Felsefe перевод на испанский
943 параллельный перевод
Üniversitede, Felsefe bölümünde hocaydı.
Era doctor en Filosofía en la universidad.
Şuna bak ; Bay James Davis, hukuk ve felsefe uzmanlığı, Phi Beta Kappa * üyeliği.
Escucha esto : "Sr. James Davis, Doctor en Derecho, Doctor en Filosofía".
Bilim, edebiyat, klasik müzik... felsefe ve sanat gibi değildir.
No como la ciencia, literatura, música clásica... la filosofía y el arte.
Felsefe uzmanı kayın biraderinin de dediği gibi :
Como la filosofía experta que su hermanastro decía :
Felsefe doktorası yapmış.
Es doctor en filosofía.
Ve, şarkı söylemeyi seven ve... felsefe ile ilgilenen bir genç erkek olsaydı... Mary'i de gönderirdik.
Y si hay un joven en esa casa al que le guste cantar, claro, y que pueda discutir sobre filosofía, podría ir Mary.
Bu kadar felsefe yeter.
¡ Basta de filosofía! ¡ Hay que correr!
Onlar şehirleri bombalar, gemileri batırır, işkence yaparak adam öldürür, bu yüzden sen de altın tabakta yemek yersin. Ne harika bir felsefe.
Bombardean ciudades, hunden barcos, torturan y asesinan, para que usted coma en platos de oro.
Vay, felsefe yapan yasli bir altin avcisi
¡ Vaya, un buscaminas filósofo!
İyi felsefe.
Qué filosofía.
astronomi, felsefe, ve botanik... coğrafya ve geometri ile de tanışıklığım vardır.
Tengo algunos conocimientos de geografía, geometría... astronomía, filosofía y botánica.
Bu felsefe kabul görmez.
Los hombres jamás aceptarán esa filosofia.
Sigarasını, içkisini içip felsefe yapıyor.
Fuma, bebe, hace filosofía.
Al sana iki dakikada ev yapımı felsefe.
¿ Qué le parece mi muestra de filosofía doméstica?
Latince, Yunanca, felsefe modern diller ve teoloji.
Latín, griego, filosof'ia, lenguas modernas y teología.
İşini gayet iyi yaptığın anlaşılıyor, lütfen felsefe yaparak sakın işi berbat etme.
Está haciendo un buen trabajo, así que no lo estropee ahora filosofando.
"Bu akşam bir uluslararası felsefe, şiir, şarkı ve meditasyon gecemiz var."
Doy una sesión de filosofía mundial, poesía, música y meditación en mi casa esta noche.
Hayır zannetmedim. sadece hissettim ki Philippe'i görmeyi keserse....... felsefe sınavına daha iyi çalışır.
Yo no pensé nada. Me pareció mejor que dejara de ver a Philippe y que preparase su examen de filosofía.
Felsefe bekleyebilir şimdilik.
La filosofía puede esperar.
Teosofi, felsefe, psikoloji, ideoloji ve diğer lojilerin hiçbirini bilmiyorum.
No sé de teosofía, filosofía, psicología, ideología ni ninguna logia.
Roma Üniversitesinde felsefe okudum.
Yo estudié Filosofía en su Roma.
en iyi okullarda felsefe öğrendim, dünyanın bu ucuna bir görev için geldim.
Fui a la escuela, conseguí un título en filosofía y un empleo que me llevó a los confines del mundo.
Felsefe yaptı.
Con filosofía.
13 yılda iki felsefe kitabı yazdı.
Dos antologías pequeñas de filosofía contradictoria.
Birinci sınıf bir felsefe dehası.
Un genio de la filosofía de primera.
" tuttuğum tek siyasi felsefe, dünya barışıdır.
La única filosofía política que reconozco es la paz mundial.
Bir felsefeciydim ve felsefe öğretmeniydim.
Hasta que hace tres años me enteré que moriría.
o bilimle ilgilidir - Simya'cının felsefe taşı.
Es para la ciencia lo que la piedra filosofal era para la alquimia.
Tüm bu felsefe. Saçmalık.
Toda esta filosofía- - deshagámonos de ella.
Bu sadece bir moda. Felsefe.
La filosofía sólo es una moda.
İçinde din, felsefe ve bilinç var.
Has heredado también una tradición filosófica y de conciencia.
Üç ciltlik felsefe tezimi bu kalemle yazmıştım.
Me sirvió para escribir la Historia de la Filosofía en tres volúmenes.
Kısa bir zaman önce, terzimi gördüm felsefe konuşmaktan hoşlanan kibar, kültürlü bir adamdı.
Hace poco, vi a mi sastre... Un hombre gentil y educado, al que le gustaba hablar de filosofía.
Felsefe sadece sorgulama sürecidir.
La filosofía cuestiona solamente.
Bir felsefe öğretmenine göre fena bir yoldaş değilsin.
Eres un buen tipo... para ser profesor de filosofía.
- Çok üzgün ve felsefe delisi olmuştur.
Y se vuelve muy triste y muy filósofo.
MD değil, felsefe Doktoru.
No es médico. Es doctor en Filosofía.
Evet, parasız kalınca yine yapıyorum bu işi. Örneğin Henri "Kızıl Muhafız" larını satamadığı zaman ya da Véronique felsefe dersi veremediği zaman.
Sí, todavía lo hago cuando no hay dinero, cuando Henri no vende sus "Guardia Roja" o Veronique no puede dar cursos de filosofía.
Sizi Omar'la tanıştırayım. Nanterre felsefe çevresinden bir yoldaş.
... un camarada de la Universidad de Nanterre.
Devrim bir başkaldırıdır. Bir sınıfın bir diğerini alt ettiği şiddet dolu bir eylemdir. " Ben felsefe okuyorum.
Es un alzamiento, un acto violento, por el cual una clase derrota a otra.
Felsefe'nin daha alacak çok yolu var.
La psicología deberá progresar mucho.
Heybetli maneviyatın, bitmeyen suretin Felsefe'nin imgeleri, bir kadının sevgisi, bir kuşun tapılası güzelliğine benzer.
Tu talla moral, imagen del infinito, es tan inmensa como la reflexión del filósofo, como el amor de la mujer, como la belleza divina del pájaro.
Felsefe doktoramı hala bitiremedim.
Aún no he acabado el doctorado.
- Felsefe taşının sırrı.
El secreto de la Piedra Filosofal.
Şu anda Boston Üniversitesinden geçiyoruz. Burada bir Hukuk Fakültesi, bir Siyasal Bilgiler Fakültesi, bir Felsefe Fakültesi, bir İktisat Fakültesi, bir Hemşirelik Yüksekokulu, bir İşletme Fakültesi, bir Güzel Sanatlar Akademisi ve diğerleri bulunmaktadır.
Ahora pasamos por la Universidad de Boston... que incluye la Escuela de Leyes, la Escuela de Ciencias Políticas, la Escuela de Filosofía, la Escuela de Contables, la Escuela de Enfermería, la Escuela de Administración,
Evet, öyle. Ama yeni bir felsefe geliştirdim. Sadece bir gün berbat hissediyorum.
así es. a la vez.
- Evet, felsefe dersi veriyorum
- Doy filosofía.
- Felsefe dersi veriyor.
- Algo, es profe de filosofía.
- Hayat çok garip. - Felsefe yapıyorsun.
- eso es filosofía.
Senin dürüst fikrin ne? - Ben bir felsefe profesörüyüm, Jo.
¿ Cuál es tu opinión honesta?
Çok asilce Doktor ama felsefe yapıyorsun.
Es muy noble lo que dices.