Masaya перевод на испанский
4,226 параллельный перевод
Ya sana, masaya gerçek şeyler de koyabileceğini...
¿ Y si te dijera que tú, tú podrías traer algo real...
Bu masaya böyle notlar hiç gelmedi.
Tales notas no han llegado aquí.
Çünkü seçenekler masaya sunulduğunda böylesi çok daha güzel.
Porque de las opciones disponibles... ésta es la más divertida.
Anahtarlarını... masaya koy... hemen!
Pon... tus llaves... sobre...! la mesa!
Bunu ikinci masaya götür.
Lleva esto a la mesa dos.
Annemin IQ sonuçlarını öylece masaya bırakıp gitmesi çok garip.
Es raro que mi madre dejase las hojas de respuestas de la prueba del coeficiente intelectual justo sobre el escritorio.
Belki fikrini değiştirirsin. Masaya bırakıyorum.
Mala suerte, si cambias de idea te la dejo sobre tu escritorio.
Sancorp seninle masaya oturma sözü veriyor. - Bundan fazlasına ihtiyacım var.
SanCorp puede discutirlo contigo.
Çantaları masaya koyun lütfen.
Las valijas en la mesa, por favor.
Çantalarınızı masaya bırakın lütfen.
Ponga las bolsas sobre la mesa, por favor.
Önce masaya geç.
Primero pon la mesa.
Beni bu evden kaçırdılar çırılçıplak soydular, metal bir masaya yatırdılar ve içime metal sondalar soktular.
Me arrebataron de esta casa, desnudaron, tiraron en un bloque de metal y clavaron sondas de metal dentro de mí.
Her akşam yemeğinde Julia, olur da eve aç gelirsen diye masaya fazladan bir tabak koymamı istiyor.
Cada noche en la cena, Julia me hace hacer un plato extra por las dudas que vuelvas a casa con hambre.
- Sanırım yanlış masaya oturdun.
Creo que está en la mesa equivocada.
Ve her zaman bir kadın masaya yaklaşırken ayağa kalk.
Y siempre se pone uno de pie cuando una mujer se acerca a la mesa.
Dostum, eğer ben senin gibi hergün aynı ofise gidip aynı masaya oturup, aynı sandviçi yemek zorunda kalsaydım gider uyuşturucu çekerdim.
Tío si yo... tuviera que hacer lo que haces todos los días... ir a las misma oficina, sentandome en el mismo ordenador, comiendo el mismo sandwich de bologna, Apoyo completamente las sales de baño.
Jean, sanırım akşa yemeğinde masaya fazladan bir tabak daha koyabiliriz.
Jean, creo que debemos agregar otro lugar para la cena.
- Masaya yatır.
- Ponla sobre la mesa.
Şu anda masaya ihtiyacım var.
Necesito mi escritorio ahora.
Rick ile masaya oturdu.
Está sentado con Rick.
Bir kadeh daha almak ister misin yoksa masaya geçip yemek mi yiyelim?
¿ Quieres otro trago o que pidamos algo para cenar?
Masaya oturacak adamımız kalmadı.
Nuestra mesa está hecha pedazos.
Çünkü herkes masaya gelmeden başlamak kibarca değil.
Porque no es educado empezar hasta que todos estén en la mesa.
Sonra bir ara, bu şeyi tutuyor belki sinirden, belki de gözdağı vermek için masaya doğru fırlatıyor.
En algún punto, agarraron esta cosa, tal vez por furia o para intimidar, y la arrojaron a la mesa.
A.J. tuvalet diye mızıldıyor ama sen masaya dönmedin ben de ikizleri peynirli makarnayla yalnız bıraktım.
A. J.'s insistiendo en ir en el baño de hombres, pero nunca se volvió a la mesa, y ahora que he dejado a los gemelos a solas con su queso Mac y.
- Yüzüğünü masaya vuruyorsun.
- Golpear tu anillo así.
Masaya vurunca, bir taşla iki kuş vurmuş oluyordu.
Golpear la mesa mata dos pájaros de un tiro.
Christopher'ı masaya yatırmışsın diye duydum.
Me enteré que convenciste a Christopher para negociar.
Catherine bir sürü masaya bakıyor yani çekinmenize gerek yok.
Catherine tiene muchas mesas, así que no lo duden.
Birisi bu masaya oldukça sert çarpmış.
Alguien se golpeó con esta mesa muy fuerte.
Bu şekilde, çıkmaya hazır olduğunda kalkar, masaya gider çanı çalar...
Viendo las olas al lado de la campana. Por alla, cuando quieras renunciar. Solo levantate, Camina hacia la mesa, toca la campana.
Tüm eşyalar ana masaya dönmeden önce sekiz dakikanız var.
Ocho minutos... Antes de que todo el material deba ser regresado a la recepción.
Benim ilgimi çekene gelirsek... Masaya bak.
En cuanto a lo que mantiene mi interés, bueno mira alrededor de la mesa.
Hiç masaya girmedi ki zaten.
Nunca lo estuvo.
O masaya peçete koysan iyi olur.
Esa mesa va a necesitar más servilletas.
Herkes gelmediği için masaya geçmemize izin vermediler.
No nos habían dado la mesa porque no estábamos completos. Vale. Yo...
Brynn, ponpon kız kıyafetiyle soğuk bir masaya bağlanmış bir şekilde yatmaktadır.
Noche. Brynn, vistiendo su traje de animadora, se encuentra atada a una fría mesa.
Masaya çıkıp Bohemian Rhapsody şarkısını söyledin.
Te subiste a la mesa y cantaste "Bohemian Rhapsody".
Kendi kartlarımı masaya koyayım... Böcek şu an az çok kontrol edilebilir durumda. Ve görünüşe göre Erişilenler'e karşı bir ilgisi de yok.
Entonces, mis cartas están sobre la mesa... el escarabajo ahora es controlable, más o menos, y parece no tener interés en The Reach.
Will ve Diane'in seninle masaya oturup konuştuğunu duydum.
me enteré que Will y Diane se reunieron contigo y tuvieron esa conversación.
Tekrar masaya döndüğümüz için minnettarım.
Agradezco que todos estemos de regreso en la mesa.
Burası masaya x miktar para koyan herkesin karşılığında nüfuz satın alabileceği bir market değil.
Esto no es una tienda donde la gente puede comprar favores. - Y eso no está sucediendo.
Birkaç tane masaya ihtiyacım olacak. Muhtemelen 3 ya da 4 tane.
Voy a necesitar unas mesas, posiblemente tres o cuatro ahí al fondo.
Sen de bu yüzden buraya gelip masaya bir silah ve bir çift kelepçe koydun.
Así que vienes solo y dejas una pistola y un par de esposas.
Konuşacak konu olsun diye masaya bir şeyler getirirler hani hep.
De sushi o tapas, algún sitio donde siempre traigan cosas a la mesa así siempre tienes tema de conversación.
Suşi ya da meze. Konuşacak konu olsun diye masaya bir şeyler getirirler hani hep.
De sushi o tapas, algún sitio donde siempre traigan cosas a la mesa así siempre tienes tema de conversación.
Kim bir sürü adamla masaya oturup aynı şeyi ağzına sokmak istemez ki?
Quiero decir, que no quiere sentarse alrededor de una mesa con un grupo de chicos y chupar la misma cosa?
Sonra da Dr. Murphy, Dr. Torres'ın hastasının bacağını masaya çiviledi.
Y ahí fue cuando la Dra. Murphy perforó la pierna de la paciente de la Dra. Torres. y dentro de la mesa.
Cahill, Pegasus'un tekrar masaya oturacağından emin.
Cahill convenció a Pegasus de regresar.
Masaya bırak.
Ponla en la mesa.
Masaya bırakın, lütfen.
Sobre la mesa, por favor.