Marki перевод на испанский
234 параллельный перевод
Bu olağanüstü Roma mülkünde, X Marki'si konukları için hazırlanır.
En su majestuosa propiedad de los alrededores de Roma, los marqueses de X se preparan para recibir a sus invitados.
- Marki Signac geldi.
- El marqués de Signac.
- Ayrıca Marki sizi arıyor.
- Y el marqués viene a buscarla.
Ama neyse... kral bani gördüğünü markiye anlattığında, marki bunu markize anlatacak... ve markiz de Chambro düşesinin en yi dostu.
Pero como sea, cuando el rey le diga al marqués que me vio, el marqués se lo dirá a la marquesa, y la marquesa es la mejor amiga de la Duquesa de Chambro.
Demek marki.
Oh, el Marqués.
Marki, bu resmi beğendi mi?
Marqués, ¿ le gusta éste?
O öğlen saat 4'te bisikletiyle gelen papazımız Marki de Beauvoir ile öğle yemeğini yedik.
El cura, que almorzaba ese día en casa del marqués de Beauvoir, llegó en bicicleta a eso de las 4.
Edindiğin düşmanları bir düşün ; Montfleury, Vikont, tabi yaşıyorsa, o züppe marki, Kont de Guiche.
si no muere... el conde de Guiche...
Marki Ussoni Mincio'daki İtalyan karargâhına ulaştı.
El señor marqués de Ussoni se ha unido al cuartel general italiano.
Kontes... Marki Ussoni Venedik'te toplanan paraları bana vermeniz gerektiğini söyledi.
- Señora Condesa,... el marqués de Ussoni me ha dicho también que la señora Condesa debe entregarme el dinero recolectado en Venecia.
- Marki bizim tutsağımız.
- El marqués es nuestro prisionero.
Marki, onun Vera Cruz'da demirli bir gemiye sağ salim ulaşmasını istiyor.
El marqués desea que llegue sana y salva al barco de Veracruz.
İmparator, Marki'ye çok değer verir. Ben de Marki'nin benden hoşlanmasını sağladım.
El emperador aprecia mucho al marqués, así que me aseguré de que el marqués me apreciara a mí.
Marki'nin bunlardan haberi var mı?
Y, ¿ el marqués lo sabe?
Bu kararı ancak Marki verir.
Esa decisión corresponde al marqués.
Marki'nin şüphelerini uyandırmamak gerek.
No debemos despertar las sospechas del marqués.
Marki bize oyun oynadı Joe.
El marqués se nos ha anticipado, Joe.
- Marki! Altına gidiyor.
Intenta escapar con él.
Marki!
¡ El marqués!
Kesin sesinizi Bay Marki, münasebetsizlik etmeyin!
Silencio, marqués, sois un petulante.
Belle bu sözleri Marki, belle!
Aprendedlo, marqués.
Hastings, Lord Marki'yi sev.
Hastings, amad al marqués.
Sizinle de Lord Rivers, Lord Grey ve sizinle Dorset Lordu yüce Marki hiç nedeni yokken bana soğuk davrandığınız hâlde, sizinle de barışmaya hazırım.
A vos, lord Rivers, y a vos, lord Grey. Y a vos, mi noble marqués de Dorset, que, sin razón, me habéis mirado con agrio semblante.
İşte oğlunuz Marki Dorset de geldi.
Llega vuestro pariente, el marqués de Dorset.
Haberler nasıl, Lord Marki?
- ¿ Qué nuevas hay, marqués?
Duyduğuma göre, Marki Dorset kaçmış, denizleri aşıp Richmond'ın yanına gitmiş.
He oído que el marqués de Dorset ha huido... para unirse a Richmond.
Dediklerine göre, efendimiz, Sir Thomas Urswick ve Lord Marki Dorset de ayaklanmışlar.
¡ Sir Tomás Urswick y el marqués de Dorset, según dicen, están en armas!
- Saygıdeğer Kontes. - Saygıdeğer Marki.
- Mis respetos, señora condesa.
Kont Armand de Rochefoucault... ve Marki Giuseppe de Maccopazza'yı çağırdılar.
Conde Armand de Rochefoucault y el marqués Guiseppe de Maccopazza.
Unutmayalım ki... Kont, politikacı ve ünlü bir zehir uzmanı idi, kilise müziğine de hayli düşkündü... Halbuki, Marki'nin sapıklıkları...
Permitidme mencionar que el conde era además de político y famoso envenenador, un gran amante de las canciones tradicionales mientras que las perversiones del marqués hacen que las alas de los arcángeles tiemblen de deleite hasta las profundidades del infierno.
Marki ve ben, bu İskandinav ülkesinde uygulanabilecek muhtelif baştan çıkarma metotları üzerinde çalıştık.
El marqués y yo hemos estudiado varios métodos de seducción aplicables a este pais escandinavo.
- Silvio, Bu marki Capperoni.
- Silvio, él es el marqués Capperoni,
Marki Capperoni.
El marqués Capperoni.
- Tabii ya, marki!
- ¡ Es verdad, el marqués!
Ne yapmamı önerirsin, marki?
¿ Qué me aconseja, marqués?
- Marki'nin dediklerini hatırladım da.
- Recordaba algo que dijo el marqués.
- Yaşlı Marki boynunu -
- Y ahora el marqués...
- Marki'nin tehlikede olduğunu sanmıyorum.
- No creo que corra peligro.
Bu arkadaş Marki ölene kadar mirasa -
Pero ese tipo no heredará hasta...
Belki Marki...
¿ Y quién sabe? Quizás el marqués de...
"Biz, Yasal Mirasçı Saygıdeğer Marki Frinton Majestelerinin Devlet Müsteşar Müdürü."
"Nosotros, el honorable Marqués Frinton sub secretario del estado de Su Majestad".
- Mösyö Marki Vardes için.
Para el marqués de Vardes.
MARKİ DE SADE YÖNETİMİNDE, CHARENTON AKIL HASTANESİ SAKİNLERİNİN CANLANDIRMASIYLA JEAN-PAUL MARAT'NIN ÇEKTİĞİ EZİYET VE UĞRADIĞI SUİKAST
LA PERSECUCION Y EL ASESINATO DE JEAN-PAUL MARAT DEL MANICOMIO DE CHARENTON BAJO LA DIRECCION DEL MARQUES DE SADE
Sabık Marki Mösyö de Sade kitapları yasaklandı, girişimleri engellendi bir yandan yargılanıp, hakarete uğrarken diğer yandan hapse atılıp, yıllarca sürgün edildi.
El antiguo Marqués, Monsieur de Sade cuyos libros fueron prohibidos, sus ensayos retirados mientras que él ha sido juzgado e injuriado encarcelado y por algunos años exiliado.
Yurttaş Marki mahkemelerimizde bilirkişi olarak oturmuş olabilirsiniz geçen Eylül'de, bize kumpas kuran aristokratları hapishanelerden dışarı sürüklerken bizim yanımızda savaşmış da olabilirsiniz ama hâlâ asilzadeler gibi konuşuyorsunuz Tabiat'ın kayıtsızlığı dediğiniz şeyse, sizin kendi merhametsizliğinizdir.
Ciudadano Marqués puede ser el juez de nuestros tribunales. Habrá luchado a nuestro lado cuando sacamos de las cárceles a los aristócratas que tramaban contra nosotros, pero aún habla como ellos. Lo que llama indiferencia de la naturaleza es su propia falta de compasión.
Hayır, kitaplar yakılmamalı. Yoksa onları eleştiremeyiz sonra. Marki De Sade "Erdemin Felaketleri"
No, porque entonces no podríamos criticarlos.
Pierre Mathieu, Marki d'Escrainville.
Pierre Mathieu, marqués d'Escrainville.
Marki Rostoli'nin hizmetçisi.
La criada del marqués de Rostoli.
Marki Casti Piani.
Recibida.
Marki Casti Piani.
El Marqués Casti Piani
Herhalde siz de marki veya dük gibi bir şeysinizdir.
- No se preocupe.