Ndaki перевод на испанский
87,843 параллельный перевод
Çünkü senin hakkındaki gerçeği biliyoruz.
Porque nosotros sabemos la verdad sobre ti.
Sanıyorum ki makineler kalıba zarar verecek kadar güçlü ve baskı sonrasındaki her paranın üzerinde çarpışma izi oluyor.
Imagino que las máquinas son tan fuertes que dañarían los troqueles, y cualquier moneda estampada después tendría marcas.
Bizim dünyamızla onlarınki arasındaki yolları biliyorsun. Güçlüsün ve sadıksın.
Bueno, te sabes toos los caminos entre nuestro mundo y el d'ellos, eres fuerte y eres leal.
Muhaliflerin karşısındaki duruşunu gördüm.
Te he visto plantarte ante tus disidentes.
Sırtlarındaki çantalarından başka bir şeyleri yok. Elimizdekileri onlarla paylaşacağız.
No tienen más de lo que han acarreado a sus espaldas, así que compartiremos con ellas lo que se es nuestro.
Belki de sana işlerin nasıl yürüdüğü hakkındaki gerçeği söylememeliydim.
Tal vez no debería haberte dicho la verdad sobre cómo van las cosas.
Peki kurbanlarla Norman Bates'in arasındaki bağ nedir?
¿ Y cuál es la conexión entre las víctimas y Norman Bates?
Game Warden, o şerefsizin evinin 3 km yakınındaki bir çakıl ocağında eski bir elbise ve yıpranmış kemikler bulmuş.
El guardabosques acaba de localizar unos huesos viejos y un vestido andrajoso en una gravera, a menos de kilómetro y medio de su casa.
Göz altındaki bu halkalar endişelendiriyor beni.
Me preocupan esas ojeras que tienes, ¿ vale?
Ev aramasındaki detektifim.
Borogrove Estate.
24 yaşındaki bir adam, Baswinder Kaur'un öldürülmesi, Leonie Collersdale'in ortadan kaybolması ve... üçüncü bir kadının öldürülmesi ve kaçırılması... girişimiyle ilgili olarak suçlanıyor.
Un hombre de 24 años ha sido acusado en relación con la muerte de Baswinder Kaur, la desaparición de Leonie Collersdale y el secuestro e intento de asesinato de una tercera mujer.
Beni "East Midlands Emniyet Teşkilatı" ndaki.... Kayıp Şahıslar bölümüne bağlar mısınız?
¿ Me puede poner con Personas Desaparecidas de la comisaría de East Midlands.
Steve, Farmer'in Cinsel Suçlular Dosyasındaki ilk... mahkumiyetine bakacaksın, tamam mı?
Steve, has estado mirando el proceso que llevó a Farmer en el el registro de agresores sexuales, ¿ no?
Michael Farmer'ın "East Midlands Emniyet Teşkilatı" ın yetki... alanındaki bir dizi faili meçhul cinayete karışma ihtimalini göz önüne aldık, bu nedenle ikili bir görev gücü oluşturuyoruz.
No hemos podido descartar la implicación de Michael Farmer en unos cuantos delitos en la juridicción de la comisaría de East Midlands, así que hemos creado una fuerza bilateral.
Michael Farmer davasındaki bazı adli tıp delilleri, bunların yeniden işlenmesini istiyorum.
Hay unas pruebas forenses de caso de Michael Farmer, que me gustaría repasar.
Ara sokakta, 28'inci sokağın yanındaki,
En el callejón, al lado de la 28.
Ara sokakta, 28'inci sokağın yanındaki.
En el callejón al lado de la 28.
Kafesin başındaki adam, aylık sayıyı tamamladığını söyledi.
El tipo de la cárcel dijo que daban por terminado el mes.
Neden bana kafes hakkındaki gerçeği söylemedin?
¿ Por qué no me contaste la verdad sobre la cárcel?
1991 yılında, Yugoslavya'nın bölünmesinden sonra ortaya çıkan bağımsız devletler arasındaki gerilim yükselmeye başladı.
En 1991, las tensiones comenzaron a crecer entre los estados independientes conformados después de la ruptura de Yugoslavia.
Evet, duvarındaki panoya asarsın.
Sí. Ponlo en tu tablero de objetivos.
Dokuz yaşındaki çocuğun teyze diyeceği türde biriydi çünkü hep oradaydı.
De esas personas a las que llamas "tía" a los nueve años, pues la ves siempre.
Açıkçası Pablo Escobar havalarındaki bu Dale Carnegie katakullisi ne iş? Sana pek yakışmıyor.
Y para serte franco, esta estratagema de mezclar a Dale Carnegie y Pablo Escobar es indigna de ti.
Normalde çalışma dosyasındaki her şeyi bir ajandaya geçiririm.
Normalmente transfiero todo de un archivo de trabajo a una carpeta.
Matthew'la Paige'in arasındaki şu olay güzel bir şey.
Oye, esto que hay entre... Matthew y Paige, es algo bueno.
Paige ile Matthew'ın arasındaki olayın iyi olduğunu düşünüyor.
Cree que lo de Paige y Matthew es algo bueno.
"... eti olmayan dükkan sokağın karşısındaki " der.
¿ Gracioso?
Çünkü şu an siz ve ben, Cersei, kim varsa bir oyunun başındaki çocuklarız, kurallar adil değil diye ağlıyoruz.
Porque ahora mismo, tú y yo, y Cersei, y todos los demás somos niños jugando, gritando que las reglas no son justas.
Yayılmasındaki payımdan pişmanım.
Me arrepiento de mi parte por esparcirla.
Majesteleri, karanlık bir hücrede geçecek birkaç hafta her adamın aklındaki cesur düşünceleri eritir.
Su Alteza, nada limpia ideas audaces como unas semanas en una celda oscura.
12 yaşındaki Dothraklarla dövüşeceksen orası ayrı.
A menos que planees en luchar contra dothraki de 12 años.
Hepimiz vücut bulmuş kötülüğün kölesi olup yalpalayan, katil beyinsizlere dönüşsek de olur yeter ki Yüce Rahip Maynard'ın kayıtlarındaki 15,782 sıçışın hepsi elimizde olsun!
Todos podremos volvernos asesinos imbéciles y babeantes a la servidumbre del mal reencarnado, pero tendremos acceso a todos los registros de las 15.782 cagadas del Septón Supremo Maynard.
Bunu yazdığındaki yaşından daha küçük şu an.
Es más joven de lo que eras tú cuando escribiste esto.
Ürünlerimi harika yapan şey dost ve düşman arasındaki farkı biliyor olmaları.
Lo maravilloso de mis productos... es que saben la diferencia entre aliado... y enemigo.
Chicago'nun dışındaki bu kasabada yapılan toplu katliam kontrol -
La matanza ocurrida en este pueblo en las afueras de Chicago está bajo...
Amcalar ve öğretmenler masasındaki amcaları tanıyor olabilirler.
Puede que a uno de los tíos de la mesa de tíos y profesores.
İyi haber beyler, sokağın aşağısındaki benzinlik dilenci şarabı çeşidi olarak oldukça gelişmiş.
Buenas noticias, caballeros, la gasolinera que hay calle abajo tiene una amplia selección de vino peleón.
Ya da bugün olduğu gibi bir çiftin arasındaki aşkı kutlamak için.
El amor de Dios o, como hoy, el amor entre una pareja.
Böylelikle ayaklarındaki baskı biraz azalacak, tamam mı?
Te quitará presión sobre las piernas.
Lunaparkın zemin katındaki otoparktayız.
Estamos en el estacionamiento subterráneo del parque de diversiones.
Evet, kavga ettiği bir motor çetesinin başındaki adamı.
Sí, al líder de una banda de motociclistas que era su rival.
Kardeşinin cevabı Kaybının tipik bir sonucu, Bu yoğun bir keder dönemi ile sonrasındaki hissizlik.
El reaccionar de tu hermana... es una consecuencia típica de la pérdida, entumecimiento que sigue a un período de dolor intenso.
Çoğu hasta rahatlamak ve bu kapıların dışındaki zorlu günlük hayattan uzaklaşmak için Rosewood a gelmektedir.
La mayoría de las pacientes vienen a Rosewood... con el fin de relajarse y recuperarse de la dura... vida día a día fuera de estas puertas.
"Gnome altındaki bahçeler."
Los jardines a la medianoche, bajo el gnomo.
Ben, Akonitlerin başındaki dört kişiden biriyim.
Soy uno de los cuatro jefes de la Sociedad Acónita.
Tamam, 25 yaşındaki normal Holden şu anda normal yaşamında ne yapardı?
Vale, ¿ qué estaría haciendo el Holden Matthews normal de 25 años en su vida normal ahora mismo?
Ama her 16 yaşındaki delikanlının yapacağını yaptım...
Pero... hice lo que cualquier chico de 16 años con sangre en las venas haría...
Tezgahın arkasındaki buzdolabından buz torbalarını getir.
Ve a por hielo del frigorífico de detrás del mostrador.
Ve bu ikisi arasındaki zorluklardan.
Y que considere los grandes obstáculos que hay entre ambas.
- Mrs Pettybon, canım. Aklındaki bütün herşeyi temizle.
Despeja tu mente de todas las cosas.
Wildwood hakkındaki bilmem gereken herşeyi öğrendim sanırım.
Escucha esto.