Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ M ] / Misın

Misın перевод на испанский

39,804 параллельный перевод
Düşman hattının ardında Zenciler hücre arkadaşları
Detrás de las líneas enemigas Mis negros son compañeros
- İddianamelerimi aldın mı?
- ¿ Recibiste mis acusaciones?
Hayır, hiç bir şey yapmamız gerekmiyor, Çünkü anlaşmamız Harvey'nin beni suçmalardan akladıktan sonra işimin geri kalanını almanızdı.
No necesitamos tomar nada, porque el trato era que Harvey me liberara de todos los cargos criminales y entonces recibirías el resto de mis negocios.
Ben de olduğum yere çalışanlarımın şartları zorla kabul ettirmelerine göz yumarak gelmedim. Bugün de bir kez yaptım.
Y yo no llegué adonde estoy permitiendo que mis empleados dicten los términos, lo cual ya hice una vez hoy.
Jessica Pearson'ın firmamın geri kalanını da seninkine vermeme kandırdığı demek oluyor.
Que Jessica Pearson me convenció de darle a tu bufete el resto de mis negocios esta tarde.
Eğer, sohbet ile arkamdan konuştuğunu ve adamın yatırım şirketinin işini aldığını kastediyorsan o halde evet, bana anlattı.
Si le llamas conversación a hacer cosas a mis espaldas y conseguir sus negocios de inversiones, entonces sí, me lo comentó.
Bildiğim sonraki şey.. ya ben 3 yıl hapise girecektim,... ya da oraya daha uzun bir zaman için çocuklarımın annesini hapise gönderecektim.
Y lo próximo que supe, es que tenía que escoger entre irme a la cárcel por tres años o que la madre de mis hijos se iba por mucho más tiempo.
- Aynısını çocuklarıma da yaşatmayacağım.
Y no le voy a hacer eso a mis hijos.
İyi, yeteneklerimi sorguladığın için Louis'e veri tabanını vermekle kalmayacaksın hayatının geri kalanında ona hak ettiği saygıyı göstereceksin.
Bien. Y ya que dudaste de mis habilidades, no solo le vas a dar la base de datos a Louis, lo vas a tratar con el respeto que se merece por el resto de tu vida.
Eğer davayı kazanmak, çalışanlarımın hepsini kaybetmek anlamına geliyorsa unut gitsin.
Si ganar mi caso significa perder a todos mis empleados, pues olvídate de todo.
Rüyalarım kadınının başı bağlıymış.
Lo que pasó fue que me enteré que la mujer de mis sueños ya está tomada.
Gelecek öngörümdeki gibi. Sıkıntılar yakın.
Mis días están contados.
Pembe ve mor jöle şekerleri hatırladığın için.
Por recordar mis dulces rosados y violetas.
Tedavimi yaptırıyorum ve son zamanlarda işim başımdan aşkın.
Me han hecho mis tratamientos en el centro médico pero he estado muy ocupado.
Burada yaşayamadım ama elimde tuttum ki diğerleri de aynı hatayı yapmasın. Ve sonra kör talihim yüzünden mülkiyet vergisini ödeyemedim ve siz ikiniz açık arttırmada satın alacak kadar şanssızdınız.
No podía vivir en la casa, pero la conservé para que otros no cometieran el mismo error y después de que mi fortuna sufriera un revés, mis recursos eran escasos cuando llegó el momento de pagar el impuesto de propiedad
Çocuklarımın dişlere ihtiyaçları var.
Mis chicos necesitan dientes.
En iyi anlarımın bazılarıydı...
Mis mejores momentos fueron...
Kusura bakmayın.
Mis disculpas.
Sorun şu ki : Gözcüler benim düşmanın değil.
El único detalle es... que los Watchdogs no son mis enemigos.
Arkadaşımı, sıktığım kurşunların içinden geçtiği bir adamın elinden kurtardın.
Salvaste a un amigo mío... de un tipo al que atravesaban mis balas.
Arkadaşımı, sıktığım kurşunların içinden geçtiği bir heriften kurtardın.
Salvaste a una amiga mía de un hombre al que mis balas atravesaban.
Şimdi patlama sırasında ölürsem, göz kürelerimin kurtulacağını bildiğim için daha iyi hissediyorum.
Me siento mucho mejor sabiendo que si muero en una fuerte explosión, mis ojos sobrevivirán.
Kızlarımın loto bağımlılıklarını düzenlemek zorunda kalmıştım ve dediklerimi yapmadıklarında onu ellerinden aldım.
Bueno, yo hice que mis hijas se hagan adictas a los billetes de lotería, simplemente se los quito cuando no hacen lo que digo.
Ayrıca, çocuklarımın bağımlılıklarını anlamak ve sonra onu almak için vaktim yok. Bana hemen bir çözüm lazım.
Además, no tengo tiempo de hacer a mis hijos adictos a algo para luego quitárselo, necesito una solución ahora.
Tabii senden Everyone'la bağlantıya geçip onlardan belirli taşların altına bakmalarını istediğimde, yaparsan.
A menos, por supuesto, que hayas ignorado mis instrucciones de contactar a Todos y pedirles que miren debajo de cierta roca.
Politik hayvanlarınızın dostluğunu kazanmak için çok zaman ve para harcıyorsunuz.
Ha gastado mucho tiempo y dinero promoviendo a - No he financiado mis comités de acción política en un año. - sus mascotas políticas.
Tek yapmam gereken şey, şüphelerimi müşterimle paylaşmak ve parçalara ayrıldığını seyretmek.
Todo lo que necesito hacer es compartir mis sospechas con mis clientes y será el próximo hecho pedazos.
Derimin kemiklerimin üzerinde, olması gereken yerde kalmasını istiyorum.
Me gusta mi piel envuelta en mis huesos justo donde pertenece. Qué dramático.
Edgar, polisler kordon çektiği için dükkâna girip yazarlık abur cuburumu alamamıştın hani.
Edgar, me dijiste que no habías podido conseguir mis "aperitivos para escribir" porque la tienda estaba acordonada por la policía.
Bazen kendi torunlarımın bile beni görmek için randevu alması gerekir.
Muchas veces hasta mis nietos tienen que pedir cita para verme.
Kalabalığa karşı konuşma yapmanın en büyük korkularımdan olduğunu biliyorsun.
Oye, sabes que hablar en público es uno de mis mayores miedos.
İkiniz de sağdıcımsınız.
Vosotros dos sois mis mejores amigos.
Ailemin olmasını isterdim Bana Goa'da bir villa alacaktı.
Ojala mis padres me compraran una villa en Goa.
Aramalarıma cevap vermiyorsun, Bana söylemeden buraya taşındın.
Tú no contestas mis llamadas, te mudaste aquí sin decírmelo.
Hep benim adamlarımı yargılamaktasın. - Kızlar!
Tú siempre estás juzgando a mis hombres.
Böylece, renklerimi ve boyalarını çıkardım
Así que saque mis colores y pinturas. Ni sé todo lo que saque.
Mesajlarımı almadın mı?
¿ Recibiste mis mensajes?
Kendisine yakın birisiyle dikkat çekici bazı detayları paylaşabileceği umuduyla meslektaşlarımla etrafta sorular soruyoruz.
Así que, mis colegas y yo estamos preguntando por ahí con la esperanza que haya confiado algún detalle importante con alguien cercano a él.
Evet, Aaron'ın karısı için üzgünüm ama hala ümidimi kesmiş değilim.
Sí. Lamento lo de la esposa de Aaron, pero la he tenido en mis pensamientos.
Amcalarımın bunun keyfini çıkaracağını biliyorum.
Sabía que a mis tíos les encantaría.
Ekibim tepenin bu tarafını arayacak.
Mis oficiales buscarán de este lado de las colinas.
Benim, ailemin, girişimlerimin, iş arkadaşlarımın ve beni bu konuda uyarmış olan birçok insanın büyük risk altında olması demek.
Nos pone en peligro a mí, a mi familia, mi operación, a mis colegas, y muchas personas me han advertido eso.
Güvenlikçileri mi daha yeni kovdum,... maaşlarının da üstüne yattım.
Acabo de despedir a mis guardaespaldas y embolsarme sus salarios, tío.
Duncan, konuştuğumuzda davalarımın yükünü üstleneceğini söylemiştin.
Duncan, cuando hablamos, dijiste que podías manejar el trabajo pesado en mis casos.
Benim ebeveynlerimle hiç tanışmadın sen.
Sí, tú nunca conociste a mis padres.
Kıymetini bilmediğimiz için. İş arkadaşlarım iklim değişikliğini durdurmak için hayatlarını verdi.
Mis compañeros dieron sus vidas para detener el cambio climático.
Meslektaşlarım iklim değişikliğini durdurmak için hayatlarını feda ettiler.
Mis compañeros dieron sus vidas para detener el cambio climático.
Dedi ki, ailem sevilmemi istermiş ve hiçbir şey de onların yerini dolduramazmış.
Me dijo que mis padres querrían que yo recibiera amor y que nada ni nadie los reemplazaría.
Karımla kızımın öcünü alırken düşmanımın gözüne bakmak istiyorum.
Quiero mirar a mi enemiga a los ojos mientras vengo la muerte de mi esposa y mis hijas.
Hayatım boyunca annem ve babamın iyi olduklarını sanıyordum.
Toda mi vida... creí que mis padres eran de los buenos.
Sadece sayısız çalışanımın değil, benim de hayatımı kurtardın.
No solo a todos mis empleados, sino también a mí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]