Gris перевод на испанский
3,503 параллельный перевод
Neyse, bu plaka'95 yılı bir Chevrolet minibüsüne ait araba da yetmiş iki yaşında, taşıt idare müdürlüğünden birinin adına kayıtlı.
De todos modos, la matrícula pertenece a una camioneta Chevrolet gris del 95, registrada al administrador de la autoridad de tránsito de 72 años.
Gri minibüsün plakasını işaretledim plak okuyucusu bir daha karşılaşırsa derhal bana haber verecek.
Acabo de marcar la matrícula de la furgoneta gris, así que el lector de matrículas nos avisará tan pronto como aparezca de nuevo.
Kömür grisi, lacivert ve siyah.
Gris Oxford, azul marino y negro.
Gri ya da mavi?
¿ Gris... o azul?
Yalnızca kuzeyliler ve güneyliler var.
Solo azul y gris.
Ön plandaki gri paltolu kişi Koch.
Koch es el del frente, el de abrigo gris.
- Biliyorduk. - İğrenç. - Bu tavuk kavurma ve beyaz şaraptan beri duyduğum en alelade ikili.
- Y es el emparejamiento menos interesante desde el piscati de pollo y el Pinot gris.
Katil balina, gri balina...
Ballena asesina, ballena gris...
Sizin gibi bilimsel bir zekânın arada bir gri alan olduğunu kabul etmesini beklerdim.
Hubiera pensado que una mente científica como la tuya, aceptaría que en el medio hay una zona gris.
Ama biraz kafa patlatırım.
Pero quemaré algo de materia gris con ello.
Koyu renk saç, kahverengi gözler... Yaklaşık 1.80 boyunda, 85 kilo falandır. Gri bir tişörtü, koyu renk pantolonu vardı.
Cabello negro, ojos castaños, casi de 1.9 metros, tal vez 87 kilos, camiseta gris, pantalones oscuros.
Lena Smith'e kayıtlı gri 2011 BMW x5 dizel.
Registrado a nombre de Lena Smith. Modelo BMW X5 diésel, de color gris.
Bedenleri bulduğunuz gece yakınlarda park etmiş gri bir BMW x5 gördüğünüzü hatırlıyor musunuz?
La noche en la que encontró los cuerpos, ¿ recuerda haber visto un BMW X5 de color gris aparcado por aquí cerca?
Gri bir BMW.
Un BMW gris.
Evet, kan gölünde beyin parçası buldum.
Sí, encontré materia gris en el charco de sangre.
Sonra yılbaşı için Miami'ye gittiğimizde bir anda bam diye bir Tazı çıktı ortaya ve halamı ezdi geçti.
Y fuimos a Miami en Navidad, y entonces "pum". Un bólido gris salió de la nada y la aplastó.
Saçlarının gri olduğunu fark ettim. Benden çok daha yaşlıydı.
Me di cuenta de que tenía el pelo gris, era mucho mayor que yo.
Beynin dinlenmene izin veriyor mu?
¿ Y el sueño? ¿ Estás dejando que tu materia gris descanse?
Gri?
¿ El gris?
Küçük odadaki yastıklarda ise Samuel'in tel tel ve gri saçı dışında bir şey bulamadım.
En las almohadas de la habitación pequeña, solo encontré pelo de Samuel... fibroso y gris.
Tıbbi anlamda tam bir gri alandayız.
Estamos en área gris, médicamente hablando.
Gri bir minibüsün arkasında samimi bir muhabbete girmeme konusunda kendime uzun bir süre önce söz verdim.
Me prometí a mi mismo hace mucho tiempo que nunca tendría una conversación seria en la parte de atrás de una furgo gris.
Evet, fakat duyduğuma göre ilk gri imiş!
Sé que al principio era gris.
Mat mavi, gri arası bir minibüs, plakası yoktu.
Era una furgoneta gris azulada, sin placas.
Çocuğun kızakla kayıp yapraklara atlayabilir ve kar yağdıktan sonraki gri, pis sulu karda yürüyüp ayakkabısında iz yapabilir.
Tu hija usaría el trineo, y... y... saltaría en la hojas, y... caminaría en el barro gris y sucio el día después de la nevada, y se mancharía de sal los zapatos.
Hani gökyüzü gri olduğu zaman o meğer bulutlarmış, gökyüzü değil.
Ya sabes, cuando... el cielo está gris son sólo nubes, no es realmente el cielo.
Gri takımlı beyden.
Traje gris.
Yeni bir orman kurdu kendine nasıl yer bulur?
- ¿ Cómo entra un lobo gris a una manada?
Gidip de götlük yapmak için, eşofman altı ve Taylor Swift tişörtü giymeye çalışma sakın. Tamam mı?
Y no la cagues volviendo con un chándal de franela gris y una camiseta de Taylor Swift para parecer una gilipollas. ¿ Vale?
Gri ceketli biri El Barghout'u geçiyor.
Chaqueta gris, rayas amarillas cruzando El Barghout. - Puedo perderle, Saul.
Tüm ekipler, şüpheliler gri bir taksiyle doğu yönüne doğru ilerliyorlar.
A todas las unidades, los sospechosos se alejan en dirección este desde el Mercado de la Torre Aloha en un taxi gris.
Tekrar ediyorum gri taksiyi gözden kaybettik.
Central, esté alerta, ya no tenemos al taxi gris.
10 metre önündeki güney duvarında gri bir depo kapısı var.
Hay un armario de almacenamiento a diez yardas en frente de ti en el muro sur... es una puerta gris.
Saçlarımı griye boyayıp bana "Gümüş Tilki" diyebilirsin.
Si me tiñera el pelo de gris podrías llamarme "Zorro Plateado".
- Gri bir Ford explorer.
Un Ford Explorer, gris.
Deniz tuzu ve lavantalı.
" Con sal marina gris y lavanda.
Saçının grileşmesinden ve hayvanları önemsemekten sadece bir adım ötede.
Está a un paso de dejarte el pelo gris y cuidar animales.
- Şu an gri bölgedeyiz.
- Es una zona gris.
Normalde her şey siyah veya beyazdır ama bu gri.
Estoy habituada a que las cosas sean blanco y negro y esto simplemente, es gris.
Bunu, bu iç karartıcı kasabada bulmuş olamazsın.
No podrías haberlos encontrado en este pueblo gris.
Said Saraçoğlu İyi seyirler. Yaranın kendine özgü şekline dikkat et, derinliği, kemiğe verdiği hasar, beyin parçası.
Observe la forma distintiva de la herida, la profundidad la gravedad del daño en el hueso, la materia gris.
Eric kömür grisi Prius'u olduğunu söyledi.
Eric dice que un Prius gris.
Bana bir gri bir lacivert, bir siyah takımla altı bluz üç çift ayakkabı, iç çamaşırı ve diş fırçamı getir.
Pide la dirección. Tráeme un traje gris, uno azul y uno negro. Seis blusas, zapatos, ropa interior, mi cepillo de dientes.
Beyaz saçlarının azlığından anlayabilirsin.
Puedes decirlo por la falta de gris en su pelo.
# O yaşlı gri kısrak, artık eskiden olduğu gibi değil. #
Mi vieja yegua gris no es lo que solía ser.
Lacivert, gri, bordo, gri...
Azul marino, gris, granate, gris.
Mermi kovanı, kafatası parçası ya da beyin sıvısı kalıntıları yok.
No hay casquillos de bala, ni fragmentos de cráneo, ni materia gris.
Saçlarım bembeyaz oldu.
Y mi pelo está todo gris.
Tamam, burda griş formu için cevaplamadığınız bazı sorular var.
De acuerdo, hay unas pocas preguntas que no has respondido en el formulario de admisión.
Burası gri alan.
Es un área gris.
Gri bir hırka.
Es una sudadera gris.