Kârımın перевод на испанский
194 параллельный перевод
"Size 10,000 dolar ve Kârımın % 50'sini borçluyum."
"Le pagaré 10.000 dólares y 60 % de las ganancias."
O pislikler kârımın çoğunu alıyorlar.
Se llevan gran parte de mis beneficios.
Yanına kâr kalacağını mı sanıyordun?
¿ Piensa poder salir como si nada?
Kâr yüzdesi kazanmak için kumarbaz gibi riski göze alır mısın?
¿ Correría el riesgo de hacerlo por un porcentaje de la ganancia?
Kârın da üçte birini alacaksınız. Anlaşıldı mı?
¿ Está claro?
İlk kârım senin olacak, sadece senin çünkü kumpanyamın bir parçası olacaksın, değil mi Melina?
Mi primera ganancia será tuya, solamente tuya, porque tomarás un papel en mi compañía, ¿ cierto, Melina?
Yaptığının yanına kâr kalacağını mı sanıyorsun?
¿ Crees que te vas a salir con la tuya?
Çünkü bu yaptıklarının yanlarına kâr kalmaması lazım!
¡ Porque no se les debe dejar escapar después de lo que hicieron!
Kuşlarını yetiştirip, satmaya devam edebilirsin ama kâr, sosyal yardım fonuna aktarılacak ve sen de kârdan maaş alacaksın.
Puede continuar criando y vendiendo los pájaros, pero los beneficios irán a la caja de previsión de la prisión, y su sueldo será una participación en los beneficios.
Oyun tutarsa destekçilerin parasını ödemek zorundasınız. O kadar destekçiyle hiç kâr edemezsiniz. Anladınız mı?
Si es un éxito, debe pagar a los promotores y con tantos, nunca tendría suficientes ganancias para todos. ¿ Entiende?
Umarım kârınız da iyi olur.
Harán dinero, ¿ no?
Kârın ne kadar olabileceğini bilmiyorum... tam olarak ne kadar harcadığımızı da, fakat olay şu.
No sé. No sé cuánto rendirá. Puede que no cubra los costos.
Önümüzdeki bir yıldan daha kısa bir süre içinde, net kârımızın 45 milyon dolara kadar çıkacağını tahmin ediyorum.
Yo estimo un flujo de fondos positivo en el grupo de $ 45 millones... para este año fiscal, en resumen, un año antes de lo programado.
Galiba 1975 yılında yaptığımız kârın, yılın başında yaptığımız kâra bölünmesi baz alınıyor.
Creo que se basa en un múltiplo de las ganancias de 1975... tomando como base el período de 1975.
Maaşının % 50'sine, yılın başında yaptığımız kârın % 25'i ilave ediliyor ve sözleşmenin bitiş tarihiyle çarpılıyor.
Creo que era el 50 % del salario... más el 25 % de las ganancias del primer año... multiplicado por la parte incumplida del contrato.
Çağımızda, üretim insanların ihtiyaçlarını giderme amacıyla değil ; ... kâr elde etme...
La producción ya no está dirigida a satisfacer las necesidades humanas... sino a hacer mayores beneficios.
Matt Vogel'ın babası Kasım ayında büyük bir mağaza açtı ve onun kârıyla Matt'e bir yılan aldı.
Cuando la tienda del padre de Matt Vogel obtuvo beneficios en noviembre le compró una serpiente.
Başarılı olursa, kârını bana ödeyecek ve paramı alacağım.
Si tiene éxito, me pagará intereses y repagará el préstamo.
Bu yaptığının yanına kâr kalacağını mı sanıyordun?
¿ Cómo esperabas salirte con la tuya?
Genelde kazanan takım kâr oranlarını elinde tutar.
Generalmente el equipo ganador cubre la diferencia.
Ne bu, rüzgârdan mı herkes doktoru tehdit etmenin yanına kâr kalacağını mı sanıyor?
- Te he decepcionado.
Yapmayacağım. Quark bizim maaşımızı bahane edip sadece kendi kârını arttırmak için
Los liquidadores de la ACF nos acosarán de por vida.
Kârını mı?
Tus beneficios.
Anladığım kadarıyla onunla yüzleşmekten kaçınma arzunuza rağmen, yaptıklarının yanına kâr kalmasını da istemiyorsunuz, Kendinizi bizim ellerimize bırakın.
Siento que aunque no desea una confrontación no quiere que su esposo se salga con la suya. Deje que nosotros le ayudemos, a eso nos dedicamos.
- Siz ölümden ve acı çekmeden kâr mı çıkarttınız?
¿ Sacaron provecho de la muerte y el sufrimiento?
Unutalım. Aslında orayı, vergiden düşmek için satın almış ama sonradan kâr etmeye başlamış.
Lo compró con fines fiscales pero resultó dejar ganancias.
- Onu dava ediyoruz. Nelle'nin müvekkili. Kârımızı yükseltmek ve Birinci Anayasa Tadilat'ını yürürlükten kaldırmak için harika bir fırsat.
Perfecto para hacernos notar y hacerle mella a la Primera Enmienda.
Kendi meyvelerimizi kendimiz yetiştirip onları burada işliyoruz ve kârımızın yarısını savaş yetimlerine veriyoruz.
Cultivamos los vegetales y los procesamos y damos la mitad del dinero a huérfanos de la guerra.
— Aşama 3 : Kâr. Anladınız mı?
- La fase 3 es la ganancia. ¿ Entendido?
8 dolarlık ıstakoz aldım ki 80 dolarlık kadar büyütüp kârını yiyebileyim.
Compré una langosta de 8 dólares para convertirla en una de 80, y comerme las ganancias.
Kâr mı yaptın?
- Sí, $ 1500. ¿ Obtuviste ganancia?
Kâr amaçlı olmayan kurumların kayıtları halka açıktır. Bakın bakalım orada gerçekten ne yapıyorlarmış.
Los informes de esas fundaciones son datos públicos veamos qué hacen en realidad.
Ve eğer göreceğim şeyden hoşlanmazsam... kârımı senin küçük oyun yazarının kemiklerinden ezeceğim.
Y si no me gusta lo que veo exprimiré mis ganancias de los huesos de tu escritorcita.
Teknik olarak kâr paylaşımını, tek taraflı olarak, yeniden ayarladım diyebiliriz.
Me importa. Técnicamente se podría decir que hice un reajuste unilateral de dividendos.
Yapmadı, ne zaman pazar konusunu açsak,... kârını her halükarda paylaşmıyor. 13 saat ter döküyoruz, eve döndüğümüzde yanımızda yiyecek hiçbir şey olmuyor,
El Comité Central de la Guardia Nacional ha juzgado inaceptables las medidas de Rossel.
- Fark etmez. Biri bana gelip de garajıma yasa dışı mallarını koymak istediğini söylerse o kişi ya en yakın dostumdur ya da benim de bir kârım olacaktır.
Si alguien me dice que quiere meter artículos ilegales en mi garaje o es mi mejor amigo, o saco algo de eso.
- Hayır mı? O zaman senin kârın ne Keith?
- Entonces, ¿ qué sacas tú, Keith?
Sanırım birkaç Ferengi arkadaşınız Yüzbaşı Barclay'in yaptığı işten kâr etmenin bir yolunu buldular.
Creo que algunos de sus amigos Ferengi encontraron una forma de lucrar con el trabajo del Teniente Barclay.
Senden para bile almayacağım. Yaratıcılığın ölümünden kâr etmeyeceğim.
No sacare provecho de la muerte de la creatividad.
Ben bu makinenin yarım kârını aldım, tamam mı?
Así que me compré media \ ~ esta máquina, ok?
Yaptıklarının, yanına kâr kalacağını mı sandın? Bir daha düşün.
¿ creíste que ibas a salirte con la tuya?
Güney Amerika yolunu yarılamıştım ama bu yaptığının yanına kâr kalmasına izin veremezdim. Çünkü biz kardeşiz ve az da olsa birbirimizi seviyoruz.
Iba rumbo a Sudamérica, pero no podía dejar que te salieras con la tuya... porque somos hermanos, mamá, y nos caemos bien.
Başka birinden ısmarlamak zorunda kaldım bu yüzden biraz uzun sürdü ama kârınız oldu.
Acabé encargándola a través de alguien distinto así que demoró un poco más. Pero ahorraron unos verdes.
Sizinle bu marjı bölüşelim. 30'un yarısını kâr olarak ben alacağım,..
Dividiremos la diferencia. Yo me quedaré con la mitad del margen como beneficio y usted se ahorra la otra mitad del margen.
İlk iki Star Wars filminin kârı Lucas'ın iş dünyasındaki girişimlerini de çok hızlandırmaya yardım etmişti.
Los beneficios de las dos películas de Star Wars... impulsaron la expansión de las empresas de George Lucas.
Şimdi 500 dolar ödüyoruz. İlk kara kadar kârımızın % 50'sini alıyor. Sonra geri kalan hissesini alıyoruz.
Le pagamos 500 ahora, y le damos 50 % de las ganancias hasta la primera nieve.
500'ü geri alacağım... Sizde kârı alacaksınız.
Tomaré los £ 500 de regreso y solo ustedes se quedan con la ganancia.
- Kârınızın % 25'ini alırım.
El 25 % de la tuya.
Bu, yatırım yapmak anlamına geliyordu Ve bu da bir kaç yıl için kârın azalması demekti.
Se trataba de realizar algunas inversiones y eso implicaba reducir ganancias por unos años.
Ama arkadaşımın işi uçuşa geçti. Oradan elde ettiğim kârı başka bir şirketi satın almak için kullandım.
Pero el negocio de mi amigo prosperó y usé las ganancias de eso para comprar otra compañía, y otra.
- Bu yanına kâr kalır mı sandın?
- ¡ Para! - ¿ Piensas que vas a poder escapar de ésta?
karımın 27
karım 448
karıma 23
karımı 36
karım yok 16
karım ve ben 25
karım nerede 56
karım öldü 19
karım mı 39
karım 448
karıma 23
karımı 36
karım yok 16
karım ve ben 25
karım nerede 56
karım öldü 19
karım mı 39