Mando перевод на испанский
11,831 параллельный перевод
İki yıl birlik komutanımdı.
Fue mi oficial al mando durante dos años.
Çocuklar yeter artık kavga ettiğiniz. Hadi artık yataklara.
Chicos, basta de pelear que los mando a dormir.
Ya biri seni tanırsa? Kontrolün sende olduğuna dair yanlış bir izlenime kapılmışsın.
¿ Qué pasa si alguien te reconoce? Creo que tienes la impresión de que tú estás al mando.
- Almonte, komutayı eline al.
Almonte, tome el mando.
Albay Fannin'in komutasındaki mi?
¿ Al mando del coronel Fannin?
Siz de aldınız. Askeri stratejimi sorgulayabilirsiniz ama kalbimi değil. Ve eğer içinizden birisi emirlerimi sorgularsa sizin için hazır mezarlar var.
Pueden cuestionar mi estrategia militar pero no mi corazón y si alguno de ustedes cuestiona mi mando, hay una tumba reservada para ustedes.
- Gidiyor musunuz efendim?
Vosotros estáis al mando mientras no esté.
Komutanlığını düşürmek için bütün askerlerinden imza toplandı.
De acuerdo, joven, quiero oír todos los detalles. Una petición firmada por todos los hombres por debajo del general Houston para relevarle del mando...
Efendim, Savaş Bakanı olarak, farkındasın değil mi? Kendi kendinize kumandayı alacak güce sahipsiniz
Se da cuenta, señor, que como secretario de guerra, está autorizado para asumir el mando.
Beni görevden azledin sayın bakan. ama bana bağırmayın
Reléveme del mando, Sr. secretario, pero no me insulte.
Benim komuta her erkeğin Altın.
Oro para todos los hombres bajo mi mando.
Karnes Rangers komut alacaktır.
Karnes tomará el mando de los rangers.
Teksas'ın yeni seçilen başkanı Sam Houston. Creek Savaşı'nda komutan altındaki bir subay. Partine üye bir adam.
El reciente presidente electo es Sam Houston, un oficial bajo su mando en la guerra Creek, un congresista en su partido político, gobernador de su estado natal.
Kyung Jae ile de yatmadan önce mesajlaşıyorum.
También le mando mensajes a Kyung Jae antes de dormir.
Saldırma niyetin yoksa komuta talebinde bulunmamalıydın.
¡ No debería haber solicitado este mando si no tenía intención de atacar!
- Komutan meşgul.
- El mando está comprometido.
Boudreau'nun eskisi diyor ki Zed Haings adında birisi komutadaki ikinci kişiymiş.
La ex de Boudreau dijo... que un tipo llamado Zed Haings es el segundo al mando.
Komuta zinciri var.
Hay una cadena de mando.
İsterseniz gelin alın, olmadı ararsanız ben bırakırım.
Así que podéis venir a recogerle, o llamar y yo os lo mando.
Seks mesajı attığım ilk adam öldü.
El primer sujeto que le mando mensajes muere.
Hesap kitap... 17'nin başında o varken şehrin en kötü hanesiydi orası.
Imagínense. Bajo su mando, la 17 fue una de las peores estaciones en la ciudad.
- Sana yazarım.
- Te mando un mensaje.
Büyük Cadılar Meclisi'nin tüm büyüler üzerinde yüksek yetkisi vardır.
El gran aquelarre es el mando supremo de toda la brujería.
5 sene önceki patron Son Myung Su cinayet işlediği için Oh Young Suk onun tahtına oturdu.
Cuando Son, su predecesor, fue hallado culpable de asesinato hace 5 años, Oh tomó el mando.
Oh Young Suk'un ölümünden en çok fayda gören kişi Daesongpa'nın ikinci adamı Kim Min Suk.
El que más beneficios tendría de esto es el segundo al mando, Kim Min-suk.
- Yine de örgütün başıydı.
Él seguía al mando de una mafia.
Orada dur. Jerry kimin emri altında çalışıyorsun?
¿ Al mando de quién estás trabajando, Jerry?
Çünkü neredeyse bütün komutanlarım bana "Sarışın", "Güzelim" "Şeker kız" gibi isimler takardı.
Me llamaron "Blondie", "Cutie" y "Sweet Cheeks" en casi todos los oficiales al mando que he tenido.
Bu soruşturmanın başındaki kişi kim?
¿ Quién está al mando de este caso?
Operasyonu ben yönetiyorum.
Estoy al mando de la operación.
Bundeswehr'da yüksek bir konuma sahip olan Komutan Edel var
Hay un General Edel en el alto mando en Bundeswehr.
Benim vardiyam altında, kimsenin ölmeyeceğine dair bir ant içtim.
Me comprometí a que nadie bajo mi mando muriera por mis decisiones.
Zamanında, daha ben dedektifken eski ortağım Jim Martins bize zekâ bilmeceleri sorarak zihnimizi zinde tutardı.
Cuando era detective, mi antiguo oficial al mando, Jim Martins, solía mantenernos ocupados haciéndonos resolver rompecabezas.
Eski yardımcınızla yemek yemeniz gerekiyordu.
Se supone que tiene un desayuno con su antiguo oficial al mando.
Yarın eski arkadaşınız soruyu çözdün mü diye sorduğunda ne diyeceksiniz?
Entonces, ¿ qué le va a decir a su antiguo oficial al mando mañana cuando le pregunte si ha resuelto el acertijo?
Harold, Khan'ın sistemini hacklemek için kullanılan port alan dışı bir IP adresine az miktarda veri gönderiyor.
Harold. El puerto usado para hackear el sitema de Khan mando un poco de información de regreso a una dirección IP fuera de lugar.
Kocasının Amerikan hükümeti komutası dışında operasyon yapan çok gizli bir casusluk teşkilatı için çalıştığını söylüyor.
Dice que su marido trabajaba para una agencia espía super secreta operando fuera del mando del gobierno de los Estados Unidos.
Güçlü baş tacı takar.
Es difícil estar al mando.
Birşeyler söyle.
Si dices la menor cosa sobre mí, te mando a St.
Yetkilerim elimden alındı.
Me están relevando del mando.
- Şu an sorumlu kim?
Entonces, ¿ quién está al mando ahora?
Gelişmeler hakkında bize bilgi verecek yetkili kişi Özel Ajan Bill Wheeler.
Ahora para darnos una actualización, el Agente Especial al mando Bill Wheeler.
Cheong Myeong emrinize hazır.
Cheong Myeong está listo para el mando.
Efendim, Çevre ve Şehircilik Bakanıyken emrinizde kaç kişi çalışıyordu?
¿ Señor, cuántas personas usted tenía trabajando bajo su mando cuando era secretario de H.U.D?
Bence lider sen olmalısın, Lisa.
Creo que tú deberías estar al mando, Lisa.
Merak etme, Bart, sen hep lider olduğunu zannedeceksin, aslında gizliden gizliye ben olsam bile.
No te preocupes, Bart, siempre puedes pensar que estás al mando, aunque en secreto lo estaré yo.
Köprü ile iletişime geç ya da hemen Faraday kafesine dön.
Contacta al mando o ve a la caja de Faraday inmediatamente.
Pritchard, köprüyle iletişime geç ya da Faraday kafesine gel!
¡ Pritchard, contacta al mando o ve a la caja de Faraday inmediatamente!
Onun deyimiyle "Benim borum ötüyordu."
"Estaba al mando", como ella decía.
- Sam. - Uzaktan patlatıcı.
Sam... un mando a distancia.
Hayatım boyunca ön yargılı hükümlere karşı olmuşumdur.
Entonces señor presidente, ¿ debemos aconsejar a los tejanos que releven del mando al general Houston?