Muşun перевод на испанский
310,113 параллельный перевод
Beni görmüyor musun?
¿ No me ves?
Sürprizi öğrenmek istemiyor musun?
¿ Quieres saber cuál es la sorpresa?
Evet. Başka ne seviyorum, biliyor musun?
Sí. ¿ Y sabes qué más me gusta?
Kenny her yıl doğum günümde ne yapardı, biliyor musun?
¿ Sabes lo que hacía siempre Kenny en mi cumpleaños?
Eskiden ne kolaydı, hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas lo fácil que era antes?
- Eğleniyor musun?
- ¿ Te lo estás pasando bien?
- Tanıyor musun?
- ¿ Lo conoces? - Sí.
Bu çocuğu senin kadar önemsediğime inanıyor musun?
¿ Crees que me preocupo por este niño tanto como tú?
Dün gece ne kadar eğlendim, biliyor musun?
¿ Sabes lo bien que lo pasé anoche?
- Barı gerçekten satıyor musun?
- ¿ De verdad vas a vender el bar?
Eskiden profesyonel futbolcuydun, hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas cuándo eras jugador profesional?
Ne düşünüyorum, biliyor musun?
- ¿ Sabes lo que estoy pensando?
Bunu gerçekten istiyor musun?
¿ De verdad quieres irte?
Oh, hey, Harvey. Hey, ne var biliyor musun?
Hola, Harvey.
Duyuyor musun, Mick?
¿ Te escuchas, Mick?
Ve biz, düşündük ki "Biliyor musun, belki de geri isteyebilirler" diye düşündük.
Y pensamos : " ¿ Sabes qué? Pensabamos devolverlo.
Biliyor musun, bazı askerler,... savaşmak için yaşarlar, bazılarının korkudan ödü patlar,... ve bazıları soğuk kanlı lanet birer katil olur.
Uds. saben, algunos soldados, viven para la acción, otros se asustan, y luego estaban los asesinos frios y cara de piedra.
Türkçe konuşur musun?
¿ Puedes hablar inglés?
Şifreyi kırabileceğini düşünüyor musun?
¿ Crees que podrías romperlo?
100.000 $ yarısının ne kadar olduğunu biliyor musun?
¿ Sabes cuánto es la mitad de $ 100.000?
Biliyor musun?
¿ Sabes qué?
Şu arabanın sahibi kim biliyor musun?
¿ Quién es el dueño de este coche?
Sembolü görüyor musun?
¿ Ves este símbolo?
Şunu görüyor musun?
- ¿ Ves eso?
Biliyor musun,... son yolculuklarında bir sürü küçük hayvanı burada toplamışlardı.
Ya sabe... ellos pastorearon mucho de los animales jóvenes... por aquí en su último viaje.
"Java" neyle kafiyeli biliyor musun?
¿ Sabes qué rima con "java"?
Çünkü aklına annemin, çantasını içi hap dolu bir pinyata gibi saçılıp ortalığa dökülene kadar sallaması ve babamın "sakin olur musun?" diye anneme sinirli sinirli fısıldadığı ailece gittiğimiz etkinlikler geliyor.
Porque estás reviviendo todos los eventos familiares que acabaron con papá murmurándole a gritos a mamá, "¿ puedes calmarte?" mientras ella zarandeaba la cartera hasta que se abría de golpe como una piñata llena de pastillas.
Seni Brian'ın külotlarını giyerken yakaladığım zamanı hatırlıyor musun?
¿ Te acuerdas cuando te pillamos tratando de meterte en los calzoncillos de Brian?
- Duyuyor musun?
Escuchad.
Marka yüzü olmayı özlüyor musun?
¿ Echas de menos ser imagen de una firma?
Onunla konuşman konusunda sana güvenmemem gerektiğini biliyordum. Senin minik bir kopyan olması hoşuna gittiği için onun cinayetten sıyrılmasına bile izin verirsin. Daha da kötüsü ne biliyor musun?
Sabía que no podía confiar en ti para hablar con él, porque sabía que le dejarías salirse con la suya porqué es un mini tú y te gusta.
Hâlâ ısırdıklarına inanıyor musun?
¿ Cree que aún muerden?
Beni duymuyor musun?
¿ No me escuchas?
Anlıyor musun?
¿ Ves?
Korkuyor musun?
¿ Tienes miedo?
Kazanmak istiyor musun kardeşim?
¿ Quieres ganar, hermano?
Anlıyor musun? Hayalinin gerçekleşmesine çok var gibiydi.
Tu sueño parecía muy lejano.
- Takım çalışmasının gücünü görüyor musun?
- ¿ Ves qué pasa si trabajamos en equipo?
Beyazlara "Sen beyaz mısın? Şu beyaz arkadaşımı tanıyor musun?" demiyorsun.
Uno no se acerca a los blancos y dice : "Eres blanco, tengo un amigo...".
Kafedeki şapkalı yaşlı adamın olduğu sahneyi hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas la escena del anciano con el sombrero en el café?
Dikkatli olur musun?
Por favor, ten cuidado, ¿ sí?
Daha fazlasını umuyor musun?
¿ Esperas que sea algo más?
Sen memnun musun?
¿ Estás contento?
Yapmak istemiyor musun?
¿ No quieres hacerlo?
Erica'yı tanıyor musun?
- ¿ Conoces a Erica?
Rutinimizi hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas la rutina?
Dev, her Şükran Günü'ne geliyor musun?
Dev, ¿ vienes siempre para Acción de Gracias?
- Umutlanmıyor musun?
- ¿ No vas a avanzar?
Görüyor musun?
¿ Ves? Es el rey.
Haydi. Yarışıyor musun?
Vamos. ¿ Estás corriendo?
- Şatafatın anlamını biliyor musun?
¿ Entiendes lo que eso significa? - Sí.