Klara перевод на испанский
4,863 параллельный перевод
Balıklara merhaba de.
Saluda a los peces.
Bu seslere ve yanan dönen ışıklara bayılıyorlar.
Les encantan los ruidos y las luces.
- Balıklara bakmayın çocuklar.
- No miren los peces, niños.
Balıklara güvenmiyorum.
¡ No! No confío en los peces.
Düşmanlıklara ara veriyoruz.
Un cese de hostilidades.
Bu şarkıyı aşka ve âşıklara adıyorum.
Y me gustaría dedicarla al amor y a los enamorados.
Maddi varlıklara verdiğiniz önemi adalete vermediğinizi düşünüyorum.
Estoy diciendo que das demasiada importancia a los objetos materiales - y no la suficiente a la justicia.
Öyle mi? Daha bir kapı açılırken defalarca benim fındıklara çarptı bile.
Pues parece más bien que una puerta me está golpeando repetidamente las pelotas.
- Balıklara bakmayın çocuklar.
- Lo siento - No miréis los peces niños
Balıklara güvenmiyorum.
¡ No! No confió en los peces
Caroline'ın alışması biraz vakit aldı tabii. Ama şimdi büyükanne ve büyükbabanın ufaklıklara yakın oturmasının kıymetini anlıyor sanırım.
A Caroline le tomó un período de ajuste, por supuesto, pero ahora creo que ella ve el valor de tener abuelos que vivan cerca para los pequeños.
Beni parmaklıklara bağladı ve Andrej'le Jovana'yı yatak odasına götürdü.
Lo siguiente que recuerdo es estar atado a la barandilla y él llevando a Andrej y a Jovana a la habitación.
Fiziksel bir sebep göremedikleri için, insanlar tüm bu hisleri ruhanî varlıklara bağlıyor.
Sin darse cuenta de que hay una causa física, la gente atribuye todas estas sensaciones a a las apariciones.
"Gece Hiddeti sürüsü diğer yaratıklara karşı aşırı derecede düşmanca yaklaşır."
Las manadas de Furias Nocturnas pueden ser extremadamente hostiles con el resto de especies.
Mark, ışıklara bak!
¡ Mark, mira las luces!
Ama Kruse bu sabah bütün gazetelerde olumsuz başlıklara konu oldu. Yani seçim sonuçlarına kesinlikle yansıyacaktır.
Pero el exabrupto de Kruse está en los medios... y el resultado se verá en las elecciones.
Ve beyin hasarına yol açan cinsel hastalıklara!
Y por las enfermedades venéreas que dañan el cerebro.
Her patlattığım dudak her demir parmaklıklara vurduğum kafa, emrin üzerineydi.
Cada labio que he hinchado... cada cabeza que he golpeado contra barras de acero, por orden suya.
Kalabalıklara girmesek daha iyi olur.
Probablemente es mejor no mezclarse ni relacionarse.
Tanıklara göre şoför, Barrow olduğunu düşündüğün kişi tek el mi ateş etmiş?
Así que los testigos dijeron que el conductor... el hombre que crees que era Barrow... ¿ disparó sólo una vez?
Tanıklara göre, gece ve gündüz çalışırmış, bu yüzden başka bir tesise deneyler için girmesine zamanı olmazmış.
Y según los testigos, trabaja día y noche, y no habría tenido tiempo de llevar a cabo experimentos en otras instalaciones.
Bölgedeki jeotermal olasılıklara bakıyoruz.
Estamos buscando posibilidades de energía geotermal en el área.
- Evet, hepimiz biliyoruz. Ama kadın ikinci derece yanıklara sebep olduğunu söylüyor.
- Sí, todos lo sabemos... pero esa mujer dice que le hiciste quemaduras de segundo grado.
Bana sormadan paramızı böyle saçmalıklara harcadığına inanamıyorum.
No puedo creerme que te gastaras nuestro dinero en una mierda como esa sin decírmelo antes.
Eskiden hayatım olasılıklara açıktı...
Mi vida solía sentirse tan abierta.
Tanıklara göre bir adamla bir kadın dükkâna girip delirmişler.
De acuerdo con los testigos un hombre y una mujer entraron a la tienda y enloquecieron.
Bana inançtan bahsettiğin zaman kabul etmemi istediğini biliyorum çünkü sen inançlı bir adamsın- - fakat ben örneklere, mantıklara inanan biri olarak ; bir şeyler örneği bozarsa, mantık orada biter.
Sé que quieres que tenga fe en lo que dices porque eres un hombre de fe. Pero yo creo en patrones y secuencias y esta secuencia no termina bien, a menos que algo la interrumpa.
Biz cerrahlar, insan bedenindeki kırıklara ve yırtıklara yabancı değilizdir. Hatta en güzel 20'li yaşlarımızı, o bedeni yeniden bir araya getirmenin her yolunu öğrenerek heba ederiz.
Los cirujanos conocemos las roturas y desgarros del cuerpo humano y es más sacrificamos nuestra juventud para aprender la forma de sanarlo de nuevo.
O halde yarın ayrılmak için hazırlıklara başlayın.
Entonces, debería prepararme para dejar este lugar mañana.
Böyle şeyler duygusallıklara, hatta daha kötü şeylere yol açar.
Conlleva a... emociones y... y otras cosas malas.
Her zaman bu demir parmaklıklara tutunursun.
Esas putas rejas de acero a las que siempre te aferras.
# CYK # # CYK # # Canavarlar Yaratıklara Karşı # # Onlar bize karşı #
Monster vs.
Size güveniyorum, bayım, aklımda ki sorun olmazsa adamlarımın sandıklara bir göz atması.
Confío en usted, señor, pero ¿ le importa si mis hombres revisan un poco por aquí?
- Tören için hazırlıklara bakmaya gitti.
¿ Dónde está Lavon? Ha ido a preparar el desfile.
Her şeyi sandıklara yüklüyorlar. Uçakla uçuruyorlar. Arka taraftan atıyorlar.
Cargan todo en cajas de embalaje, vuelan alto en un avión, y luego lo tiran por la parte de atrás.
Tony ödülü kazanmış gibi hıçkırıklara boğulacaktı.
Lloraría como el ganador de un Tony.
Belki bu sabah saçma gelmiştir hatta hastanedeki doktorlar görmemiş bile olabilir ama seni vuran merminin gidişatına ve cildindeki yanıklara göre konuşursak kendi silahın dışındaki bir silahla vurulmuş olman imkansız.
Tal vez fue un poco loco esta mañana, tal vez los médicos en el hospital hasta lo pasaron por alto, pero la trayectoria de la bala que te dio, las marcas de quemaduras en su cuerpo... básicamente, no hay ninguna posibilidad que te dispararan esa bala de cualquier otra arma, más que de la tuya.
Ben bu saçmalıklara inanmıyorum!
No creo en esas tonterías.
Bu hastane böyle ahlaksızlıklara göz yumamaz.
Este tipo de pornografía no tiene cabida en este hospital.
Ya da Yüce Tanrı'nın yarattıktan sonra "eyvah ben ne yaptım?" dediği varlıklara bakakalın.
O queden boquiabiertos de terror con los poderosos errores de Dios...
Bu gizli saçmalıklara kanmayacağım.
No voy a caer por esta mierda de capa y espada.
Eğer yeterince oynarsan, olasılıklara göre büyük para kazanıyorsun. Bildiğimiz bilim işte.
Si juegas lo suficiente, las probabilidades son que vas a tener grandes beneficios y eso es ciencia básica.
-... yanıklara eşleşme buldu mu?
- cuando introdujo las quemaduras?
Yangınlara, salgın hastalıklara, kavgalara...
Incendios, plagas, conflictos...
Belirsiz bir takım saçmalıklara kanıp, itilip kakılıp...
Solo me decías tonterías extrañas Y me animabas
Ufak hatalardan tutun büyük haksızlıklara kadar hepimiz içimizde suçlulukla yaşarız.
Desde pequeños errores a crímenes graves, todos vivimos con la culpa en nuestras vidas.
Tanıklara rüşvet vermemize gerek yok.
No necesitamos sobornar a los testigos.
Aklımda birisi var ama bunun için o tanıklara ulaşmamız gerek.
Tengo a alguien en mente, pero necesito la manera de que los testigos quieran ir con ello.
Gözüme bak da söyle onunla tanıklara rüşvet vermek için buluşmadın mı?
? Me vas a mirar a los ojos y decirme que no acabas de encontrarte con ella para sobornar a esos testigos?
Ama onları yok edeceğiz, ortadan kaldıracağız balıklara yem edeceğiz.
Es una extraña cuestión mental.
- Hâlâ inanıyor musun o saçmalıklara?
¿ Todavía crees en esa mierda?