Kapalı перевод на испанский
16,892 параллельный перевод
Ve belki de, küçük bir ihtimal de olsa kapı kapalı kalır diyorsun.
Y quizás, solo quizás, se mantendrá cerrada.
Bütün kapıların kilitli, bütün pencerelerin ve ışıkların kapalı olduğundan emin olmalıyız ki Galavan'ın bizi bulması kolay olmasın.
Tenemos que asegurarnos de que todas las puertas están cerradas, todas las ventanas cerradas y las luces apagadas para ponerle difícil a Galavan encontrarnos,
Pencerelerin kapalı olduğundan kapıların kilitli olduğundan ve ışıkların kapalı olduğundan emin ol.
Se asegurará de que las ventanas estén cerradas. Se asegurará de que las puertas estén cerradas con llave. Se asegurará de que los tragaluces estén cerrados.
Pekala, ben kapalı alan korkularımla yüzleşeceğim.
Voy a enfrentarme a mi temor a los espacios cerrados.
Farlar kapalıyken 150 yapıyordu!
¡ Íbamos a más de 120 con las luces apagadas!
- Anayollar kapalı, otobandan geldim.
Señor, evité las rutas principales y tomé la autopista
- Kapalı olsun, değil mi?
Siéntese. - La cierro, ¿ no?
- Açık mı kalsın, kapalı mı?
¿ Abierta o cerrada?
- Kapalı kalsın, Bayan Libby.
Cerrada.
Sen o lanet çeneni kapalı tutmaya çalış yeter, tamam mı?
Solo cierra el pico con respecto a esto, por favor.
- Özür dilerim, kapalıyız.
- Lo siento, estamos cerrados.
Roper kadının çenesini kapalı tutacağına güvenemem, dedi.
Roper dijo que no se podía confiar en que se quedara callada.
Orospu ağzını kapalı tutmamalıydı.
No debería haberse quedado callada. ¡ La muy puta!
Üç bardak da böyle kapalı kalır.
Ponéis un vaso así, otro así, otro así...
Aşağıdaki çukurda kapalı kaldım. Karanlık. Karanlık geliyor.
Atrapada en el agujero subterráneo la oscuridad... está llegando.
Yolcularımızın dikkatine. Acil bir durumdan dolayı "B" platformu kapalıdır.
Atención, por una emergencia la plataforma B está cerrada.
Bu şerit kapalı. Merdivenleri kullanın.
Esta vía está cerrada.
Lanet ağzını kapalı tut, Baity.
Mantén la boca cerrada, Baity.
Unutma, ya Fransızca konuş ya da ağzını kapalı tut.
Recuerda, habla francés o mantén la boca cerrada.
İnsanlar dünyayı algılayış tarzımızda özel bir şeyin varlığını sever ancak tıpkı ev sahipleri gibi biz de sıkı, sıkı olduğu kadar kapalı döngülerde yaşar nadiren tercihlerimizi sorgular genellikle bize söylenen bir sonraki hamleyi yapmak için hazır oluruz.
Al humano le atrae que haya algo especial en la forma en que percibe el mundo, y aun así vivimos en bucles tan estrechos y cerrados como los anfitriones, Raramente cuestionamos nuestras decisiones, conformes, en gran parte, con que nos digan qué hacer después.
Gözleri kapalıydı.
Sus ojos estaban cerrados.
- Bugün hava kapalı.
Hace un día triste. Sí.
Seni duyamaz, Em. Kulaklığı kapalı. Orada tek başına.
No puede escucharte, cuando se levanta está por su cuenta.
Marcus bana hiçbir şey söylemiyor. Sadece burada kalıp kapıyı kapalı tutmamı söyledi.
Marcus no me dice nada, me dijo que me quedará aquí y que cerrara la puerta.
- Güneş aslında ortaya çıkıyor, siz kapalı hava sevenlere.
- El sol realmente está atravesando la fuerte nubosidad.
Sen temiz tutulması gereken hüküm giymiş bir suçlu hareketleri sınırlandırılmış ve kapalı kapılar ardında birisin.
Tú eres una convicta que necesita a alguien que limpie sus cosas, tus movimientos están restringidos y tu puerta está cerrada.
Çenenizi kapalı tutacaksınız.
Tenéis que mantenerlo en secreto.
Sadece çenenizi kapalı tutun.
Mantened las bocas cerradas.
Silah yuvaları kapalı.
Las troneras están cerradas.
Perdeleri kapalı, kapıları kilitli tut.
Mantén las persianas cerradas y las puertas, con llave.
En büyük başarısı, bir uçağın tuvaletinde kapalı spermi kazıyarak evli bir adamdan çocuk sahibi olan aptal köylü bir kızım sadece.
Solo soy una campesina tonta cuyo mayor logro fue embarazarse del hijo de un hombre casado después de raspar su esperma de un baño de avión.
Yani, silahı her zaman aşağıda tutun ve ateş etmeye hazır olana kadar emniyeti kapalı tutun, tamam mı?
Así que mantengan el arma apuntando hacia el suelo, y tengan el seguro puesto hasta el disparo, ¿ si?
Bu emniyet kapalı demek, ve ateş etmeye hazır.
Así indica que se puede disparar.
Pencereler kapalı, kapılar kilitliydi.
Las ventanas están subidas, las puertas están cerradas.
Kapalı bir hayatın var.
Pues sí que eres modosita...
Cebim kapalı, kakao ocakta, kitabım yatağımın başucunda.
Celular apagado, chocolate listo, libros junto a la cama.
- Kayıt cihazınız kapalı.
- Su grabadora está apagada.
Bundan öncesinde, kutu kapalıyken.
Antes de eso, mientras la caja está cerrada.
Orası kapalı bir alan.
Es un espacio cerrado y...
- Hava geçirmez oda kapalı mı?
¿ Cerró la compuerta?
- Kapalı bir alanda tutuyorlar.
En un centro clandestino de detención.
Nedense otopark kapalıydı.
El estacionamiento está sellado por algún motivo.
Onların böcek kapanlarında kapalı kalmak istemezsin.
No caigas en su trampa.
Ama onun yarattığı bu saplantılı küçük dünya kesinkes kapalı bir kitap demekti.
Pero el pequeño mundo obsesivo que ella creó... significaba que éste era un libro que quedaba... firmemente cerrado.
Bunu söylememe gerek var mı bilmiyorum ama'Çeneni kapalı tut.'
No debería decirte que ni una puta palabra al respecto, pero lo haré.
Güzel bir akşamdı, pencereler kapalıydı. ... Allen'ın evinin önünden geçerken sesler duydum.
Era una noche agradable, de ventanas abiertas, pasé junto a la casa de Allen, y escuché voces.
Lanet çenenizi kapalı tutun.
¡ No digáis una puta mierda!
Kapalıyız.
Sí, estamos cerrados.
Gelecek pazara kadar üstü kapalı kalacak.
La revelación no será hasta el próximo domingo.
Pencereleriniz kapalı tutun.
Cierren las ventanas.
... kapalı havuz yok.
No tiene piscina cubierta.