Kisi перевод на испанский
79,003 параллельный перевод
Cephaneye girme yetkisi olan tek kişi de...
Y los únicos humanos con acceso a la armería fueron...
Onun gururu uğruna halkımızdan kaç kişi öldü?
¿ Cuántos de nosotros hemos muertos por su orgullo?
Yüzler oyunu bana soru soran son kişi için pek iyi bitmedi.
El juego de rostros no resultó bien para la última persona que hizo preguntas.
İkimiz de diğer kişi olamadık, değil mi?
Ninguna de las dos pudo ser esa persona, ¿ cierto?
Gizli virüsü aktifleştiren bir şey var ve ne olduğunu bilen tek kişi Arias.
Algo activa el virus latente y sólo Arias sabe qué es.
Eğer söylediği şey doğruysa ve bu şey insanların içinde hareketsiz yatıyorsa Tanrı bilir kaç kişi enfekte olmuştur.
Si lo que ella dijo es cierto... y esta cosa puede estar latente dentro de las personas... Dios saben cuántos están infectados.
Onlardan bilgi alıyoruz ama bu kişi için riskli bir şey.
Obteniendo información de ellos, y es arriesgado para esa persona.
Bu olayların sebebini bilen tek kişi o.
Es el único que sabe qué es esto.
Şu mağazadaki korkunç gece kaçmayı başaran kişi vardı ya?
¿ Recuerdas a ese que se escapó esa noche de ese espectáculo de horror en el centro comercial?
En korkutucu şey şuydu ; sekiz kişi terk edilmiş bir binada zincirlenmiş bir hâldeydi.
Lo más aterrador fue que ocho personas estuvieron encadenadas en un edificio abandonado,
O gece halletmediğimiz tek bir kişi var o listede.
Hay solo una persona en esa lista de la que no nos ocupamos esa noche.
- Sadece bir kişi olduğunu sanıyorlar.
- Creen que fue un tipo solo.
Cesur iseniz ve istekli olursanız, olmak istediğiniz kişi olmanıza yardımcı olabilirim.
Si eres valiente y estás dispuesta, puedo ayudarte a ser... la persona que desees ser.
Ben sandığınız kişi değilim.
¡ No soy quien crees que soy!
Evet Liz, ebeveynlerimiz üzerine dünyadaki en uzman kişi.
Sí, Liz es la mayor autoridad del mundo en nuestros padres.
Bir çok insanın hayatını ileriye götürebilecek güce sahip olan tek kişi sensin ve tek endişe duyduğun hayat kendinin ki mi?
Tú y solo tú tienes el poder de mejorar la vida de muchas personas ¿ y la única vida que te importa es la tuya?
Ona oraya nasıl gideceğini gösteren kişi benim.
Yo soy la que le enseñó cómo llegar allí.
Sıradaki 10 kişi, içeriye.
Entren los siguientes diez.
Yaptığını düşünmeyen tek kişi sensin.
La única persona que no piensa que lo hizo eres tú.
Önemsediği tek kişi kendisi.
Es el único a quien le importo.
Demek istediğim, korodaki tek kişi benim kitabı okudun değil mi?
Digo, estoy en el coro pero ¿ leíste el libro, no?
Sana yardım etmeme izin vermelisin Noah, çünkü... İçinde bulunduğun acıyı gerçekten anlayabilecek... tek kişi benim.
Debes permitirme ayudarte, Noah, porque soy la única que puede y que sabe cuánto sufres.
Hadi ama, bana "Make-A-Match" uygulamasını öneren kişi sendin.
Vamos, tú me convenciste de usar Make-A-Match.
4 yıldır beraberdik ve ben onun aradığım kişi olduğunu sanmıştım.
Estuvimos juntos por cuatro años y yo... creí que era el indicado.
Biz olduğumuz kişiyiz onların bizden olmamızı istedikleri kişi değiliz.
Somos quienes somos, no lo que nos hicieron.
3.000 ölü ve binlerce kişi daha yaralandı.
Estimamos más de 3000 muertos y miles más de heridos.
Hepimiz bunu gerçekten yapan kişi biliyoruz.
Todos sabemos realmente quién hizo eso.
Her biri için birer kişi.
Uno por persona.
Kişi başına bir tane.
Uno por persona.
Bir kez daha beni anlayan tek kişi sensin Kansaslı.
Una vez más, Kansas, eres la única persona que me convence. Lo intento.
Karşı çıkan, savaşan bir sürü kişi var.
Desacuerdos. Peleas. Hay muchos de nosotros.
Veya Dake ile işbirliği yapıp Chuck'ın yerine gelecek kişi hakkında şansımızı denemeliyiz.
o cooperamos con Dake y probamos suerte empezando de cero con el reemplazo de Chuck.
Bir zamanlar uçmanın nasıl bir şey olduğunu bilen sadece 2 kişi vardı. Onlar da Wright kardeşlerdi.
Hubo un momento en la historia en que las únicas dos personas que sabían qué era volar eran los hermanos Wright.
Geldiğim noktaya bak. Konuşabileceğim kişi... sensin.
Ahora ha llegado a esto, la única persona a la que puedo recurrir... tú.
O ofiste oturmanın nasıl bir his olduğunu öğrenmek zorundasın. Kararları veren kişi olmanın.
Tienes que sentir cómo se siente sentarse en esa oficina, ser el que toma las decisiones.
İşsiz dört kişi 50'den daha iyidir.
Cuatro personas sin empleo es mejor que 50.
Çoğu kişi hatırlamaz kırk yıl önce ne yaptığını.
La mayoría de la gente no recuerda lo que estaba haciendo hace 40 años.
Hatta çoğu kişi, kırk dakika önce ne yaptığını bile hatırlamıyor.
Joder, la mayoría de la gente no recuerda lo que estaba haciendo hace 40 minutos.
- İhtiyacımız olan kişi...
- Necesitamos a alguien...
Harikasın. Olduğun kişi için.
Eres grandiosa para...
On kişi eksik.
Nos faltan diez.
Her sayımda on kişi eksik çıkıyor.
En cada conteo, nos faltan sistemáticamente diez.
Sırları olan tek kişi ben değilim.
No soy el único que tiene secretos.
Snyder kartın kaybolduğunu farkettiğinde şüpheleceği ilk kişi benim.
Cuando Snyder note que falta esa tarjeta de acceso, al primero que pondrá en reclusión será a mí.
Eşini bulmak için ne yaptığını bilmek istiyorum. Kaçan kişi.
Quiero saber qué están haciendo para encontrar a su compañero, el que escapó.
Onu ev sahibini öldürmesine yardım eden kişi.
La que le ayudó a matar a nuestro huésped.
Tanıştığın en çok yanı olan kişi olabilirim.
Podría ser la persona con más lados que has conocido.
Bunun psikopatça olduğunu düşünen tek kişi ben miyim?
¿ Y soy la única que piensa que eso es, como de psicótico?
Sadece üç kişi var burada.
Sólo están los tres.
Aslında babamın ailesi sayılan tek kişi Mike'dı.
Mike era casi la única familia que mi padre tenía.
O halde Jay G'yi mahvedecek rap sözlerini yazabilecek tek kişi Jazzy James'tir.
Entonces solo un hombre puede escribir el rap que arruinará la reputación de Jay G. Jazzy James.
kişi 33
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34