Laval перевод на испанский
64 параллельный перевод
Kim söyledi bunu? Laval mı?
¿ Quién le dijo eso?
Suda bata çıka ilerleyip gemilerin geri dönmesi için yalvardılar.
¿ Laval? Se metieron en el agua suplicando que les recogieran.
Mösyö Laval'ın tabiriyle birkaç Fransız haini görmeye geldiniz.
Vino a ver a franceses traidores, como nos diría Monsieur Laval.
Sizce Mareşal Petain de Pierre Laval gibi sizi hain olarak mı görüyordur?
¿ Cree que son traidores para el mariscal Pétain... al igual que Pierre Laval?
- Laval Üniversitesi'nde hoca mısınız?
- ¿ Es profesor en la universidad?
Barthou'nun halefi Pierre Laval oldu. Laval'ın görüşleri Almanya çıkarları doğrultusundaydı.
El cargo de Ministro de Exteriores se le asignó a Laval, de orientación filoalemana, quien fue acusado posteriormente de traición.
Laval 15 Ekim 1945 günü vatan hainliği suçundan kurşuna dizildi.
La política francesa cambió.
Bir jip ve şoför ayarla gördüğün bu adam Laval'a gitmek istiyor.
Un jeep y un chófer para este hombre. Asegúrese de que llega a Laval.
Avrupa'daki bütün yüksek rütbeli subaylar Laval'da biliyor musun? Merhaba?
La mitad de los mandamases de Europa están el Laval.
Bu yenilgi karşıtı gazetenin sahibi Auvergne mebusu Pierre Laval aynı zamanda teslim olmaya hazırlanıyordu.
El propietario de este anti-derrotista periódico, Pierre Laval, diputado por Auvergne, estaba, al mismo tiempo, preparándose para la rendición.
Clermont'da, yenilenme ruhu Pierre Laval'in Le Moniteur'ünü doldurdu.
En Clermont, el espíritu de renovación llenó "Le Moniteur" de Pierre Laval.
İlk toplantımızda bana Laval'in bir Alman hayanı olduğunu söyledi.
En nuestra primera reunión, Laval me dijo que era un Germanófilo.
Bence Hitler, Laval'in samimi olduğunu düşünüyordu. En azından bir açıdan :
Creo que Hitler sintió que Laval era sincero, al menos en un aspecto :
Ama ailesiyle geçireceği özel zamanlar kısıtlıydı ve saat 8'i vurduğundan işe dönmesi gerekiyordu.
De verdad creo que la mayoría de los franceses hoy en día se dan cuenta de que Pierre Laval hizo todo lo que pudo por defenderlos.
Her sabah kendisiyle muhabbet etmeye gelen bölgenin yöre sakinleriyle fazladan biraz daha vakit geçirdi. Günümüzdeki Fransızların büyük bir bölümü Pierre Laval'in kendilerini müdafaa edebilmek için elinden geleni yaptığının farkına vardığına tüm samimiyetimle inanıyorum.
Ha visto por ud. mismo, mientras visitó el pueblo hoy, y entrevistado a la gente que vió a Pierre Laval trabajando, que ni una persona está dispuesto a acusar Laval de cualquier crimen indignante.
Bugün köyü ziyaret ettiğinizde ve Pierre Laval'i çalışırken gören insanlarla görüştüğünüzde bunu kendi gözlerinizle görürsünüz.
- ¿ Conocía bien a mi cuñado? - Sí. Nos conocímos el uno al otro bastante bien durante el período de 1936 a 1944.
Laval'i herhangi bir acımasız suçtan dolayı itham etmeye hazır tek bir insan bile yok.
La última vez que le vi fué en la víspera de su traslado permanente a París. Nunca le volví a ver.
Châteldon'daki bu beyefendiler işgal üzerine bir film çekiyorlar. - Savaş başladığında kaç yaşındaydınız? - Yirmi beş yaşındaydım.
Y luego, tras algunos momentos difíciles, como un favor del Presidente, el Sr. Laval, tuve el privilegio de ser repatriado a Châteldon.
Sonrasında, biraz sıkıntı çektikten sonra Cumhurbaşkanı Bay Laval'in bir lütfu olarak Châteldon'da iade edilme ayrıcalığına kavuştum.
¿ En qué año regresó? Regresé el 17 de Octubre de 1941. Fue ciertamente un gran favor ya que algunos tuvieron que permanecer hasta el 45 o más.
Mareşal Pétain'in Cumhurbaşkanı'yla ortak hiçbir yanı yoktu.
¿ Qué le llevó a aceptar a Laval una vez y luego una segunda?
Pétain emirler konusunda çok inatçıydı. Laval baştan savma yapmayı severdi. Birbirlerinin tam zıttı karakterlerdi.
La primera vez, no tuvo mucha elección, ya que básicamente fue Laval quien hizo a Pètain jefe de estado.
Ortak hiçbir noktaları yoktu. Laval'i birinci ve sonra da ikici defa almasına ne sebep oldu?
La segunda vez, estaba en lo que podría denominar una situación bastante trágica, dónde los ocupadores básicamente le forzaron a escoger Laval.
İkinci seferde işgalcilerin Laval'i seçmesine mecbur bırakan ve gerçekten trajik diye adlandırabileceğiniz bir durumun içindeydi. Mareşal Pétain bir dizi sağcının...
de inluencias de derechistas y de extrema derecha, mientras mi suegro, repito, era un hombre que podría ser considerado un centrista en nuestros días.
Uluslararası avukat Pierre Laval'in damadı... ve uç sağcının etkisi tarafından çevrelenmişti.
Los policías de Laval policies eran pro-alemanes porque creía en ellos. Déjeme sólo que le diga rápido algo que Laval me dijo.
Laval'in siyaseti Alman yanlısıydı çünkü onlara güveniyordu.
Fue en Paris. Al día siguiente, me encontré con mi familia en Auvergne.
Laval'i ertesi sabah gördüm :
Dijo, "Ganar la guerra contra los Bolcheviques".
"Efendim, söyledikleriniz karşısında dehşete düştüm." "Ne söylemişim?" "Almanya'nın kazanmak istediğini." Şöyle ekledi : " Ya sonra?
Leí recientemente una vieja edición de Le Moniteur du Puy-de-Dôme, en la que la mayoría de la portada estaba dedicada a las palabras de Laval :
Geçenlerde, ön sayfanın çoğunun Laval'in sözlerine adandığı Le Moniteur du Puy-de-Dôme'un eski bir sayısını okudum :
"Espero que ganes ya que estoy involucrado en la lucha contra el comunismo".
Bekliyorlarken Laval'in şöyle söylediği rapor edildi :
Este telegrama puede ser consultado el los archivos de la C.D.J.C. En mi opinión, hay dos cosas que prueban que es auténtico :
"Çocuklar da sınır dışı edilmeli." Bu, Fransa'daki üste bulunan Danneker'in çektiği telgrafta görünüyor.
en primer lugar, el intento de Pastor Beugner de convencer a Laval de proteger a los niños.
İlk olarak, Papaz Beugner'in çocukları korumak için Laval'i ikna etme girişimi.
Laval replicó, "No importa, estoy previniendo la enfermedad". Siento interrumpir cuando no es mi turno, señor.
Beugner'e göre çocukların tahliyesini önerdiğinde belki Amerika'ya Laval "Sorun değil. Hastalığı önlüyorum." diye yanıt verdi.
Pero si estos chicos hubieran visto lo que yo, si hubieran visto a esta pobre gente, hombres y mujers, jóvenes y viejos, gente de todas las edades,
Kayınpederim zulme karşıydı. Bunu herkes biliyor.
Incluso tras su última reunión, el día dePierre Laval no ha terminado.
Son toplantısından sonra bile Pierre Laval'in günü sona ermemişti.
En mi opinión, este trabajo es necesario, y no renunciaré hasta que la salvación de Francia esté asegurada.
Hitler rejimi emirleri altında kraliyet ailesine kaleyi terk etmeleri için 24 saat mühlet verildi.
Aquí es donde Marshal Pètain y el Primer Ministro Pierre Laval permanecieron hasta la rendición de Alemania. Vine con dos amigos.
Yeni Vichy hükümetine bu karargâhlar verilmişti. Almanya teslim olana kadar Mareşal Pétain ve Başbakan Pierre Laval'in kaldığı yer burası. İki arkadaşla geldim.
Acabábamos de volver de Yanovitz, cerca de Praga, en dónde estuvimos recibiendo lecciones avanzadas anti-tanques, y teníamos una pregunta muy concreta que queríamos preguntarle a Marshal Pètain, cómo sabíamos que estaba aquí, sobre si sí o no el último punto que habíamos alcanzado
Buraya kaleye vardık ve Mareşal Pétain'i görmek istediğimizi söyledik.
- ¿ Y Laval? - No nos vería tampoco. ¿ Como le sentó eso?
Onlara göre, Pierre Laval bir vatan haini. Darleine için Gestapo ajanı diyorlar. Ve ben...
Dejémosles que repitan sin parar que Laval es un traidor, Darlan un agente de la Gestapo, y que yo sirvo a la propaganda alemana...
Laval Üniversitesi'nden hayatının 20 yılını Kanada'da Katolik tarihine adamış seçkin bir meslektaşın götüne Piskopos Bourget'nin vaazlarını rulo şeklinde sıkıca sarıp yavaşça sokmakla aynı şeye geliyor.
Proponerse no mentir seria exactamente igual a decirle a un eminente colega de la Universidad de Laval... que tome sus estudios de la historia del catolicismo en Canada... de las que tomó como fuente... los sermones de Bishop Bourget y se los aprete... y que suavemente se los meta en el culo.
Babama göre Laval, Almanlar'a satılmış biri.
Mi padre dijo que Laval fue vendido a los alemanes.
- Laval.
- Laval.
Bana ulaşmak isterseniz komiser Laval'i isteyin.
Si me necesita, pregunte por el teniente Laval.
Tıpkı Pierre Laval gibi.
Como Pierre Laval.
"Josée de Chambrun, Başkan Laval'ın kızıydı."
Josée de Chambrun, hija del Presidente Laval.
"Bu mezarlıkta, Laval'ın kızının hâlâ korunan sevgisiyle..." "... Simon, Hannah ve tüm diğerlerinin ölüme gönderilişleri... "
En aquel cementerio, preciosamente cuidado por la hija de Laval, quien había mandado a Simon, Hannah y a todos los demás a su muerte...
İngiltere mağlup oldu.
EL PRESIDENTE LAVAL DICE
CUMHURBAŞKANI LAVAL KONUŞUYOR : "ALMANYA KAZANAMAZSA BOLŞEVİZM KAZANIR."
La filosofía de mi suegro, que era compartida a menudo con la familia, era que la única solución realista
Laval'in bana söylediği bir şeyi size bir çırpıda anlatmama izin verin.
Primero paré en Vichy porque no podía comprender como un francés podía decir algo así.
O korkunç radyo programı sırasında ifade ettiği, "Umarım Almanya kazanır." sözünü elbette hatırlarsınız.
Ví a Laval a la mañana siguiente :
Nihayetinde, Eichmann...
mientras estaban esperando, Laval es acusado de haber dicho,
Bu bir Laval nozül.
Esta es una boquilla de Laval. ¿ Alguien sabe...?