Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ K ] / Kaybolmuş

Kaybolmuş перевод на испанский

3,706 параллельный перевод
- Ve şimdi hepsi kaybolmuş? - Evet.
- ¿ Y ya desaparecieron?
- Ve onlar da kaybolmuş.
- Y eso también ha desaparecido.
O kaybolmuş.
Está perdido.
Bazı dosyalar kaybolmuş.
Algunos casos se perdieron.
İki gün önce kaybolmuş.
Desapareció hace dos días.
Hızlı tanışma tarzı bir yerde ortadan kaybolmuş ertesi gün ağaçlıklı bir yolda öldürülmüş halde bulunmuş.
Desapareció de un evento de citas rápidas y fue encontrada en un callejón cercano la mañana siguiente.
Mahzenler zamanla kaybolmuş.
La criptas se perdieron a medida que pasaba el tiempo.
Telefonlarımızı 30 km uzaklığa kadar izlemiş sonra sinyal kaybolmuş.
Dice que rastreó nuestros celulares hasta un radio de 20 millas, y luego la señal se cayó.
Tom Blake, Salina'da yaşayan bir tezgahtar işten eve giderken kaybolmuş, dün ölüsü bulundu.
Tom Blake, un empleado en Salina que desapareció de camino a su casa después del trabajo... lo encontraron muerto ayer.
Dün kaybolmuş, diğer kurban ile bir bağlantısı yok.
Desapareció ayer, no tiene relación con la otra víctima.
Kaybolmuş gibisin.
Parece que andas perdido.
Araştırmalarıma göre Dr. Houston ilk konuşmasını Tampa'daki isimsiz bir çağrı merkezinde vermiş, orada çalışan Mark Jackson adında biri birkaç gün sonra gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuş.
No. Según mi investigación una de las primeras charlas que dio el Dr. Houston fue en una central que recibe llamados anónimos, en Tampa donde trabajaba un caballero llamado Mark Jackson que misteriosamente desapareció sin aviso unos días después.
Bazıları kaybolmuş.
Algunos solo están perdidos.
Bunu okuyorsan benim gibi kaybolmuş ve lanetlenmişsin demektir.
Si estás leyendo esto... entonces estás perdido y maldito como yo.
Nigel Malloy'nin cesedi de kaybolmuş.
- El cuerpo de Nigel Malloy desapareció.
Ölümden kısa bir süre sonra cesedi morgdan kaybolmuş.
Su cuerpo desapareció de la morgue justo después de su muerte.
Şurada oturan kadının çocuğu kaybolmuş.
¿ Ves a esa mujer? Dice que su hija desapareció.
Rebecca ayrıca kaybolmuş bir sandıktan bahsetmişti.
Rebecca también ha mencionado algo sobre un baúl que
Karısı 6 ay önce kaybolmuş ve aynı şey bu sandık için de geçerli.
Desapareció hace seis meses, al mismo tiempo que este baúl.
Amanda'nın kişisel her eşyası o yangında kaybolmuş olmalı.
Cualquier cosa personal de Amanda se habría perdido en el incendio.
Kaybolmuş gibi.
Ya sabes, está perdida.
Kaybolmuş, kendini çözmeye çalışıyor.
- Perdida, intentando saber quién eras. - No, rechazo esa analogía.
Birkaç hastaneden biraz kan kaybolmuş, ne yani?
Ha desaparecido sangre de algunos hospitales.
Gözden kaybolmuş.
Desapareció.
İki adam da bir gecede ortadan kaybolmuş görünüyor.
Parece que ambos desaparecieron durante la noche.
Fakat bir avuç dolusu kullanılmamış sekiz atımlık şarjör, anlaşılan geçen ay bir çatışma sırasında kaybolmuş.
Pero por lo visto ocho cargadores se perdieron el mes pasado durante un tiroteo.
Sanırım davetiyem postada kaybolmuş.
Supongo que mi invitación tiene perdido en el correo.
Yine morfin kaybolmuş.
De nuevo hay morfina desaparecida.
Şu genç, yedi numara ortaya çıkmış ve kaybolmuş diğer çocuklar, kardeşler, kuzenler gibi. Hepsi de Five Points'ten.
Este chico de aquí, número 7... acaban de denunciar su desaparición... lo mismo que otros hijos, hermanos, primos, por todo Five Points...
O zaman aralığında ortadan kaybolmuş ve hâlâ bulunamamış üç çocuk daha saptadım.
Encontré otros tres chicos que desaparecieron en ese lapso de tiempo que nunca fueron encontrados.
- Evet, o delik şimdi kaybolmuş.
Sí, y ahora el agujero no está.
Jimmy kaybolmuş.
Jimmy se ha desvanecido.
Sen tedaviyi içer içmez, tedavi temelli ortadan kaybolmuş olacak.
Tan pronto como tomes la cura, se irá para siempre.
İşletme yöneticiniz, bütün paranızla birlikte ortadan kaybolmuş.
Tu administrador desapareció y se llevó todo tu dinero con él.
Kaybolmuş adamlar, burada toplanıp ne bulurlarsa onu alıyorlar.
Hombre perdidos que se reúnen y hacen lo que pueden.
Madalyon kaybolmuş ve bunun hiçbir anlam ifade etmediğini mi söylüyorsun?
¿ El relicario ha desaparecido y me dices que eso no significa nada?
Bir donanma subayının kocası kaybolmuş.
El marido de una oficial de la Marina ha desaparecido.
Önemli olan tek şey kocamın ortadan kaybolmuş olmasaydı.
Todo lo que importaba era que mi marido había desaparecido.
Biraz yemek kaybolmuş, Castle Bunda büyütecek ne var?
Desapareció algo de comida, Castle, ¿ qué problema hay?
Zamanla polisler, bütün yolların Kurt Wilson'a çıktığını fark etmişler, o da ortadan kaybolmuş.
Cuando la policía se dio cuenta que las pruebas señalaban a Kurt, desapareció.
15 yıl kadar evvel ortadan kaybolmuş. Yasa dışı çılgınlıkları da o zaman başlamış.
Salió del radar hace unos 15 años, cuando empezaron sus escapadas ilegales.
Ama 15 yıl önce arkeolog olan karısı kaybolmuş.
Pero hace 15 años su mujer, también arqueóloga, despareció.
Bir hafta önce kaybolmuş.
Desapareció hace una semana.
Sonsuza dek kaybolmuş bir film.
Una película perdida para siempre.
Hiç bir iz bırakmadan ortadan kaybolmuş.
Ha desaparecido sin dejar rastro.
Omar Dixon için arama emri çıkardık ama çoktan kaybolmuş gibi.
Tenemos una orden de captura para Dixon pero parece que se escapó.
Kaybolmuş bir şey görüyor musun ya da rahatsız edilmiş gibi görünüyor mu?
Fijarse si falta algo, o si fue desordenado.
Angola'da, dört yıl önce ortadan kaybolmuş. Interpol ve Güney Afrika polisi onu öldü sanmış.
Desapareció de Angola hace cuatro años así que la Interpol y la policía sudafricana supusieron que estaba muerto.
Lucille 2 ortadan kaybolmuş ve şimdi senin ortaya çıkman ve Bluth şirketinin patronu olman gerek.
Lucille 2 ha desaparecido y es hora de que des un paso al frente y seas el presidente de la Compañía Bluth
Annen oraya gitmeden önce kaybolmuş da olabilir.
Puede que haya desaparecido antes de que ella llegara.
# Kaybolmuş hissediyorsan #
El Universo en expansión.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]