Exeter перевод на испанский
217 параллельный перевод
- Ben Exeter.
Me llamo Exeter.
Bu Exeter her kim ise, ondan hoşlanmadım.
Quienquiera que sea ese Exeter, no me gusta.
Bu Exeter'in ne kadar bilimsel bilgisi olursa olsun o bilgiler ders kitaplarımızda yer almalı. İki :
Uno : cualquier conocimiento científico que este tal Exeter tenga debería estar en nuestros libros de texto.
Exeter sizi karşılamamı istedi.
Exeter me pidió que lo recibiera.
Sanırım artık Exeter sizi görmek için hazırdır.
Exeter lo está esperando para darle la bienvenida.
Exeter, iş verme konularında, pek uzlaşmacı değildir.
Los métodos de contratación de Exeter no son muy convencionales.
Exeter, rahatımız veya çalışmalarımız için hiçbir şeyden kaçınmadı.
Exeter no ha escatimado en comodidad ni en instalaciones de trabajo.
Asansörler, Exeter'in köle bölümüne gider.
Los ascensores bajan hasta las habitaciones de los esclavos.
Burası Exeter'in ofisi.
Éste es el despacho y estudio de Exeter.
- Brack, Exeter'in yardımcılarından biri.
Brack, uno de los asistentes de Exeter.
Anlattıklarınız muhteşem Bay Exeter, ama neden ben?
Todo esto suena genial, Sr. Exeter, pero ¿ por qué yo?
Exeter seni ölümüne çalıştırır.
Exeter lo halagará hasta la saciedad.
Bay Mozart hakkında ne düşünüyorsun, Exeter?
¿ Qué opina del Sr. Mozart, Exeter?
Yemek, Exeter, söz verdiğinden çok daha iyiydi.
La cena, Exeter, es aún mejor de lo que había dicho.
- Exeter çok güzel bir grup toplamış.
Qué gran grupo ha reunido Exeter. Desde luego.
Galiba bu Exeter'in bildiği bir şey.
Me parece recordar que Exeter lo mencionó al hablar de su plan.
Exeter'in sizi çok yormasına izin vermeyin.
No deje que Exeter lo presione demasiado.
Exeter boşa vakit harcamamı istemiyor.
Exeter no espera que pierda el tiempo.
Yani Exeter'in interocitoru tarafından da görülmemiş oluruz.
Incluso de los ojos fisgones del Interocitor de Exeter.
Bu da tamam, ama ya ben biraz paranoyak oldum ya da Exeter'in kedisi, dillerinizi koparmış.
No me importa. Pero debo averiguar si estoy un poco loco... o si el gato Exeter os ha tragado su lengua.
Her zaman, Exeter'in güneş lambalarının altında birkaç dakika geçirme ihtimali var. - Güneş lambası mı?
Pudiste haber estado expuesto a la lámpara de rayos UVA de Exeter.
Exeter kim için çalışıyor?
¿ Para quién trabaja Exeter?
Exeter, atomik enerji için yeni kaynaklar bulmaya çalışıyor.
Exeter intenta obtener desesperadamente nuevas fuentes de energía atómica.
Siz doktorların Exeter için çalışmasını garipsemiyorum.
No les culpo de que estén emocionados por trabajar para Exeter.
Exeter, bir haberleşme cihazına neden yok edici bir ışın koyuyoruz?
Dígame, Exeter. ¿ Por qué un aparato de comunicación ha de estar equipado con un rayo destructivo?
- Bunlar da Exeter ve Brack'in portreleri. - Şeyi fark ettiniz mi - -
Y éstos son los retratos de Exeter y Brack.
Exeter malzemeler için bunu burada tutuyor.
Exeter lo guarda aquí para sus empleados.
Exeter, güç olarak ne kullanıyorsun?
Exeter, ¿ qué utilizan como energía?
Hoş geldin, Exeter.
Bienvenido, Exeter.
Hâlâ bu Dünyalı yaratıkların, özgür iradeleri olması konusunda ısrar ediyor musun, Exeter?
¿ Aún insistes, Exeter que podemos dejar que estos terrícolas tengan libertad de pensamiento?
Geri çekil, Exeter.
Atrás, Exeter.
Exeter, bu tüpler, bize ulaşmasını engeller mi?
Exeter, ¿ estos tubos impedirán que entre?
Exeter, sen bir yalancısın.
Exeter, es usted un embustero.
Ulu hükümdarım aldığım güvenilir haberlere göre, şu anda Devonshire'da Sir William Courtney'le ağabeyi, o kurumlu rahip, Exeter Piskoposu çok sayıda adam toplayıp ayaklanmışlar.
¡ Gracioso soberano! ¡ En Devonshire, según me advierten mis amigos, sir Eduardo Courtney y el altivo prelado, el obispo de Exeter, con muchos confederados, se han levantado en armas!
Amcanız Exeter polisini aradı, ama hiçbir iz bulamadılar.
Su tío llamó a la policía de Exeter, pero no encontraron pistas.
Sorununuz ve Exeter'in hesabı ile ilgili ne yapabilirim acaba?
¿ Cuánto le debo por la molestia y por su viaje desde Exeter?
Exeter'deki kadından 50 paundluk bir çek.
Un cheque de 50 libras de esta mujer de Exeter.
- Bir USS Exeter.
- Es la U.S.S. Exeter.
Exeter.
La Exeter.
- Exeter'e bağlandık.
- Nos fijamos a la Exeter.
Yıldız filosunun en deneyimli kaptanlarından Ron Tracey'in yönettiği USS Exeter.
A bordo de la U.S.S. Exeter, comandada por Ron Tracey, uno de los Capitanes más expertos de la Flota.
Savaşın dengesizliğini doğa telafi etmiş. Ama bir hastalık hem bizi hem de Exeter iniş ekibini etkiledi.
Pero el mal afectó al equipo de la Exeter y a nosotros.
Trajedi bu. Exeter iniş ekibi burada bir kaç saat daha kalmış olsaydı, ölmezlerdi.
Si los de la Exeter se hubieran quedado aquí, no habrían muerto.
Exeter Amatör Operacılar Derneğine gol atamadılar ve maç kaybettiler. Sonra da Derry Toms Oyuncaklarına çok kötü yenildiler.
Fallaron 4 tiros contra la Sociedad de la ópera Amateur de Exeter... y después la derrota a manos del Departamento de Juguetes... de Derry and Toms.
78 yaşındaki yargıç, Esherli. Son Exeter Yargılamalarında büyük ün kazandı.
El juez, de 78 años, es de Esher... y se ha hecho muy famoso en el reciente juicio de Exeter.
Exeter'da da zaten...
En Exeter, era...
Barnstaple dedim, Exeter değil.
Dije Barnstaple, no Exeter.
Exeter'de aktarma olacak dedim ahbap.
Dije trasbordo en Exeter. A las 7.22.
Exeter, Ajax ve Achilles isimli üç kruvazörden oluşan bir avcı grubu Güney Amerika'da, River Plate sahillerinde devriye görevindeydi.
Uno de los grupos de caza, patrullaba el Río de la Plata, en Sudamérica. 3 cruceros, Exeter, Ajax y Achilles
Uhura.
El capitán Tracey de la Exeter.
Kaptan Tracey, Exeter'dan.
El capitán Kirk nos dijo que había sobrevivido.