Nazarı перевод на испанский
438 параллельный перевод
Söylemeye gerek yok ama, kanun nazarında kadın erkek eşittir.
No hace falta recordar que ante los ojos de la ley, el hombre y la mujer son iguales.
Ölüm, benim nazarımda sizinki gibi bir önem arz etmiyor.
La muerte no significa lo mismo para mí... que para usted.
Fransız konunları nazarında yalnızca Lordlar Kamarasına hesap verebilirsniz.
Según las leyes de Francia solo tiene que responder ante la Cámara de los Pares.
Kanunların nazarında bunların hepsini yaptı.
Hizo todo eso a los ojos de la ley.
Burada kendini aklamış olabilirsin. Ama benim nazarımda asla.
Para ellos serás inocente, pero no para mí.
- Tanrı'nın nazarında değil.
- En pecado, no, en Gracia del Señor.
Şimşeğin nazarı...
El ojo maléfico del relámpago.
O parmağı karnına yetişmeyen şişko, kendini kadınlar nazarında bir ilah sanıyor.
Esa vaca gordinflona que no puede rodearse la panza con los brazos... Sueña con ser peligroso y seductor entre las damas.
Hiçbir şey onu gülünç yapamaz nazarımda.
No me parecería grotesco nunca a mi
Sevgili konuklar, burada Tanrı'nın nazarında ve bu topluluğun huzurunda bu adam ve kadını kutsal evlilik bağıyla bir araya getirmek için toplanmış bulunmaktayız.
Queridos hermanos estamos aquí reunidos en presencia de Dios y con esta grata compañía para unir a este hombre y a esta mujer en el santo matrimonio.
Böylece orayı sürüp, ekin ekip, Tanrı'nın nazarında bereketli hale getirebileceğiz.
Para que podamos ararlo sembrarlo y hacerlo provechoso para él.
ama O düşüncene iyice yapış, böylece... insanların nazarında havan olur.
Si no lo olvida, terminará quedando en ridículo públicamente.
Allah nazarında sıfır diye bir şey yoktur.
Para Dios no existe la nada.
Söylediklerin ordu nazarında suç teşkil eder.
Lo que dice equivale a denunciar a los militares.
Her oda birbirinin aynı... ama benim nazarımda o odanın eşi benzeri yoktu.
Todas las habitaciones son idénticas... pero para mí, esa habitación no se parecía a ninguna otra.
Şimdi onun nazarında, iki kat daha şüpheliyiz.
Ahora nos sospecha el doble.
Hukukun nazarında beş saniye geçmiştir.
Cinco segundo en los ojos de la ley.
Bu oda, bu bornoz hiçbir şeyin anlamı yok nazarımda.
Ni este vestido, ni este cuarto. Nada.
Onlar devlet nazarında suçlu insanlardır. Onlar türkülerdeki özgürlük savaşçılarıdır.
A los ojos del poder son criminales, a los ojos del pueblo son héroes, luchadores de la libertad, eternizados en canciones populares.
Beni onların nazarında küçük düşürmeyin, ne olur.
Le ruego que no me ridiculice ante ellos.
Her nazarı bir öpücük gibi.
Cada mirada suya es como un beso.
Senin nazarında bizler birer deliyiz. Seni dünyaya getirenlerin nazarında ise bizler birer bilgeyiz.
Estamos locos por ti Y somos sabios, por aquel que te puso en el mundo
En kötü günahkârın bile Tanrı'nın nazarında bağışlanabileceğine inanıyorum.
Creo que hasta el más vil de los pecadores puede obtener su perdón.
Haklı olabilirsin ama benim nazarımda hep 30 olmalı.
Puede que tengas razón. Pero, para mí, tiene que haber sólo 30.
Bazı Alman generalleri, hâlihazırda savaş sonrası kurulacak mahkemeleri nazarı itibara almaya başlamıştı.
Es evidente que algunos de los generales alemanes ya tenía sus ojos sobre la posible por crímenes de guerra ensayos después de la guerra.
Tanrı'nın nazarında biz evliyiz.
Ante los ojos de Dios, estamos casados.
Onların nazarında vahşi sizlersiniz.
Para ellos... ustedes son los salvajes.
Tanrının nazarında sen bu yoksul adamın çocuğundan ve diğer milyonlarcasından daha değersiz ve yaşamaya çok daha az uygun olabilirsin.
A la hora de morir... podrías darte cuenta de que mereces vivir menos... que millones como este niño pobre.
Ama bu maksadın hasıl olmasına gereken ruhun tutkulu kararlılığı ve eksilmez alicenaplığını nazarıitibara alınca Tanrı'ya şayan bir işi tamamına erdirebilen bu ihtiyar, tahsilsiz köylüye hayranlık duyuyorum.
Pero cuando considero la apasionada determinación y la indefectible generosidad de espíritu que se necesitó para lograr este fin me lleno de admiración por este viejo, inculto campesino que pudo completar una tarea digna de Dios.
Bu kasaba halkı cidden sıcak kanlıymış, nazar değmesin!
¡ Realmente, este un pueblo tan generoso!
"Sizi büyük bir memnuniyetle tanıştırırım, " ama ismini sarfı nazar edeceksiniz, kaldı ki hiçbirimiz bilmiyoruz.
- Será un placer presentársela, pero debe usted renunciar a saber su nombre... nadie lo sabe...
Bana nazar değmiş.
Soy un hombre desafortunado.
Nazar değmesin, sen çok şanslısın.
Tienes suerte, toca madera.
- Çok iyi. Nazar değmesin.
- Muy bien, estupendo.
- Barone'a nazar etme.
- ¿ Y si el burro se muere?
Nazar değmesin güzel tenine
Bendito el nido
Nazar değmesin güzel tenine
Bendito sea el nido
Nazar değmesin güzel tenine Neredesin nerede...
Bendito el nido Donde...
Kurbanın düşüncelerine işkence eden nazar büyüsüne mi?
¿ El mal de ojo que tortura los pensamientos de la víctima?
- Bir hacının nazar bürosunda.
En un puesto de amuletos para peregrinos.
Bir nazar bürosu mu?
¿ Qué? ¿ En un puesto de amuletos?
- Benim nazarımda oldu bile.
- Para mí, sí.
Zenci dostlarım artık sadece nazar boncuğu taşımıyor.
Mis amigos negros ya no van corriendo por ahi como conejos
4 paket tütün, 2 beyaz 1 yeşil sabun, iki parça basma nazar boncuğu, tespih, bilezik, bir tabanca plastik, çıngırak, bebek.
Cuatro paquetes de tabaco, pastillas de jabón, ropa... un rosario, un brazalete, un sonajero, una muñeca.
Aman nazar değmesin senin... rezil orgazmına.
Pues... ¡ Hip, hip, hurra! Por tu climax barato.
Sadece Leonard Zelig kalemleri ve nazar boncukları değil,... saatler, oyuncaklar, kol saatleri, kitaplar... ve ünlü bir Leonard Zelig bebeği vardı.
No sólo había plumas y amuletos de Leonard Zelig sino relojes, juguetes, pulseras y libros y un famoso muñeco de Leonard Zelig.
Nazardır nazar!
¡ Buena suerte! eso trae buena suerte...
Nazar değdirmeye çalışıyorsun!
¡ Estás probando algun mal de ojos al revés!
Poposu sarfınazar edilirse mi?
- ¿ Aparte del culo? - ¡ Sí!
Bana nazar işlemez.
El mal de ojo no funciona conmigo.
Köpekler ve nazar.
Los perros y el mal de ojo.