Kale перевод на испанский
2,990 параллельный перевод
Koruyamayacağımız bir kale ne işimize yarar?
¿ Qué sentido tiene tener una fortaleza que ni siquiera podemos defender?
Kale kapısını açıp, size borcumuzu ödeyeceğiz.
Abriremos la puerta para pagarle.
Yeogu'nun iki kale kazandığını duymamalılar.
Ellos no pueden oír hablar de Yeo Gu ganando dos fortalezas.
KARDESIM, ACAMAYACAGIM KILIT GIREMEYECEGIM KALE YOKTUR.
No hay cerradura que no pueda abrir, ni cuarto en que no pueda entrar.
Anne Goose'dan kale.
Madre Ganso a base.
- Kara Kale Kuleleri!
- ¡ Doble Castillo con Torres!
- Kara Kale mi?
- ¿ Doble Castillo?
- Sorunun adı, Kara Kale Kuleleri.
- Doble Castillo con Torres. Eso es.
Güney Kale Caddesinde eski bi otel.
Es un viejo hotel en la calle Castillo Sur.
Yüzbaşı Colter Stevens Burası Kuşatılmış Kale.
Capitán Colter Stevens, aquí Castillo Asediado.
Yüzbaşı Colter Stevens Burası Kuşatılmış Kale. Aktarımı onaylayın.
Capitán Colter Stevens, aquí Castillo Asediado ¿ Me copia?
Kuşatılmış Kale'desiniz. Hareket edebiliyor musunuz?
Está en la operación "Castillo Asediado" ¿ Es usted funcional?
- Kuşatılmış Kale'desiniz.
- Unidad "Castillo Asediado". - ¿ Quién?
Kuşatılmış Kale nedir?
¿ Qué es Castillo Asediado?
Yüzbaşı Stevens, burası Kuşatılmış Kale.
Capitán Stevens, aquí Castillo Asediado. ¿ Me copia?
Kuşatılmış Kale için çalışıyorsun.
Está en Castillo Asediado. A salvo.
Burası Kuşatılmış Kale.
Aquí Castillo Asediado.
Yüzbaşı burası Kuşatılmış Kale. Aktarımı onaylayın.
Capitán, ¿ me copia?
Yüzbaşı Stevens, burası Kuşatılmış Kale.
Capitán Stevens, Castillo asediado transmitiendo.
Kale mi, at mı?
¿ Torre o caballo?
Kumdan kale mi inşa edeceksiniz?
¿ Construir algunos castillos de arena?
İki kale vardı. Küçük maçlardı. Beşe beş oynardık.
Teníamos dos objetivos, ya sabes, pequeño goliæe, en su mayoría jugamos 5 contra 5
Bir kale burada, öbürü arkada.
Así que tuvimos una no y tuvimos una vuelta allí.
Yanlış kale!
¡ Ese es el gol equivocado!
Biz şişe olayını yapmıyoruz, üst kale direğini yapıyoruz.
No le damos a la botella, le damos al travesaño.
Üst kale direğini yapabiliriz.
Podemos pegarle al travesaño.
Üst kale direğini vur.
Pégale al travesaño.
Herkes üst kale direğini vurabilir.
Todos le pueden pegar al travesaño.
Her takım gördüğünüz yuvarlak halkayı diğer takımın kale çizgisine taşımalıdır.
Cada equipo debe llevar la vejiga a la línea de gol del equipo contrario.
Sürekli devriye atıyorlar. Evler şu an bir kale gibi.
La casa parece una fortaleza, está vigilada constantemente.
KALE Çeviri : omeren83
Original CreepySubs Traducc. Jinetedeltiempo Correcciones y extras TaMaBin
Evet... Bir kız var. Adı, İkinci Kale Stace.
Bueno, hay una chica llamada Stace Segunda Base.
O kumarhane bir kale.
Ese casino es una fortaleza.
- Ne? Baksana, sana çocukluğumuzdaki gibi çarşaftan kale yapabilirim ne dersin?
Puedo hacerte un fuerte de sábanas como cuando éramos chicos.
Bu senin basit çarşaf kale modelin.
Este es tu modelo básico del fuerte de sábanas.
Kale kapısı açılacaktır.
La reja va a estar abierta.
Metz'teki kale gayet sağlam.
Metz es una fortaleza poderosa.
- Kale inşa edebilirsin dışarıda.
Puedes construir una fortaleza.
- Evet, kale inşa edin.
Si, construye una fortaleza.
- Dışarıda kale mi inşa edeyim?
¿ Una fortaleza? ¿ Aquí afuera?
Kale inşa edebilirsiniz!
¡ Puedes construir la fortaleza!
- Hiç kale inşa ettin mi Wendy?
Wendy, ¿ Alguna vez has construido una fortleza?
Yani bu... Resmen bir kale.
- Es una fortaleza.
Yastıktan kale yaparız.
¡ Podríamos hacer un fuerte de almohadas!
Sorun yok, Sandy. Sadece birkaç sersem kumdan kale yapıyormuş.
Sandy, solo son unos chicos jugando con la arena.
Haydi tek kale oynayalım.
Vamos a jugar a mitad de cancha
Dodge Kale'sindeki hastanede.
En el hospital en Fort Dodge.
Birinci kale dolu ve bir out var. Vuruş geldi, top sol tarafa yükseliyor.
El corredor está en primera con un hombre fuera a los jardineros derecho e izquierdo.
- Bir kale.
- Es un castillo.
Bir de kale hendeği tabii.
Con un foso.
Bu balık kale hendeğinde yaşayabilir ve sularımızı korur, böylece kaleye girmeye çalışan kötüleri yer. Öyle mi dersin?
¿ Eso crees?