Lucha перевод на испанский
11,534 параллельный перевод
Meşru bir dövüş mü?
- Lucha legítima.
İhtiyacı varmış gibi dövüşüyor.
Lucha como si lo necesitara.
Bu dövüşten aldığım para.
Este es el dinero de la lucha.
Dövüş!
¡ Lucha!
Nükleer silahlar geliştirildiği günden beri ABD barışçıl politikalar izlemiştir.
Desde que existen las armas nucleares EE. UU. nunca empieza la lucha.
Bir mücadele her zaman şiddetle olmak zorunda değildir.
Habrá derramamiento de sangre. La lucha no siempre tiene que ser violenta.
Ruth önde gelen yardımseverlerden biri oldu, hayatını AIDS'e karşı mücadeleye zarar görmüş kadın ve çocuklara ve ırkçılığa karşı olmaya adadı.
RUTH SE CONVIRTIÓ EN UNA FILÁNTROPA DESTACADA DEDICÓ SU VIDA A LA LUCHA CONTRA EL SIDA A LA AYUDA DE MUJERES Y NIÑOS DESFAVORECIDOS Y A ENFRENTAR EL RACISMO.
Dövüş ve uçuş sırasında olur.
Cortisol. Lo llaman "lucha o huida"
Fedakârlık yapmadan değişim çaba sarf etmeden barış olsun istiyorsun.
Quieres cambios sin sacrificios. Quieres paz sin lucha.
Bu gerçek savaş değil Steve.
Esta no es la lucha verdadera, Steve.
Dövüş örüntüsünü incele.
Analiza su patrón de lucha.
Çünkü savaş mücadeleyi gerektirir.
Porque la lucha debía concretarse.
# Seninle olan savaşımı #
♪ I tried to terminate this war ♪ traté de teminar esta lucha
# Seninle olan savaşımı Bitirmek istedim #
♪ I tried to terminate this war ♪ trato de terminar esta lucha ♪ With you ♪ Contigo
Olsun ya da olmasın o eytişimsel özdekçi birisi. Sınıf çatışmasındaki üstünlüğe inanıyor.?
O si es o no es un materialista dialéctico y en el primado de la lucha de clases?
Dedim ki... Hepimiz büyük kavgalar yaşıyorduk tatlı hakkında.
Yo dije eso... todos estábamos teniendo una enorme, uh, lucha sobre el azúcar.
Yaşadığımız yer hakkında kavga ettiğinizi duydum.
He oído que la lucha contra el sobre en el que vivimos.
Bu akşam kurbanı Joe Foster bize oldukça kavga verdi.
La víctima de esta noche, Joe Foster, nos dio una gran lucha.
Bir hafta boyunca, her gün savaş yaşayacaksın.
Durante una semana, todos los días serán una lucha.
Her saat başı, dışarı çıkıp bir şey kullanmamaya çalışacaksın.
Cada hora será una lucha para no salir y drogarte.
Harpiya'nın Oğulları, dövüş çukurlarındaki saldırıyı özenle planlamış yani emir aldıkları birisi var.
Los Hijos de la Arpía planearon su ataque en la arena de lucha muy cuidadosamente, lo que significa que reciben órdenes de alguien.
Marius'a karşı mücadelemizde çok faydalı olabilir hatta zaferimiz için en önemli unsur bile olabilir.
Sería valiosa en nuestra lucha contra Marius. Quizá sea el elemento crucial para ganar.
Ben 6 yaşından beri bu savaşın içindeyim.
Estuve en esta lucha desde que tenía 6 años.
Onlar savaşmaya başladı.
Comenzó la lucha.
Mükemmellik için yaptığımız mücadele bize lütuf veriyor.
Es nuestra lucha por la perfección la que nos da la gracia.
Owen'ı okula şartlı kabul ettiler ; oranın Owen için doğru yer olacağına dair hiçbir şüpheleri kalmamalıydı. İlk günden itibaren bir mücadelenin içine girdi.
Lo aceptaron con la salvedad de que... debíamos asegurarnos... de que este fuera el lugar correcto para él... así que desde el primer día, fue una lucha.
Kafes dövüşü severim.
Me gusta la lucha de jaula.
Onu lider olarak yetiştirdik ve ardından asla kazanamayacağı bir savaşa yolladık.
Le enseñamos a ser un líder, y luego le dimos una lucha que no podía ganar.
Ancak bu kavga Kuşak'ın değil.
Bueno, ésta no es la lucha del Cinturón.
Sokaklarda boş boş dolaşıp ona buna sataşıyorum.
Sólo estoy aquí afuera. Siempre en la lucha...
Ama bu bizim savaşımız değil.
Pero esta no es nuestra lucha.
Bu savaş henüz bitmedi.
Esta lucha no ha terminado aún.
İnsanların uzun zamandır hayalini kurduğunu yaptık, hastalıklara ve zamana karşı mücadele ettik.
Hemos logrado cumplir un sueño largamente perseguido por la humanidad en su lucha contra la enfermedad y el tiempo.
Küçük lordlarla dövüşmeyi bırak hemen Wylis.
Déjales la lucha a los pequeños señores, Wylis.
Mücadele mi?
¿ La "lucha"?
Ben sahip olduklarımız uğruna savaşmaya ve düşmanlarımızı ezmeye inanırım.
Creo en la lucha por lo nuestro y en aplastar al enemigo con los pies.
Hiçbir zaman başkaldırmayacağıma yemin edersem bu savaştan kurtulabilirim.
Puedo alejarme de esta lucha si firmo con mi nombre un juramento solemne de que nunca más usaré la violencia en su contra.
- 68'deki protestolarla ilgili konuştukların birer saçmalık!
Hablan de 1968, pero la suya es una lucha ridícula.
Savaşçı ruhundan hiç kuşkum yok. Ancak adamlarını gereksiz yere kurban etmeyeceğini de biliyorum.
No tengo dudas de tu espíritu de lucha, pero sé que tú no sacrificarás a los hombres innecesariamente.
Her gün bu mücadeleyi veriyorum.
Y esa es mi lucha todos los días.
Mücadele etmeye devam etmek istiyorum.
Quiero continuar la lucha.
Suikasttan ve Çek vatandaşlara kanlı misillemelerin yapılmasından sonra Winston Churchill, Münih Anlaşması'nın hükümsüz olduğunu ilân etti ve Çekoslovakya'yı özgürlük mücadelesinde önemli bir müttefik saydı.
Luego del asesinato y de las brutales represalias cometidas por los nazis contra los ciudadanos checos, Winston Churchill declaró nulo el pacto de Munich y contó con Checoslovaquia como un importante aliado en la lucha por la libertad.
Savaşçı bir ruhun var.
Tienes un espíritu de lucha.
Eğer Tanrı seni savaş diye çağırdıysa..... savaş.
Si el Señor te ha llamado para luchar, lucha.
Benim için..... Joanna için savaş.
Lucha por mí, y por Joanna.
Hepimiz için savaş.
Lucha por todos nosotros.
Neden olta iğnesini yutunca balık çırpınır?
¿ Por qué el pez lucha cuando está en el anzuelo?
Ama çırpınmaları kaçmalarını zorlaştırmaz mı?
¿ Pero la lucha no hace que sea más difícil escapar del anzuelo?
Devam et, İstediğin kadar karşı koy.
Adelante, lucha todo lo que quieras.
Johnnie gösteri teknesi gibi ama sonuçta hep topluluk için savaşıyor.
Es decir, Johnnie es un espectáculo claro, pero al final del día, siempre lucha por la comunidad.
Ggeneral olacaksak savaş alanına biraz fazla yakınız.
Sin duda estamos un poco más cerca de la lucha como para ser generales.