily y Mark se fueron justo después del escape de Luke. ¿ Y la segunda llamada?
Altı yıl önce olduğu gibi yine kaçmasına izin veremeyiz.
No podemos dejar que escape como hace seis años atrás.
Devam et. Nörotoksini üretebilmek için çok fazla miktarda ısı gerekir... Bu da gereksiz maddelerin atılması için oldukça büyük ve yatay bir düzenek gerektirir.
Cocinar una neurotoxina requeriría un calor extremadamente alto, exigiendo un sistema de escape de campana de flujo vertical muy específico para los residuos.
Eğer kaçmayı denerse, dışarıda iki kişilik bir takımım bekliyor.
Tengo un equipo de dos hombres en posición en la parte trasera, en caso de que escape.
Geçen seneki hapisten kaçıştı.
El año pasado fue un escape de prisión.
Biraz etrafta gezelim ve kaçış yollarına bakalım.
Vamos a dar una vuelta, a ver las rutas de escape.
Gerekirse onu ezelim.
¡ Corran! ¡ Que no escape!
Kaçis yolunu engellememiz gerekmiyor mu?
¿ Bloqueamos las vías de escape?
Yoksa FBI'dan kaçan sen olursun.
O tal vez serás tú el que escape del FBI.
Sırf işimi bitirmek için tek kaçış güzergahını da kapattı mı?
¿ Ha cortado su única ruta de escape para poder vencerme?
Kaçış yolunu tıkadım.
Bloqueé su ruta de escape.
Bir kaç ev aşağıdaki komşu bir yarış arabasının saat üçte sokaktan hızla geçtiğini görmüş.
Un vecino unas casas más abajo vio un coche saliendo a escape de la zona a las 3 : 00 A.M. con Kelly en el asiento del copiloto.
Kaçtığım için değil... cinayet için.
No, no fue por el escape. Fue por asesinato.
- Kaçış yok!
¡ No hay escape!
Kaçış yok.
No hay escape.
- Karai'nin kaçışını bekliyordum.
- El escape de Karai era inevitable.
Önceden bir kaçış yolu garantilemişlerdir.
Ya habían asegurado una ruta de escape.
Kaçış için onu sorumlu tutardı.
La culparía por el escape.
Politikalar suç mahallinden daha kanlı olabiliyor Ve son zamanlardaki detaylı incelemelerle Biraz nefes almaya dahi fırsatın olmuyor Eskiden şerifler iyi para alırdı.
Sé que el trabajo es muy duro, la política puede ser más sangrienta que las escenas de los crímenes, y con el... escrutinio al que estás sometido hoy en día, ni siquiera tienes algunas de las válvulas de escape... que solían permitirse a los sheriff.
Efendim... Gitmeden önce dengesiz göründüğümün farkındayım ama aslında dünyaca meşhur bir fizikçiyim.
Buen hombre, antes de que se escape sé que puedo parecer absurdo pero, en realidad, soy un físico mundialmente reconocido.
Salvo'nun başına ne geldi bilmiyorum ancak buradaki tüm televizyonlar Vincent'in mucizevi kaçışını gösteriyor.
Miren, no sé lo que le pasó a Salvo, pero cada televisión en esta prisión está mostrando imágenes del milagroso escape de Vincent.
Ayrıca, yukarıda bir sürü kaburga yiyeceğiz. Annem çıkagelir diye de kaburgalar için bir nevi imdat çıkışı lazım.
Y vamos a comer un montón de costillas aquí arriba, así que necesitaremos una especie de trampilla de escape para de costillas, por si aparece mi madre.
Eğer NSA uydularını hacklersek Dondurucu firarından görüntüler alabiliriz kim oradaymış, nereye gitmişler görebiliriz.
Si hackeamos los satélites de la NSA, podemos conseguir video del escape de la Nevera. Ver quién estaba ahí, ver a dónde fueron.
Şimdiye kadar en az iki olası kaçış yolu bulup özgürlüme giden yolu işaretlemek için ekmek kırıntılarını bırakmıştım.
Hasta ahora había encontrado dos posibles rutas de escape, y había dejado migas de pan para marcar mi camino a la libertad.
Mycroft babamın vakıf işlerinden birinin sözde başındaydı ve sanıyorum ki kaçışını hazırlamak için oradan biraz para almış.
Mycroft es el jefe nominal de una de las caridades de mi padre y pensamos que él puede haber movido fondos fuera de sus cuentas para financiar su escape.
Sana Rebecca'ya vereceğim çıkış planının, aynısını vereceğim.
Te voy a dar el mismo plan de escape que le iba a dar a Rebecca.
Son kaçış rotamız da yok olmak üzere.
Parece que nuestra ruta de escape está a punto de desaparecer.
- Şu anda, kaçış şoförünüzüm.
Ahora mismo su conductora de escape.
Dava numarası 2498. Ohio Federal Hapishanesi'nden kaçış.
Caso número 2498, escape de la correcional federal de Ohio, prisionero :
İşte böyle dikkatini çekmemeyi başardım.
Así es como escapé de sus atenciones.
- Kaçtım.
- Me escapé.
Aslında hiç tutuklanmaman gerekiyordu.
Encontré una abertura y me escapé. No deberían haberme arrestado para empezar.
- Kaçtım!
- Me escapé.
Kaçmasına izin vermeyin!
No dejes que se escape!
Nereye sıvıştığını merak ediyordum. - Meşgul müsün?
Me preguntaba donde escapé a.
Kaçış planı hazırmış.
Tenía plan de escape.
Hayır, ama kaçtım.
No, pero me escapé.
Kuzey Amerika'dan kaçışımın nedeni, sen değilsin.
¿ La razón por la que escapé de Norteamérica? No es usted.
O gece asker uykuya dalar dalmaz kafasını koca bir taşla ezdim ve oradan kaçtım.
Así que esa noche, en cuanto el soldado se durmió... le golpeé en la cabeza con una piedra y escapé.
Tutuklu Kampı'ndan kurtulduğumda seni sadakatsiz bir kemirgen gibi boğmalıydım.
Cuando escapé de Reverie, debí haberte ahogado... ¿ Infiel?
Kaçtım.
Escapé.
O gece ne yapıp ne yapamayacağımı... söyleyerek beni çok sinirlendirmiştin.
Me hiciste enfadar tanto esa noche diciendome lo que podía y no podía hacer. Me escapé deseando que no fueras mi hermana.
Yani kaçtım.
Así que me escapé.
Kaçmadığımı kontrol mu ediyorsun?
¿ Comprobando si me escapé?
Ben kaçtım ama Leo'nun şansı yaver gitmedi.
Yo escapé. Leo no tuvo tanta suerte.
Bak, küçük bir çocukken de kaçmıştım.
Mira, cuando era pequeña, escapé.
İşin aslı o kadar da zarar görmeden kaçmadım.
La verdad es, que no escapé ileso.
Fort William'dan kaçışım sırasında orada olduğunu ve çavuşu gerçekte kimin öldürdüğünü gördüğünü iddia ediyormuş ama ona güvenebileceğimden pek emin değilim.
Dice haber estado allí cuando escapé de Fort William vio realmente quién mató al sargento. Pero no estoy seguro de poder confiar en él.