Hale перевод на испанский
18,634 параллельный перевод
Yanımda da dostum Erik Wildwood var ve bu işi mükemmel hale getirmek için ortak çalıştık.
Aquí está mi amigo Erik Wildwood, colaboramos para que quedará supersensacional.
Mara seyahate hazır hale gelir gelmez gideceğiz.
Nos marcharemos tan pronto como Mara pueda viajar.
Bazıları Noel'in fazla ticari hale getirildiğini söylüyor.
Algunos dicen que la Navidad se comercializó demasiado.
Sana çeki düzen veririz, uğraşırız ve seni işe yarar bir hale getiririz.
Te preparamos, trabajamos contigo, y te convertimos en algo que podría sobrevivir.
Top 10'de üç albümünün olması işleri eğlenceli hale getiriyor.
Con 3 álbumes entre los primeros 10, hay que hacer malabares.
Bak, işler biraz daha karmaşık hale gelecek gibi görünüyor.
Escucha, las cosas están por complicarse más por aquí.
... nasıl bu hale geldiğini görmek için gittim.
Quería ver cómo te convertiste en lo que eres.
Bacakları işe yaramaz hale geldi ve balık kuyruğuna dönüştüler.
No utilizaron sus pies nunca más y evolucionaron hasta convertirlos en una cola de pez.
Fikirlerinizle hamleler yapar, çoğu kez işe yaramaz hale getirir. Fakat sonra tüyolar gelmeye başlar ve tüm sıkıntılara değer. Onun adına alım satım yapmanız için sizi yönlendiriyor, öyle mi?
Él hace movidas más grandes y veloces con tus ideas, a menudo volviéndolas inútiles, pero entonces los datos empiezan a venirte, y todo vale la pena.
Durumu biraz daha çekilebilir hale getiriyor.
Hace que todo lo demás sea un poco mas soportable.
Beni en azından bu hale getirdiğin için teşekkürler.
Gracias por traerme hasta aquí.
Formülümü geliştiremeyeceğinize veya kalıcı hale getiremeyeceğinize göre hayır.
A menos que se puede mejorar en mi fórmula o hacerla permanente, entonces, no, no puedes.
Yani nöbetçileri ve elektrikli çiti geçtikten sonra atom bombalarını etkisiz hale getirmeyi mi düşüneceğiz sadece?
Entonces, ¿ está diciendo que una vez que logremos pasar los guardias y la cerca electrificada, de todo lo que tenemos que preocuparnos es desactivar las bombas atómicas?
Kendime bütün kalmam gerektiğini söyleyerek mantığa uygun hale soktum.
Traté de razonarlo diciéndome que lo necesitaba para mantenerme entera.
Topu sizin üstünüzde kullanmayı düşünüyor durumları eski hale getirmeyi.
Que planea usar el cañón gamma en usted, poner las cosas como estaban.
Korkarım kocanız meseleleri de karmaşık hale getirdi güvenli bir emniyet mekanizması aktive
Me temo que tu esposo ha complicado las cosas activando un mecanismo de seguridad en la caja fuerte
Zaman geçtikçe hayat bizim için daha da kolay bir hale geldi.
Con el paso del tiempo, la vida se hizo más y más cómoda para todos nosotros.
Siz onu üzerinden çıkarıncaya kadar metali dengesiz hale getirecek.
Se va a hacer el metal inestable justo lo suficiente para que ustedes puedan hacerlo volar fuera de él.
Denedim, fakat Swarm'daki değişiklikleri anti-nanabotlara uygun hale getiremedim.
Sí, pero no pude que los anti-nanobots se ajustaran al cambio en el Enjambre.
Örümcek hissini kullanarak anti-swarmı aktif hale getirebileceğini mi düşünüyorsun?
¿ Crees poder usar el sentido arácnido digital que creaste para enseñarle al anti-Enjambre como reaccionar?
Kanını durdurup stabil hale getireceksin.
Vas a estabilizarlo.
Chen hakim noktada durup uygun açı bulursa saldırganları etkisiz hale getirecek.
Chen se hará cargo de reloj y disparar a los malos, una vez que se consigue un tiro limpio.
Savage etkisiz hale getiril getirilmez yapabiliriz Bay Snart.
Las cuales tomaremos tan pronto como la amenaza de Savage haya sido neutralizada, Sr. Snart.
Sazan kutusunu etkisiz hale getirdin çünkü. Bu sayede korumalar direkt olarak buraya gelecektir.
Porque acabas de pisar una tonta caja, lo que quiere decir que esos guardias van a estar aquí...
Risk almaktan korkar hale geliyorlar.
Empiezan a sentir miedo de correr riesgos.
Hayatım nasıl bu hale geldi?
¿ Qué diablos pasó con mi vida?
Bu hale geleceğini bilmiyordum beyler.
No sabía que esto iba a terminar así, chicos.
Kendi himayendeki bir canlının bu hale gelmesine izin mi verdin?
¿ Dejaste que le pasara esto a una criatura a tu cuidado?
Tüm yapmam gereken çekici indirmek sen de bombok hale geleceksin.
Todo lo que tengo que hacer es dejar caer el martillo, y que se verá como una mierda absoluta.
Bu durum, hukuk davasını daha zorlu hale getirecek.
Se va a hacer su caso civil mucho más fuerte.
Ortakları, hisse işlemlerinin kontrolden çıktığını belki de yasa dışı hale geldiğini düşünmüşler.
Los socios pensaron que sus negocios estaban al borde, quizás ilegales.
Benim için bu iş, dünyayı daha iyi hale getirmekle ilgili.
Para mí, hacer esto se trata de mejorar al mundo.
Çünkü başımızdan geçenler, şehrimizi daha güvenli hale getirme, isteğimi artırdı.
Porque es exactamente esta experiencia la que me hace querer que nuestro estado sea más seguro.
Ve istatistikler gösteriyor ki seks suçluları her gün daha fazla suça meyilli hale geliyorlar.
Y las estadísticas muestran que los delincuentes sexuales reinciden exponencialmente más seguido que los que no lo son.
"Mülteci kampları" veya "tevkif kampları" yapmak için, veya bir başka deyişle toplama kampları yapmak için Katrina veya 11 Eylül'ü kullanmak. Çünkü ; bizi daha güvenli hale getiriyorsa birkaç Arap'ın, zencinin ve ırkçının haklarını kim sikine takar?
Usando Katrina y el 9 / 11 para hacer campos de refugiados o de detención, en otras palabras, campos de concentración, porque, ¿ a quién le importan los derechos de unos cuantos árabes, negros y racistas si nos hace más seguros?
Bu işi insanı bu hale getiriyor.
Es lo que te hace este trabajo.
Sorumlu yatırımcılık konusunda çalışmayı kolay hale getiriyor.
Hace más fácil practicar la inversión socialmente responsable.
Sinirlenince de zayıf hale gelirler.
Cuando se enoja, es vulnerable.
Onu etkisiz hale getirdim.
Lo dejé fuera de acción.
Pis hale gelebilirim.
Podría ponerse feo.
Aracı etkisiz hale getirmemiz lazım.
Tenemos que inutilizar ese todoterreno.
Saldırgan hale gelmişti.
Se había vuelto violenta.
Hale ailesinin general üzerinde etkisi mi var?
¿ Tiene la familia Hale algo que ver con el general?
Evet! Bu bu üç yıllık pers yazması ile testiyi teğmenin yerini başka bir boyutta olsa bile bulabilmek için aktif hale getirmiş olacağım.
Este... este relato Persa del siglo III establece que yo puedo usar la jarra para activar el hechizo localizador para dar con la Teniente, incluso si está en otra dimensión.
Hale.
Hale.
Nathan Hale, bir casustur Majesteleri Kral George'un donanması hakkında bilgi verirken yakalandı.
Nathan Hale, un espía, atrapado por informar sobre la flota de Su Majestad el Rey George.
Nathan Hale bir kahraman olarak ölecek.
Nathan morirá como un héroe.
İngilizler Hale'in sadece bir serseri olduğunu düşünüyor.
Los británicos creen Hale actúa en solitario.
Bayan Hale'a telefonla ulaşabildim.
- Pude comunicarme con la Sra. Hale.
- İyi misiniz, Bayan Hale?
- ¿ Está bien, Sra. Hale?
Bay Cole'un vericisi aktif hale geldi.
La atadura del Sr. Cole ha sido activada.