Heyecanlandım перевод на испанский
1,745 параллельный перевод
Birden heyecanlandım.
- Estoy repentinamente nervioso.
Özür dilerim, çok heyecanlandım, herkes bağırıyordu.
Lo siento, me emocioné mucho, estaba gritando cosas.
Ben çok heyecanlandım, hata yapmış olmalıyım.
Yo estaba muy emocionado y se me escapó.
Biraz heyecanlandım doğrusu.
Siento una especie de aleteo.
- Çok heyecanlandım.
- ¡ Qué emoción!
Senin için heyecanlandım ama beni bilirsin.
Sí me alegro mucho, pero ya sabes lo que pienso.
- Çok heyecanlandım.
- Qué emoción.
Evet, sanırım şu an heyecanlandım.
Sí, creo que estoy entusiasmada.
Heyecanlandım.
Estoy excitada.
Editörü olarak çok heyecanlandım, ama kız arkadaşı olarak zamanlamaya dikkat etmekten kendimi alamıyorum.
Si, como su editora, estoy orgullosa, obviamente pero como su novia, no puedo ayudar pero advierto su timo.
İlk adımlarında, Jamie'ninkilerden daha çok heyecanlandım. Gerçekten korkunçtu. Sen nasılsın bakalım?
¿ Cómo estás?
Ben sadece müzik olmadan nişanlımla sevişebileceğim için çok heyecanlandım
- Nada. Absolutamente nada. Es que estoy tan excitado por hacer el amor con mi novia sin música.
Sadece kandan dolayı biraz heyecanlandım, o kadar.
La sangre me asustó, eso es todo.
Çok heyecanlandım!
¡ Estoy tan emocionado!
Nasıl heyecanlandım bir bilsen.
Nada me enferma más.
Çok heyecanlandım.
Estoy sumamente emocionado.
O kadar heyecanlandım ki resmen kusacağım sevinçten.
Estoy tan entusiasmado, que tengo ganas de vomitar.
Heyecanlandım da. Tamam. Öncelikle tarafsız olmalıyız.
Bueno, tenemos que seguir siendo objetivos.
Senin için heyecanlandım tabii ama, ama bambaşka bir şey konuşuyorduk Rach.
Dios, sí, estoy contenta por ti. Pero no puedes decírmelo cuando estamos hablando así, Rachel.
Ben de heyecanlandım.
- ¡ Si, con la basura matemática no por la historia! - Yo me excité.
Çıplak yüzecekmişiz gibi heyecanlandım.
Siento como si me fuera a bañar desnudo.
Çok heyecanlandım, bir o kadar da korktum. Gülümsemem az daha dolabın kaplamasını titretecekti.
Ahhhh, me emocioné tanto, que tenía miedo de que mi sonrisa... hiciera caer los armarios de las paredes.
Pardon, heyecanlandım.
Perdón, entré en pánico.
Çok heyecanlandım.
Encantada.
Ve döndüğünü anladım. Çok heyecanlandım, sakinleşmek için konyak içtim.
Sólo sé que cuando finalmente volvió yo estaba tan excitado que tomé varios brandis para calmarme.
Sadece... Sadece biraz heyecanlandım.
Simplemente me excité un poco.
Arayan numarayı görünce, ben de heyecanlandım birden.
Vi el identificador de llamada, y me emocione.
Birden çok heyecanlandım. Bütün gün bir şey yemedim.
Estaba demasiado emocionada... me he saltado el desayuno y toca ya comer.
Ben de biraz heyecanlandım.
Y bueno, se excitó demasiado.
Ah, heyecanlandım.
Estoy emocionado
O kadar heyecanlandım ki, onu yakalamam gerektiğini unuttum.
Me emocioné tanto, que olvidé que debía atajarla.
Üzgünüm çok heyecanlandım, bilmiyordum.
Por eso miré. No sabía. Estás bien.
Şırıngaları görünce neden bu kadar heyecanlandığınızı hâlâ anlamadım.
Sigo sin entender por qué se alegra tanto con las agujas.
Tatlım, seni heyecanlandırdığım için özür dilerim.
Cariño, siento poneros nerviosos a todos.
Tanrım, Zack milyon yıl geçse beni o kadar heyecanlandıramaz.
Zack nunca tendría ese efecto en mí ni en un millón de años.
O zaman 1897 basımı bu "Karışık lzgara" nın dünyada kalan son örneğinin ilk kez piyasaya çıkışına ne kadar heyecanlandığımı takdir edersiniz.
Bueno, entonces puede apreciar lo excitante que es tener el único "Mixed Grill" de 1867 existente que sale al mercado por primera vez
Biriyle yatarken mavi gözler seni her zaman heyecanlandırır mı?
Ojos azules ¿ siempre te excitas tanto cuando inmovilizas a alguien?
Heyecanlandı mı?
Genial. ¿ Está emocionada?
Ne oldu? Heyecanlandın mı? Çük kafalı.
¿ Estás con ella, no?
Çok heyecanlandım.Evet. Evet ben sadece.
Estoy estremecido, sí. Sí, yo simplemente
Ona heyecanlandığımı söyledim.
Le dije que estaba emocionado.
Yani, Todd'un beni heyecanlandırması için bu tarz bir dürtüye ihtiyacım yok.
Quiero decir, no- - no necesito ningún tipo de zumbido, ya sabes, para sentirme excitada por Todd.
- Heyecanlandın mı?
- ¿ Emocionado?
Ben bu kata bakarım, seni fazla heyecanlandırmak istemem. Sen de çatıya bak.
Me encargaré de este piso, no quiero que se excite más de la cuenta y usted se encarga de la azotea.
Rüyalarım, kalbim ve nefes alışım.. .. beni heyecanlandırıyor.
Mis sueños, mi corazón y mi respiración..... causaron tal revolteo...
Şansımızın yüksek olması beni çok heyecanlandırıyor.
Estoy tan emocionada por nuestras posibilidades.
Fikri beni ne kadar heyecanlandırıyorsa da sanırım işimiz artık tamamlandı.
A pesar de que me emociona la idea, creo que lo nuestro se ha acabado.
Yangın seni heyecanlandırdı mı?
¿ El fuego te excita?
- Çok heyecanlandım!
- ¡ Estoy encantado!
Çok heyecanlandınız. Asla emekli olmayacağımı söylemek için uğradım.
Sólo pasaba para decirle que nunca voy a retirarme.
İşte bu yüzden, yeni doğacak çocuklarımız, bizi çok heyecanlandırıyor.
Por eso estamos emocionadas por nuestros nuevos bebés.