Lille перевод на испанский
113 параллельный перевод
Lille ve Barelli'de yanan tiyatro da beni kilitlediklerinde öyle sanmışlardı.
Eso creyeron Lilli y Barelli cuando me encerraron en un teatro en llamas.
Beni Lilleli Bay Menuier gönderdi.
El Sr. Meunier de Lille me envió.
Meunier'i görmek için Lille'e gidebilirdim.
Yo podría haber ido a Lille a ver Meunier.
Ben baş alacaklı Lilleli Bay Menuier'i temsil ediyorum.
Represento al Sr. Meunier de Lille acreedor jefe.
Lille'den ayrılmam zor olduğunda neden bırakmadın beni?
Cuando tuve problemas en Lille ¿ por qué no me dejaste?
Sizi Lille'de duymuştuk, görmek istedik.
- Hemos oído hablar de ti.
Çok şaşırmıştım — ölüm korkusu daha sonra geldi - Sabah, Lille'e giden ilk trene binmeye karar verdim.
Mi sorpresa era tal, el temor a la muerte vino luego, que decidí coger un tren a Lille al alba.
Lille'de görüneceğim doktora.
Del médico. Voy a verle a Lille.
Böylece Almanlar onu dışarı sürüklemişler ve Lille'e yollamışlar.
Entonces los alemanes le sacaron, le mandaron primero a Lille y de allí a Alemania.
Lille'den, öldüğü yer olan Almanya'ya gönderilmiş. Anladın mı?
Murió allí, en Alemania, ¿ entiendes?
Hapishaneye beni almak için geldiler ve Lille Meydanı'ndaki bir binaya götürdüler ve içlerinden bir kişi tüm kıyafetlerimi çıkardı ve beni suyla dolu bir küvetin içine koydu.
Giré mi cabeza, pero me dió un puñetazo en la barbilla, Así que me hundí hasta el fondo de la bañera. Y mietras estaba bajo el agua, me obligaron a beber.
Her neyse, ben çalışmak istiyorum ama bugün seninle Lille'e gideceğimden çalışmıyorum.
Yo tengo ganas de trabajar y para mí ir a Lille contigo no es trabajar...
Bazen Lille'e gidiyorum orada arkadaşlarım var.
Algunas veces voy a Lille... allí tengo amigos.
# 35 yaşında, Lille kentinin varoşunda bir fabrikada teknik müdür.
A los 35 años, director técnico en la fábrica de Lille.
Baban, Lille'de fabrikayla ilgileniyor.
Tu padre está en lille La fábrica poco funciona.
Babam hâlâ Lille'deymiş. Eminim annem mutludur.
Papá siempre está en Lille Ella debe estar aprovechando.
Beni Lille'e gönderdiler.
Y yo estuve en Lille todo el tiempo.
Hayır, Lille körfezi taraflarına.
En Bretaña. En la isla no, en la orilla del golfo.
Tren makinistiydim. Lille'de çalışıyordum.
Era maquinista de los ferrocarriles en Lille.
Ben makinistken o, Lille'de ustabaşımdı.
Él era mi capataz cuando yo era contramaestre en Lille.
Dün gece Alman bombardıman uçakları Lille havaalanını hedef aldı. ... bu Paris'te sirenlerin çalmasına sebep oldu.
La otra noche, Bombarderos Alemanes hicieron fuego en el aeropuerto de Lille, haciendo que sirenas de la milicia aérea dieran el toque de queda en París.
Lille'in dışındaki bir alanda birkaç binaydı ve kimin geldiğini görmek için de oraya bir kamera yerleştirildi.
Un edificio en un campo, a las afueras de Lille... Y había colocada una cámara para ver quién iba.
Ya da bu,'Lille Town Hall'daki masamda duran bir dosya mıydı?
Quizá fue algún expediente en el Ayuntamiento de Lille.
Lille Town Hall'de çalışmış mıydınız?
¿ Trabajaba en el Ayuntamiento de Lille?
Lille'e gitme konusunda annene ne anlatıyordun?
¿ Que le has dicho a tu madre sobre lo de ir a Lille?
Bailleul ya da Lille, aynı şey.
Bailleul o Lille, lo mismo da.
- Lille.
- A Lille.
Bir arkadaşımda kalacaktım. O gitmiş, ve tanıdığım başka kimse de yok Lille'de.
Contaba con un amigo, pero está de viaje y no conozco a nadie en Lille.
Hep Lille'de miydin?
¿ Siempre has vivido en Lille?
Lille'deydim.
Estaba en Lille.
Lille'de bir ev ve dükkân buluncaya kadar kalmak için kadının annesinin yanına taşındılar.
Llega a Lille y se instala en lo de la madre de la mujer esperando encontrar un techo y un negocio propio.
Lille'in kenar mahalleleri, Kuzey Fransa 3 Ocak 1980.
SUBURBIOS DE LILLE, NORTE DE FRANCIA, ENERO 3 DE 1980.
Özellikle de Lille ve Paris arkamızdayken.
Especialmente con Lille y Paris detrás nuestro.
Lille ve Paris yardım ediyor ama sayımız çok az.
Lille y Paris están ayudando... pero somos muy pocos.
Vakayı artık Lille ele aldı.
Son los de Lille los que se ocupan ahora.
- Gerek yok, trene binerim, Lille'e gidince seni ararım.
- No es necesario, cogeré el tren y te llamaré cuando llegue a Lille.
Gel, gel, gel, lille princesso!
Vamos, vamos, vamos, pequeña princesa.
Lille'deki bir doktor, Alman yetkililerine yalvariyordu.
Un doctor en Lille le suplicaba a las autoridades alemanas.
isgal altindaki Fransa askeri bir eyalet gibiydi ayni bu Lille'deki Alman askeri polisinin çektigi kayitta görüldügü gibi.
Francia ocupada era dirigida como un estado militar, Como esta película de un policía militar alemán en Lille muestra.
Lille'den bir doktorun kizi babasinin basina gelenleri ögrenmisti.
La hija de un doctor de Lille se enteró de lo que su padre sufría.
Lille'de yaşıyorduk, kuzey Fransa'da.
Vivíamos en Lille, al norte de Francia.
Lille'i bilir misin?
¿ Conoces Lille?
Lille'de bir işi vardı.
Tiene un proyecto en Lille.
Evde mi bilmiyorum, biz de Lille'den henüz döndük.
No sé si está, acabamos de llegar de Lille.
Bay Courtois hafta sonu yokmuş ve evini, kendisini ziyarete gelen Lille'de oturan Kuzeni Bay Lavoignat'a bırakmış.
El Sr. Courtois no estaba el fin de semana y dejó en casa a un primo suyo, el Sr. Lavoignat, que vive en Lille, y que estaba de paso en la región y había ido a visitarlo.
Ya da Brüksel'den Lille'e 20 tane tren.
Veinte trenes a Lille vía Bruselas.
Gare du Nord ve Lille'deki Eurostar terminali arasında yükselen bir cep telefonu aktivitesi saptamışlar.
Han detectado un aumento de actividad de telefonía móvil cerca de la Gare du Nord,... y en la terminal del Eurostar en Lille.
Lyon'da da aynı Lille'deki gibi.
En Lyon es lo mismo que en Lille.
Yani gerçekten suçlu değil miydiniz? Hayır, değildim.
Me vinieron a buscar a prisión, me llevaron a un edificio en Lille Square, y un cierto individuo me quitó toda mi ropa, y me metió en una bañera llena de agua.
- Lille'de.
- Están en Lille.
Bea Lillie tarzı büyük bir şey.
Uno grande estilo Bea Lille.