Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ K ] / Kalan

Kalan перевод на испанский

34,461 параллельный перевод
Şimdi tahtla aramda kalan tek engel sensin
Y todo lo que queda entre el trono y yo, eres tú.
Raimy... anneni seven bu insanarın yanında olamayacak mısın, hikayelerini dinlemeyecek misin, hayatının geri kalanında buna pişman olabilirsin.
Raimy... si te pierdes estar con la gente que amaba a tu madre, escuchar sus historias, lo vas a lamentar durante el resto de tu vida.
Kalanı onlar halleder.
Ellos harán lo demás.
Nerede olduğunu bilmediğimden pizza parasının kalanını bahşiş niyetine ustalara verdim, baba.
- De nada. Papá, les di el vuelto de la pizza como propina porque no sabía dónde estabas.
Vücudunun geri kalanının olduğu yere mi?
¿ Dónde has escondido nuestra tarta?
Hikâyenin geri kalanını Kurtwell'e sormamız gerek.
El resto de la historia hay que preguntársela a Kurtwell.
Kalan hayatım boyunca Jack Walser gibi davrandım.
durante el resto de mi vida... me he comportado como Jack Walser.
Kalan tırnaklarım yüzünden böyle konuşuyor olabilirim ama Sophie eğer memelerinin yarısı ortada süzülmüyorsan Barbara'ya doğru bir örnek olmuyorsun demektir.
Puede que esto sea lo que queda de mis uñas hablando, pero Sophie, si no estás arreglada y con medio pecho afuera, ¿ realmente estás dando el ejemplo correcto para Bárbara?
Bence, tarım kısmını çıkaralım bütçenin geri kalanını görüşmeye ve tartışmaya açalım.
Ahora, digo que analicemos estas provisiones de Agricultura del presupuesto general y armemos un debate y enmendemos lo necesario.
Siz onu yaparken ben de günün düşüncelerinden kalan metabolik.. ... atıkları atmak için beyin hücrelerime serebrospinal sıvı pompalayacağım. - Ne?
Oh, mientras haces eso yo bombearé fluido cerebro-espinal por mis células cerebrales para eliminar los subproductos metabólicos de los pensamientos del día.
Bebeğim, bu dünyada elimde tek kalan şey kaburgalar!
¡ Bebé, las costillas son todo lo que me queda en este mundo!
Günün sonunda elimde kalan bu tamam mı?
Al fin y al cabo, es lo único que tengo, ¿ no?
Ömrümün geri kalanını seninle geçirmek istiyorum yani biraz vakit geçirip önce bazı şeyleri çözmek istiyorsan... O halde yap!
Quiero pasar el resto de mi vida contigo así que, si necesitas algo de tiempo, resolver antes algunas cosas... hazlo.
İçeriyi temizleyeceğiz ve tesiste kalan ekipten sağ kalanlara ulaşacağız.
Barreremos adentro e intentaremos hacer contacto con cualquier superviviente del equipo base.
Ailemde en uzun süre ayık kalan olmaktan gurur duyuyorum, buna 12 yaşındaki oğlum da dahil.
Bien, me enorgullece anunciar que soy la que más tiempo lleva sobria de mi familia, incluyendo a mi hijo de 12 años.
Geri kalanını harcamış, alıntı yapıyorum "eğlenceli şeylere."
Gastó el resto en, y cito : "Cosas divertidas".
Kahretsin, kalan zamanda da benimle ilgilenmek zorunda kaldı.
Diablos, la mitad de las veces tenía que hacerse cargo de mí.
Kalanı size bağlı.
El resto depende de ti.
- Evet. Şikago'da yarım kalan bir mevzu varmış meğer.
Sí, bueno, resulta que tengo asuntos pendientes en Chicago.
Bill Keirstead güvenliğini hiçe sayarak enkaza girip hayatta kalan son kişiyi kurtardı.
Bill Keirstead se metió entre los escombros sin preocuparse por su propia seguridad y rescató a nuestro único superviviente.
Geç saatlere kalan oylamalar için.
Ayuda con las votaciones a altas horas de la noche.
Bunlar her kimse, federal yönetimdeki kıdemli üyeleri öldürdüler. Biz orada olduklarını bilmeden yarım kalan işlerine yoğunlaştılar.
Esas personas, sean quienes sean, han matado a casi todos los miembros de alto rango del gobierno federal y han atado todos los cabos sueltos antes de que supiéramos que los había.
Riley, bilgisayardan geriye kalanı hacklemen mümkün mü -
Bueno, Riley, ¿ puedes hackear lo que queda del ordenador y decirle...?
Geriye kalan bir delik, Jack.
Lo que queda es un agujero, Jack.
Tren istasyona bodoslama dalmadan önce kalan vaktimiz bu kadar. Hiç çözemezdim ki.
Siempre estuve terrible con esos.
Hayatımın o kısmını geri kalanı gibi hatırlamıyorum.
Es sólo que no recuerdo esa parte de mi vida de la misma forma en que recuerdo al resto de ella.
Geri kalanı nerede?
¿ Dónde está el resto?
Satıcı geri kalanını getirememiş.
El vendedor no pudo conseguir el resto.
Geri kalanı alana kadar erteleyelim.
Sólo tenemos que posponer, hasta que podamos conseguir el resto.
Aynen, ve geri kalan rakamlar ise üçlü eyalet bölgesindeki en güçlü suç ailesi çalışanlarının...
Sí, exactamente, y el resto de los números coinciden con cinco cuentas de Snapitz que enlazan a socios conocidos de la familia criminal más poderosa
Ama kızından ve karından uzakta kalan hayatını bir hücrede geçirmene razılar.
Pero están preparados para que tú pases el resto o lo que te quede de vida, en una celda, lejos de tu mujer y de tu hija.
Yani, o ikisinin geri kalan zamanda ne işler çevirdiğini bilmek istemez misin?
¿ No quieres saber en qué más andan metidos esos dos?
Ufalanmış kalbinizin avuçlarımda kalan kırıntılarının hissiyle uyanabilirim hala.
Despertaba sintiendo el crujir de tu corazón... entre mis manos.
Geri kalanını da o halleder.
Él puede contribuir con el resto.
Geri kalanını vücut sentezliyor. Temel, yiyecekten gelmesi gerektiği anlamına gelir.
Todo el resto, tu cuerpo los sintetiza, y los vitales deben provenir de la comida.
Balıkçılık filoları kalan son balıkların peşindeler ve onları yakalamak için karadan giderek uzaklaşmaları, okyanusun daha derinlerine inmeleri gerekiyor.
Las flotas pesqueras están buscando los últimos peces que quedan. Tienen que viajar cada vez más lejos y más profundo en el océano para encontrarlos.
Emirleri çoktan verdim, geri kalanımızda görevlerinde kalacak.
Ya he dado la orden y el resto permaneceremos en nuestros puestos.
Onun bıçağı senin arana girmek zorunda kalan bendim.
Soy... soy quien tuvo que ponerse entre tú y su cuchillo.
Yani o eve-dönüş şeyine gitmelisin, mikrofonu eline almalısın..... ve Marissa'ya ve geri kalan hurdalıktaki şişman kedilere kızmalısın.
Así que tienes que ir a esa reunión de antiguos alumnos, tienes que coger ese micrófono y burlarte de esa Marissa y de los demás peces gordos de ese basurero.
Sizin ya da ülkenin geri kalanının seçtiği başkan olmayabilirim.
No soy el presidente al que ustedes y el resto de la gente votó.
- Yolcuların geri kalanı ne olacak?
¿ Pero qué hay de los otros pasajeros?
Hayatta kalan nerede?
¿ Dónde está el superviviente?
Yani adamımız kalan altıdan biri.
Nuestro tipo es uno de los seis que quedan.
Soğukta kalan casus?
¿ El espía que se quedó afuera en el frío?
Hayatımın geri kalanında peşimi bırakmayacak bir şey.
Va a estar conmigo el resto de mi vida.
Bunun sebebi, hayatta kalan oğlunu görmek istemeyip kendisini aciz hisseden Darius'un babası Sanford Pringle için yıkıcı bir etkisi olan eşini ve büyük oğlunu kaybedişiyle alakalıydı.
¿ Quién va a - - Esto ocurrió por el efecto devastador de la pérdida de su esposa e hijo en Sanford Pringle, padre de Darius, quien se sentía incapaz, o sin voluntad, de ver a su hijo sobreviviente.
Kalan tek yerim burası. İstediğin kadar kal.
Este es el único lugar que me queda.
Doğru, kalanını da, arkadaşınızla devam etmesi için elinizden geleni yaptığınız Bayan Blackstone için uygun adımlar atarak D.A'in ofisine gidip aldığınız dosyadan öğrendiniz.
Correcto. Descubriste el resto de un archivo de la oficina del fiscal porque estabas yendo por los canales adecuados por la Sra. Blackstone, a quien regresaste a terapia con tu amiga.
Ensenada'da annesinde kalan bir kızı vardı.
Tenía una hija que vivía con su madre en Ensenada.
Gününüzün geri kalanında iyi eğlenceler.
Disfruten el resto de su día.
- Kalanını yiyebilirsin.
¡ Panqueques, sí!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]