Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ G ] / Gerekıyor

Gerekıyor перевод на испанский

980 параллельный перевод
Uyuz bir köpeği avlıyor olsalar gerek.
Quizá estén persiguiendo a un perro sarnoso.
Evde yatıyor olman gerek.
Deberías guardar cama.
Ödemene gerek yok, bey ısmarlıyor.
No hace falta pagar, es una orden del casero.
O'nun söylediği her şeye kulak asmamak gerek. Çoğu zaman eksik anlatıyor.
No podemos estar pendientes de cada palabra que ella diga, sobre todo cuando ella no habla en serio
Bu noktada törenlerin ustalık tokmağını genç bir güldürü ustasına Eddie Cantor'a devretmem gerek. Ama bizimle olamıyor.
Ahora, debía pasarle el papel de maestro de ceremonias... a un cómico joven llamado Eddie Cantor.
Kimliğinizi göstermenize gerek yok, kokudan anlaşılıyor.
No me digan quiénes son. Lo sé por el olor.
Kurşun geçirmez vitrinler aynı zamanda kasa. Yüzlerce parçayı her gün çıkarıp geri koymaya gerek kalmıyor böylece.
Eso les evita tener que quitarlas cada tarde y volver a reponer cientos de joyas cada mañana.
- Dora onu iyi tanıyor olsa gerek.
- Ella tiene que saberlo.
Albay Plummer, hava açıyor. 20 dakika içinde havalanmamız gerek.
Coronel Plummer está aclarando, despegaremos en unos veinte minutos.
Komiklik yapmama gerek bile kalmıyor.
Soy gracioso sin quererlo.
Zil çalıyor. İçeri dönmemiz gerek.
Está sonando la campanilla.
Bay Wittol, kafanızın karışmasına gerek yok... çünkü şoförünüz sizin gibi hikaye anlatamıyor.
Bien, Sr. Wittol, ya puede dejar de confundirse, parece que su chofer no tiene tanta inventiva como usted.
İşinizi size söylememe gerek yok. Bu kolorduya destek vermemiz hayati önem taşıyor, biliyorsunuz.
No hace falta que les explique su misión, ni que la columna necesitará abastecerse urgentemente.
Endişeye mahal yok bize geldiğinde ise en küçük bir çaba harcamana gerek kalmıyor.
Pero no te preocupes,... en esta aventura,... no tendrás que molestarte ni lo más mínimo.
Sanırım unuttun. Ben Frank'leyim. Senin Ruth'la çıkıyor olman gerek.
¿ Te olvidas de que estoy con Frank y tú con Ruth?
Zatı Âlileri herkesten daha iyi yapıyor! Evet. Ama acele etmem gerek!
Nadie hace albóndigas mejor que Vuestra Alteza.
Zale'e karşı savunma çalışıyor olmamız gerek ama sen bu zavallıların kafalarını koparıyorsun,.. ... bu arada elini de kıracaksın.
Tienes que practicar una defensa para Zale y estás aquí soltando mamporrazos arriesgándote a romperte una mano.
"Dedektif daha fazla araştırmaya gerek duymaksızın, "... kurbanların boğulmuş oldukları sonucuna varıyor.
El detective concluyó sin investigar más... que las víctimas habían muerto por estrangulación. "
Gerçi endişelenmene gerek yok. Sana adeta tapıyor.
Tú estás tranquila, porque lo tienes a tus pies.
Burada, Miami'de yaşıyor ve telefon edip bir merhaba demem gerek.
Vive aquí mismo, en Miami. - Se supone que la tenía que llamar.
O yüzden korkmana gerek yok, Bolie. Anlıyor musun?
Voy a pedir que nada te suceda.
Gelmesi gerek, gittikçe zayıflıyor.
Ella debe venir, está muy delgada.
Şu an kutlama yapıyor olmamız gerek!
si todo esto supone una gran clebración
Don Domenico'nun arabayı ve diğer şeyleri bilmemesi gerek. Anlıyor musun beni?
Don Doménico no debe enterarse... ni de lo del coche ni de las otras cosas, ¿ entendido?
Mahkeme üyeleri kanıt birçok şeyi su yüzüne çıkarıyor. Bu adamın suçlu bulunması gerek.
Miembros del tribunal, las pruebas ya ofrecidas son más que suficientes... para asegurar la condena de este hombre.
Sen o kadar esrarlısın ki, kartlar bile anlatmayı başaramıyor. Şu iş için ne yapmak gerek?
Eres tan misterioso que ni las cartas logran interpretarte.
Gerek yok, Teresina hazırlıyor.
- No te molestes. Lo está haciendo Teresina.
Okuldan daha muhteşem bir şey daha bilmiyorum bir politikacıdan bunu duymak sizi şaşırtmıyor olsa gerek.
No conozco nada más maravilloso que la escuela,... lo que no debería sorprenderos escuchar de un hombre envuelto en la política.
Doktor herşeyi iyiliğimiz için yapıyor, ona teşekkür etmemiz gerek.
Está haciéndolo por nuestro bien y deberíamos agradecérselo.
Akan su yolunu bulur, ve şimdi Ralph'e bir lağım çukurunda banyo yaptırıyor olsa gerek.
Dios los cría y ellos se juntan, así que Ralph debe de estar en algún vertedero rodeado de basura.
Şimdi çıkıyor musun, yoksa yalvarmam mı gerek?
¿ Sales enseguida o tenemos que rogártelo?
Ordu bana 10 aylık ödeme yapıyor, Stockholm'de yaşamam gerek...
El ejército me paga durante diez meses.
Artık kapatmam gerek Dışarıda insanlar sabırsızlanıyor
Debo colgar, hay gente esperando.
Vatandaşlarım. Sizlere olmayı sürdürmek isterdim ama gitmem gerek, görev çağırıyor.
Ciudadanos, sería un placer continuar con ustedes, pero ahora me llama el deber.
Talimat... Alıyor olsa gerek.
Va a tener instrucciones.
Ancak bu insanların yaşıyor olmaması gerek.
Esta gente no debería estar viva.
Fraser sizi yere göğe sığdıramıyor Eberlin. Bu yüreklendirici bir şey olsa gerek.
Fraser habla muy bien de usted, Eberlin, lo que debería animarle, ¿ no cree?
Burada İspanyol bir hatunla yaşıyor olması gerek, ama gelmedi.
Se suponía que Iive en este lugar... con esa amplia español, pero ella no se mostró.
- Yarası kanıyor ve bakıma gerek var.
- Necesito una farmacia.
Buna gerek kalmıyor. İş yapmadan öyle çok oturuyoruz ki. İnanamazsın.
No, no hace falta, pasamos casi todo el rato sin hacer nada, es casi una locura.
Yüzlerce parçayı her gün çıkarıp geri koymaya gerek kalmıyor böylece.
Eso les evita tener que quitarlas cada tarde y volver a reponer cientos de joyas cada mañana.
- Rastgele kopyalama yapıyor. Çatıya çıkmamız gerek.
- Reflejo aleatorio, tenemos que llegar abajo.
Renata'nın kastettiği, buraya yerleşmiş olmanız doğaya olan tutkunuzdan kaynaklanıyor olsa gerek.
Tal vez Renata quiso decir que ustedes vinieron aquí por causa de la naturaleza.
Kış yaklaşıyor ahbap ve bu sürüyü Belle Fourche'a götürmemiz gerek.
El invierno se acerca, viejo amigo... y tenemos que llevar este ganado a Belle Fourche.
Beni tanıyor olman gerek.
Tú me conoces bien.
Özür dilemene gerek yok, çocuklarımız bu hayvanlara bayılıyor.
No, nuestros niños adoran a esos animales.
Ve bakalım köpekler ne yapıyor... Köpekler hokey oynuyor olsa gerek değil mi?
Y los perros, veamos los perros juegan hockey, ¿ no?
Biz onun filmini yaparken o da kitabının çalışmalarını yapıyor olsa gerek. - Hadi bakalım.
Silencio, por favor.
Sıçrıyor. Üstünde çıra olsa gerek.
- Saltan chispas.
Bu aşağı sınıf yaşama alışman gerek... çünkü burada güzelllikler yatıyor.
Debes acostumbrarte a esta vida tan baja Aquí la mentira es belleza.
Son maddeye gerek yoktu, ama bir hava katıyor.
Lo último no es necesario, pero queda bien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]