Nablus перевод на испанский
49 параллельный перевод
Topraklarini terk etmek istemeyen Nablus ve Gaza bolgesindeki Filistinli çiftçileri Napalmlama uzerine uzmanlasiyor.
Actualmente se especializa en la vaporización del napalm... sobre los campesinos palestinos de las regiones de Nablús y Gaza... que no quieren abandonar su tierra.
Nablus'ta askerlik hizmeti yapıyorsan daha çok mu güvendesin?
¿ Es más seguro estar en el ejército en Nablus?
Nablus.
En Naplusa.
Nablus yakınlarındaki bir askeri garnizonda silahlar patladı.
Hubo disparos en un puesto del ejército cerca de Nablus.
Nablus mu?
¿ En Nablus?
İsrail ordusu Nablus'a giriş çıkışların kapatıldığını bildirdi...
El ejército israelí anunció que Nablus está cerrada.
"Nablus" "şantaj" demek.
"Nablus" significa "Chantaje".
- Daha sonra Nablus'da yaşadım. Ve sonra... Buraya taşındık.
Tras la guerra, residí en Naplouse y después aquí, en Jarash.
Nablus'a mı gidiyorsun?
¿ Va a Nablus?
Nablus'ta insanlar, niçin bu kadar şeker kullanıyor?
¿ Por que se ponen tanto azúcar en Nablus?
Hayır, Nablus'ta sinema yoktur.
No, en Nablus no hay cines.
Nablus bir hapishane.
Nablus es una cárcel.
ID'ye döndük ve Nablus'a hareket ettik
Nos fuímos, devolvimos nuestros papeles y nos dirigimos a Nablus
Nablus'dan dönecek, neden?
Volvió a Nablus, por qué?
Nablus'ta bugün Hava kuvvetleri Apache helikopterlerinin vurduğu araba sürücüsü Riyal Bek'ten önce askeri güç Hamas'a girdi.
Hoy en NabIus le dispararon desde un helicóptero de la fuerza aérea missiles a un auto manejado por RiyaI Bek
Nablus'a gidiyoruz.
Vamos a Nablus
- Nablus'a mı?
- Nablus?
Nablus.
Nablus.
Biliyorum. Ashraf Sirtawi, Nablus'dan.
No lo sé es Ashraf Sirtawi de Nablus
Açılı isyancılar Nablus'u vurdu.
Violentos disturbios paralizaron NabIus
Biraz daha gidersek, Nablus'a ( Batı Şeria ) varacağız.
Si seguimos así llegaremos a Naplusa ( la Ribera Occidental ).
Biz karşılık vermeye kalmadan, adam Nablus'takı yatağında uykuya dalar.
Antes de darnos cuenta, estarán descansando en Nablus.
Ve sonra, tabii ki, Nablus kardeşlerin hikayesi de var.
Y luego, naturalmente, tenemos la historia de los hermanos de Nablus...
Aptal ziyareti... Ve Nablus'un babaları.
Las misiones de los locos y los padres de Nablus.
Nablus'un kardeşleri.
Hermanos de Nablus.
Yakup'un kızı Dinah Nablus Prensi, Şekem tarafından tecavüze uğrar.
Dinah, la hija de Jacob, fue violada por Schechem, príncipe de Nablus.
- Nablus, Filistin Bölgesi -
NABLUS, TERRITORIOS PALESTINOS
- Zeta köyü, güney Nablus.
- Pueblo Zeta, al sur de Nablus.
Beytüllahim, Ramallah, Jericho ve Nablus'un köylerine yetim kalan çocukları alıp getirmek için gidemiyorum.
No puedo llegar a las aldeas donde tengo que recoger a los huérfanos cerca de Bethlehem, Ramallah, Jericho, Nablus.
Nablus bölgesinde koordinatör olarak başladım.
Empecé como coordinador en el distrito Nablus.
Nablus'ta nereye bir taş atsanız ya bir teröriste yada bir kediye denk gelirdi.
En Nablus, donde sea que vieses, había un terrorista o un gato.
Filistinli belediye başkanı Bassam Shaka'ya Nablus, Karim Halaf'a Ramallah'ta saldırıldı
Atacaron a los alcaldes palestinos Bassam Shakaa y Karim Halaf.
Zafer, Gazze'yi, Nablus'u veya Ramallah'ı yada El Halil'i feth etmemizi gerektirmiyor.
La victoria no dicta que debemos conquistar Gaza, o Ramallah, o Nablus, o Hebrón.
Hava indirmede üç yıl hizmet eden oğlum sanırım iki yada üç defa Nablus'un ele geçirilmesinde yer aldı.
Creo que mi hijo, quien fue paracaidista militar tres años, participó en la conquista de Nablus dos o tres veces.
- Pekâlâ, Nablus'a geri dönmeliyim.
Bueno, tengo que regresar a Nablus.
Nablus'a gideceğim.
Voy a Nablus.
Ne var Nablus'ta?
¿ Qué hay en Nablus?
NABLUS'A HOŞ GELDİNİZ
BIENVENIDOS A NABLUS
Saldırıdan önceki gün, Nablus'a gelmiş.
El día anterior al atentado, ella estuvo en Nablus.
Nablus'ta ne kadar kalacaksın?
¿ Cuánto tiempo te vas a quedar en Nablus?
Nablus'a bizi görmeye geldiğini sanmıyorum.
No creo que viniera a Nablus para vernos.
Karın, Nablus'ta bir ikon hâline gelmişti.
Ella se convirtió en un icono en Nablus.
- Doktor senin, Nablus'taki varlığının nelere sebep olabileceğinden haberin yok.
Doctor, no tiene ni idea lo que su presencia en Nablus puede causar.
Şimdi Nablus'tan defol git.
Ahora abandona Nablus.
Aradığım cevapları almadan Nablus'tan gitmeyeceğim.
No voy a dejar Nablus antes de obtener las respuestas. ¿ Me escucha?
Dinle, pislik. Söyle ona, ben dayısıyım. Mercedes'i buldum ve onu görmeden Nablus'tan gitmeyeceğim.
Escucha, imbécil, dile que su tío está aquí, que encontré el Mercedes, y no voy a dejar Nablus antes de que lo vea.
Nablus yakınlarında bir köyde bir teröristi yakalamaya çalışıyorduk.
Al capturar a un terrorista En un pueblo cerca de Nablus.
- Bölüm 7 "Nablus'un Kardeşleri"
Marga y CarpeDiem
Nablus'a gitmek istiyorum.
Quiero ir a Nablus.