Foreign перевод на испанский
48 параллельный перевод
Eğer şansım yaver gitmez ve siz başarırsanız... Dış İşlerinden Bay Callendar'a bir mesaj götür.
Si no tengo suerte y ustedes sí, deben llevar un mensaje al Foreign Office.
- Dış İlişkiler.
- Al Foreign Office.
18 Ekim 1950'de İngiliz Parlamentosu'nun bir üyesi, Avam Kamarası'nda söz alarak... Dış İşleri Bakanı'na bir soru yöneltti.
El 18 de Octubre de 1950 un miembro del Parlamento Británico hizo una pregunta al Foreign Office.
'Türk Dış İşleri ile görüşmemize binaen kuvvetle inanıyoruz ki...
... " Según indicaciones del Foreign Office Turco hay fundadas razones para creer...
'Çok Gizli'olarak nitelendirilen bu mesajın alınması üzerine... Londra Dış İşleri bürosu derhal harekete geçti.
Al recibir este importantísimo mensaje el Foreign Office en Londres se dispuso a actuar.
'Türk Dış İşleri ile görüşmemize binaen Kuvvetle inanıyoruz ki, von Papen'in elinde buradaki bir güvenlik açığına işaret eden çok gizli belgeler bulunmaktadır. Yahut Naziler, gizli belgelerimize sızmaktadır. Ya da İngiliz şifresinin kırılmış olması muhtemeldir'
"Según indicaciones del Foreign Office turco hay razones para creer que von Papen posee informes secretos, lo cual indica un fallo en seguridad un acceso nazi a nuestros documentos o posibilidad de haber descubierto la clave..."
Şimdi, Dışişlerinin en yeni Büyücülük ürünü hakkındaki yorumunu dikkatinize sunmak istiyorum.
Ahora, quisiera llamar su atención sobre el comentario del Foreign Office sobre el último producto de Brujería.
Dış İşleri Ofisinde iyi bir göreve atandım. "
Obtuve un buen puesto en el Foreign Office. "
Dış işlerinde katip olarak çalışıyorum.
Trabajo como empleado en el Foreign Office.
Son derece önemli belgeleri Dış işlerinden alarak, elden çıkarmak için kaçtığınıza inanıyoruz.
Tenemos razones para creer... que usted ha tomado unos documentos de importancia... del Foreign Office, y que ha venido aquí para deshacerse de él.
George, Dış İşleri Bakanlığına,
George, al Foreign Office,
Dışişleri Bakanlığı'nı aramak zorunda kaldım.
Tuve que llamar al Foreign Office.
Dışişlerinden söylediler mi? Emekliye ayrıldığımı...
¿ Te dijeron en el Foreign Office que había dimitido?
A Foreign Body
UN CUERPO EXTRAÑO
Baba ama... " Oxford'ta zamanını harcamayacaksın artık.. Dış işleri bakanlığına gitmeni sağlayacağım..
Perdiste el tiempo en Oxford finjiendo que ibas a entrar en el Foreign Office.
O ibne yahudi, Roseberry.. abinin örnek alması için. "
Gracias a Dios que no entraste, cuando ese judío marica de Roseberry... puede convertirse en Secretario del Foreign, y sodomizar a los juniors, incluído tu hermano.
Yabancılar Şubesi. Sarımsağı dışarı çıkarın.
- Foreign Office. ¡ Sacad los ajos!
Ben yeni yabancı değişim öğrencisiyim ( Foreign Exchage Student "Fez" ).
Yo soy el nuevo estudiante de intercambio extranjero.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı tarafından kimin kim olduğunun anlaşılması için bir kılavuz hazırlanmıştı.
En el Foreign Office británico se preparó una guía para ayudar a saber quién era quién.
- Dış işleri'nden mi acaba?
¿ No es del Foreign Office?
Dışişleri Bakanlığındaki dostunuz kim?
¿ Y su amigo del Foreign Office?
Dışişleri Bakanlığınız ve Londra'daki Bahar Büyükelçiliği ile görüşmeyi talep ediyorum! Hemen!
Exijo hablar con el Foreign Office y la Embajada de Bahar en Londres. ¡ Ahora!
Harry bu az önce Dışişleri Bakanlığı'ndan geldi.
Harry, ha llegado esto del Foreign Office.
Korkarım, konu seyahat ödeneklerine gelince Dışişleri Bakanlığımız bir parça cimrileşiyor.
Me temo que el Foreign Office es un poco miserable con los gastos de viaje.
Dışişleri Bakanlığı da benim gibi düşünüyor.
El Foreign Office cree que sí.
Dışişleri Bakanlığı öyle düşünüyor ve bizden bu işi yapmamızı istiyorlar.
El Foreign Office cree que sí y quiere que nos encarguemos de ello.
Dışişleri Bakanlığı kilisesinde bir anma töreni olacak.
Habrá un funeral en la Capilla del Foreign Office.
- Bunu Dışişleri Bakanlığı'na anlat.
Pues díselo a los del Foreign Office. Adam.
Hollywood bir grup g.tlekten oluşuyorsa kimsenin bizi özleyeceğini sanmam.
Después de haber declarado a Hollywood Foreign Press que todos en la ciudad son unos bobos creo que nadie va a extrañarnos.
The Hollywood Foreign Press oturmak QB ile ilgili her şeyi görüşmek, bu akşamüstü bir basın toplantısı yapmak istiyor.
La gente de Hollywood Foreign Press quiere sentarse contigo para discutir sobre "QB". Quieren una conferencia de prensa esta tarde.
Hollywood Foreign Press aradığında koşuyorsun. Orada olacak mısın?
Cuando Hollywood Foreign Press llame tú corres Vinni, ¿ bueno?
Dışişleri anlaşma tamamlanmadan önce sempatizanın kim olduğunu bilmek istiyor.
El Foreign Office ha de saber quién es el simpatizante antes de firmar el acuerdo.
Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan'la toplantılar,... iki nükleer fabrikayı ziyaret, her akşam resmi yemekler,... ayrıca Cuma akşamı Suudi Ticaret Merkezi'nde bir resepsiyona ev sahipliği yapacaklar.
Reuniones con el Foreign Office y el PM, visitas a dos centrales nucleares, cenas oficiales todas las noches, más una recepción en el Saudí Trade Center el viernes por la noche.
Dışişleri, krala baskı uygulayıp, onu pes etmemesi için ikna etmeye çalışıyor.
El Foreign Office está presionando al rey, para convencerlo de que no ceda.
"Foreign Exchange Student" Çeviri :
Mi nombre es Earl
Dışişleri Bakanlığında sizin için bir kopya yaptım.
Ordené que el Foreign Office hiciera una copia para ti.
Bu yüzden Camden Foreign Food'ta iş ayarladım.
Así que le conseguí un trabajo como repartidor en "Comidas extranjeras de Camden".
Gizli-saklı işler çeviren sayısız kuruluşla nasıl başa çıkabiliriz? Counsil on Foreign Relations, The Trilateral Commission, Bilderberg Grubu [11] * ve diğer demokratik olarak seçilmemiş, kapalı kapılar ardında hayatımızın politik, finansal, sosyal ve çevresel öğelerini kontrol eden bu gruplarla?
¿ Cómo lidiamos con las numerosas instituciones encubridas, como el Consejo de Relaciones Exteriores, la Comisión Trilateral y el Grupo Biderberg, y otros grupos elegidos antidemocráticamente que a puertas cerradas conspiran para controlar los elementos políticos, financieros, sociales y ambientales de nuestras vidas?
Pierre Delongue ve ben birlikte French Foreign Legion'da çalıştık.
Pierre Delongue, serví con él en la Legión Francesa.
Brüksel'de, dışişleri bakanlığında çalışıyor.
Trabaja en Bruselas para el Foreign Office.
Lord Flintshire, dışişleri bakanlığında bir bakan.
Lord Flintshire es ministro del Foreign Office.
A stranger thinking out loud in a foreign tongue. I was out of place.
Un extraño pensamiento en voz alta en una lengua extranjera.
Hollywoo yabancı basınına teşekkürler.
Quiero agradecer a Hollywoo Foreign Press.
Demek Carter seni sır olarak saklıyor, neredensin, Dışişleri Bakanlığı, MI5?
Así que Carter te mantuvo en secreto, ¿ qué eres tu, Foreign Office, MI5?
Dışişleri Bakanlığı ihtiyacı olan son şey Rusya ile tartışmak ve İçişleri Bakanlığı suçlulara sığınma teklifinde bulunmuyor.
Lo último que la Foreign Office necesita es otro lío con Rusia, Y la Home Office no ofrece asilo a criminales.
# # In every foreign strand I land, the royal trumpets toot me
Las trompetas reales Siempre tocan por mí
Foreign Military One.
Es un militar extranjero.
Rip : o.altan Altyazı Hazırlama : DiNozzo. Süper bir alet.
ª NCIS 8x08 * Enemies Foreign Alucinante pedazo de tecnología.