Hermano перевод на испанский
88,148 параллельный перевод
- Kardeşi misin?
¿ Eres su hermano?
Rahip Trew ve diğerleri öyle söylüyor.
De acuerdo a las palabras del hermano Trew y otros.
Kral Alfred'in emriyle kardeşim Ragnar beni bulup kurtardı.
Bajo órdenes del rey Alfredo, mi hermano Ragnar, me encontró y liberó.
Eoferwic'e gidince abimi öldürecek misin?
Cuando vayas a Eoferwic... ¿ matarás a mi hermano?
Geberecek kardeşim.
Sí, hermano.
- Abin Ragnar burada, Northumbria'da.
Tu hermano Ragnar está aquí, en Northumbria.
- Abim yok ki benim.
No tengo ningún hermano.
Abim yok benim!
¡ No tengo ningún hermano!
Kardeşimin canını bağışla Uhtred!
¡ Uhtred, perdona a mi hermano!
- Kardeşimin hayatı için bu iş bitmiştir!
¡ Por la vida de mi hermano, considéralo hecho!
Ya kardeşimin isteklerini yaparsınız ya da Eoferwic ve ordu benim olur.
Hará lo que pide mi hermano o tomaré Eoferwic y su ejército para mí.
Dunholm'un senin olduğunu söyledi kardeşim.
Dijo que Dunholm es tuya, hermano.
Beni tanımıyorsun. ... ancak kardeşin Uhtred'i küçüklüğünden beri tanırım.
No me conoces... pero conozco a tu hermano Uhtred desde que era un niño.
Bir düşüneyim, rahmetli babanızın kuzeninin karısının kardeşi.
A ver, el hermano de la esposa del primo de su difunto padre.
Violet'ın da rahat uyuduğunu söyleyemem ama bir açıdan kardeşinden daha şanslıydı.
Y si bien no puedo decir que Violet sintiera menos culpa, tenía más suerte que su hermano, en un sentido.
Sen de küçük hanım annene ve abine göz kulak ol.
Y tú... Necesito que cuides a tu mamá y a tu hermano.
Kardeşimin erkeğin ne olduğunu, bildiğini düşünme.
No creo que mi hermano sapa lo que es un hombre.
Ve kardeşim Billy'ye.
Y por mi hermano Billy.
Bill benim ağabeyimdi!
Ahora, ¡ Bill es mi hermano!
Çünkü Billy'yle kardeş gibiydiniz.
Porque... eras como un hermano para Billy.
Biz de kardeş sayılırız yani.
Eso te convierte en mi hermano.
Kardeşim kanunu çiğnedi.
Mi hermano quebrantó la ley.
Hayır, abimle anlaşamadık.
No. Una discusión con mi hermano.
Ağabeyin Charles mı?
¿ Su hermano Charles?
Kardeşinizde hiç evin anahtarı var mıydı?
¿ Su hermano ha tenido alguna vez llave de la casa?
Bu çalışanı işe aldıktan sonra kardeşinizden anahtarını aldınız mı?
¿ Le quitó la llave a su hermano cuando contrató a este empleado?
Kardeşimin pek çok yaramazlığı olmuştur ama o bile sınırlarını bilir.
Mi hermano es muchas cosas, pero hasta él tiene sus límites.
Sırf kardeşiniz bir avukat olduğu için suçlamalar hafif olmayacaktır.
No pretendo tomármelo con calma con su hermano solo porque sea abogado.
Kardeşiniz itiraz ile hafif suç üzerinden yargılanmak isteyecektir ama ben bunun ağır bir suç olduğunu savunacağım.
Su hermano querrá declararlo como un delito menor, pero me mantendré firme en el crimen.
Ama o benim kardeşim.
Pero es mi hermano.
Sırf kardeşiniz bir avukat olduğu için suçlamalar hafif olmayacaktır.
No pretendo tomármelo con calma con su hermano - solo porque sea abogado.
Charles, kardeşinin ifadesi için söylemek istediğin başka bir şey var mı?
Charles, ¿ ha encontrado algo más que fuera insuficiente en el informe de su hermano?
Kardeşiniz tatmin olmuş olabilir, ama ben olmadım.
Puede que su hermano esté satisfecho, pero yo no.
Bay McGill, en azından kardeşinizin gözlerine bakabilir misiniz?
Sr. McGill, ¿ podría, al menos, mirar a su hermano a los ojos?
Hepsinden pişmanlık duyuyorum. Tahmin edebileceğinden de çok. Çünkü sen benim kardeşimsin.
Me arrepiento de todo, más de lo que puedas imaginarte, porque... porque eres mi hermano, y nadie debería tratar así a su propio hermano.
Bay McGill, kardeşinizin malına verilen zarar sözleşmenize göre iki hafta içinde karşılanmalı.
En cuanto a la compensación. Sr. McGill, atendiendo a su acuerdo, tiene dos semanas para hacer el reembolso a su hermano.
Charles bir süredir benim de aynı büroyu paylaştığım kardeşi Jimmy hakkında oldukça çirkin iddialarda bulunuyor.
Charles ha estado haciendo algunas acusaciones muy desagradables sobre su hermano Jimmy, con el que resulta que comparto una oficina.
Tüm bunları, sen güçsüz bir hâldeyken kardeşin HHM'de saklanması gereken belgelere eriştiği için yaşıyoruz.
Eso ocurrió porque, mientras estabas incapacitado, tu hermano accedió a documentos que deberían haber estado seguros en HHM.
Bay McGill, ağabeyinin kapısını kırmanın yasadışı bir davranış olduğunu kesinlikle biliyordu.
El Sr. McGill sabía que derribar la puerta de su hermano constituye un comportamiento delictivo.
Bay McGill ağabeyinin evine izinsiz girip kendisi ile ağabeyi Charles McGill arasında geçen bir diyaloğun kaydını içeren teyp kaseti yok etmiştir.
El Sr. McGill irrumpió en casa de su hermano y destruyó una cinta de casette que contenía una conversación grabada entre él mismo y su hermano, Charles McGill.
Kardeşinin evine izinsiz girdiğine itiraz etmiyoruz. Kendisinin de ciddi şekilde pişman olduğu bir eylem.
No litigamos que allanara la casa de su hermano, un acto que lamenta... profundamente.
Sonrasında kaseti parçalarına ayırıp ağabeyinin üzerine yürüdü.
Entonces hizo pedazos la casette y se enfrentó a su hermano.
Onunla Jimmy'nin ağabeyine saldıracağından endişelendik.
A él y a mí nos preocupaba que Jimmy pudiera golpear a su hermano.
Ağabeyi firmamızın posta odasında işe almamızı istedi.
Su hermano pidió que le contrataran en la sala de correspondencia de nuestro bufete.
- Yani Jimmy'nin öz ağabeyi önünü kesti.
Así que el propio hermano de Jimmy le bloqueó.
Jimmy, işe alınmasını engelleyenin ağabeyi olduğunu biliyor muydu?
¿ Sabía Jimmy que su hermano fue la persona que evitó que se le contratara?
Jimmy tek başına hukuk kariyerini kurmaya uğraşırken bir taraftan her gün, hiç aksatmadan ağabeyine yemek, malzeme ve hatta en sevdiği gazetesini götürdü. Doğru mudur?
Jimmy se estaba esforzando por lanzar su carrera en solitario, y aún así, todos los días, sin faltar uno, le llevaba a su hermano, comida, suministros... e incluso sus periódicos favoritos, ¿ es correcto?
Evet, evet kardeşimin takdire şayan çok sayıda özelliği var.
Sí. Sí. Mi hermano tiene muchos atributos admirables.
Kardeşimi çok seviyorum.
Quiero a mi hermano.
Ama Ted Kaczynski'nin ağabeyi de onu seviyordu.
Pero el hermano de Ted Kaczynski también lo quería.
Kardeşimin üzerinde çalıştığım evrakları kurcaladığına dair şüphelerim vardı.
Sospechaba que mi hermano había manipulado unos documentos de un caso en el que estaba trabajando.